Türkçenin Matematiği

Türkçenin Matematiği
Türkçenin Matematiği
Victor Hugo şiirlerini 40.000 kelime ile yazdı.Türkçe’yi en zengin kullananlardan Yaşar Kemal’in romanları 3.500 kelimeyi geçmez” görüşü çok yaygındır. Bu görüş haklıdır zira Türkçe’nin Fransızca’ya oranla daha az sözcük içerdiği doğrudur.
İngilizce’ye, Almanca’ya, İspanyolca’ya oranla da daha az sözcük içeriyor olması gerekir. Ne var ki bu Türkçe’nin daha yetersiz bir dil olduğu anlamına gelmez! çünkü Türkçe az sözcük ile çok şey anlatabilen bir dildir ! Daha fazla sözcük içerse bunun kimseye zararı dokunmaz ancak, gereği yoktur.
Başka bir dilden Türkçe’ye çeviri yapan herkes sözlüğü açtığında, aralarında minik anlam farkları olan bir çok sözcüğün Türkçe karşılığında çoğu zaman aynı kelimeyi okur. Bu, ilk bakışta bir eksiklik gibi görünebilir, oysa öyle değildir. Çünkü yukarıda adı geçen diller kelimelerin statik olan anlamlarını öğrenmeye, Türkçe ise bu anlamları bulup çıkarmaya, yani dinamik anlamlandırmaya dayalıdır. Türkçe’de anlamları sözlükteki tanımlar değil, kelimelerin cümle içindeki konumları belirler. Tam bu noktada, Türkçe’nin, referans olmak üzere sadece gerektiği kadarı sözlüklere alınmış, sonsuz sayıda kelime içerdiği bile öne sürülebilir.
İngilizce-Türkçe sözlükte “sick”, “ill” ve “patient”ın karşısında hep “hasta” yazar. Bu bağlamda ingilizce’nin üç kat daha fazla sözcük içerdiği söylenirse bu doğrudur. Ancak, aradaki farkların Türkçe’de vurgulanamadığı söylenmeye kalkılırsa bu yanlış olur: “doktor falanca beyin hastası olmak”, “böbrek hastası olmak”, “internet hastası olmak”, “filanca şarkının hastası olmak” arasındaki farkı Türkçe konuşan herkes bir çırpıda anlar.
Bunun nasıl olabildiğini görmek zor değildir. Bir kalem alıp, alt alta:
3+5=
12+5=
38+5=
yazmak, sonra da bunları toplamak yeterlidir. Hepsinde aynı “+5″ yazdığı halde!
Sonuçlar farklı çıkıyorsa, Türkçe’de de hepsinde aynı “hastası olmak” ifadesi geçtiği halde sonuçlar farklı olacaktır. Türkçe’nin az araç ile çok iş yapmasının sırrı matematikte yatar. 0′dan 9′a kadar 10 tane rakam, artı, eksi, çarpı, bölü dört işlem işareti ve bir ondalık ayracı virgül, yani topu topu 15 simge ile sonsuz sayıda işlem yapılabilir. Türkçe de benzer özellikler gösterir.
Türkçe matematiğe dayalı olmaktan da öte, neredeyse matematiğin kılık değiştirmiş halidir.
Türkçe’deki herhangi bir fiilin çekiminin ve kelimelerin nasıl çoğul yapılacağının öğrenilmiş olması, henüz varlığı bile bilinmeyen, 5 yıl sonra Türkçe’ye girecek fiillerin nasıl çekileceğinin ve 300 yıl önce unutulmuş kelimelerin çoğullarının ne olduğunun biliyor olması demektir. Bu tıpkı birinci dereceden 2 bilinmeyenli bir denklemin nasıl çözüleceği öğrenildiğinde, sadece “x=6″, “y=23″ olan denklemlerin değil, aynı dereceden bütün denklemlerin nasıl çözüleceğinin öğrenilmiş olması gibidir.
Oysa sözgelimi ingilizce’de “go”, “went” olurken “do”, “did” olur. Çoğul ekleri için de durum aynıdır: “foot”, “feet” olurken “boot”, “beet” değil “boots” olur. Bunun tutarlı bir iç mantığı yoktur, tek çare böyle olduklarının bellenmesidir.
Türkçe’de ise, statik kelimeleri ezberlemek yerine dinamik kuralları öğrenmek gerekir. Türkçe’de neredeyse istisna bile yoktur. Olanlar da ses uyumu gereği “alma” olması gereken meyve isminin “elma” biçimine dönmesi gibi birkaç minör istisnadır. Kurallar ise neredeyse, bu dili icat edenlerin Türk olduğuna inanmayı zorlaştıracak kadar güçlü ve kesindir. Bu noktadan sonra, anlatılanları matematik olarak formüle etmek, aradaki ilişkiyi somutlaştırabilmek açısından yararlı olacaktır. Bunu yapmanın en kolay yolu ikili sayı sistemini kullanmak olduğu için de yalnızca 0 ve 1′leri kullanmak yeterlidir. İzleyen örneklerde [1=var] ve [0=yok] anlamında kullanılmışlardır.
Kelime kökü çoğul eki matematik ifade:
ev……..ler…….evler
1.0…….0.1……1.1
Türkçe’deki bütün kelimelerin 2 bit olduğu varsayılabilir (ileride bit sayısı artacak). Tekil olan bütün kelimeler 1.0 (kelime kökü var; çoğul eki yok), çoğul olanlar ise 1.1′dir (kelime kökü var; çoğul eki var). Bu kural hiç değişmemek bir yana, öylesine güçlüdür ki Türkçe’de başka hiç bir dilde yapılamayacak bir şey yapılıp, olmayan bir kelimenin çoğulu dahi söylenebilir (0.1). Birisi karşısındakine sadece “ler” dediğinde, alacağı tepki: “anladık ler de, neler?” türünden bir cevap olacaktır. Bir şeylerin çoğulunun söylendiği bellidir de, neyin çoğulunun kastedildiği açık değildir.
Vurgulama / sıfat kökü zayıflatma matematik ifade
kırmızı
0.1.0
kıp kırmızı
1.1.0
kırmızı msı
0.1.1
kıp kırmızı msı
1.1.1
Türkçe’deki sıfatların anlamını kuvvetlendirmeye veya zayıflatmaya yarayan bu kural da hiç değişmez. Hatta istenirse bu kurala uyan ama hiçbir sözlükte bulunmayan, hem kuvvetlendirilmiş hem de zayıflatılmış garip sıfatlar bile türetilebilir. “Güneş doğmazdan az önce ufuk kıpkırmızımsı (kıp Kırmızı Tramvaymsı; [1.1.1]) bir renk aldı” dendiğinde, herkes neyin kastedildiğini anlayacaktır. Çünkü ayaküstü türetilen bu sıfat, hiçbir sözlükte yer almaz ama, Türkçe konuşan herkesin çok iyi bildiği bu kurala uygundur.
Fiil çekimlerinde de işler farklı değildir. Burada zorunlu olarak kişi için 3, zaman için 2 bitlik gruplar kullanılacak. Çoklu bit grupları şunları ifade edecek:
011 = ben
010 = sen
000 = o
111 = biz
110 = siz
100 = onlar
00 = geniş zaman
11 = şimdiki zaman
10 = gelecek zaman
01 = geçmiş zaman
kök kişi matematik ifade
yeterlilik……………..Oku (y)abil dim……………..= 1.1.0.01.0.0.011
olumsuz……………..Oku (y)a ma z mış sın………= 1.1.100.0.1.010
zaman……………… Gel me (y)ecek ti…………….= 1.0.1.10.1.0.000
zaman……………….Git me di k…………………… = 1.0.1.01.0.0.111
hikaye……………….Şaşır abil ecek ti niz ………..= 1.1.0.10.1.0.110
rivayet……………….Bil (i)yor lar…………………. = 1.0.0.11.0.0.100
kişi
tabloda zaman ile ilgili küme 3 bit yapılıp geçmiş zaman “di’li geçmiş” ve “miş’li geçmiş” olarak ikiye ayrılabilir, soru bileşkeni için ayrı bir bit eklenebilir, emir ve şart kipleri de işin içine katılabilir ancak, sonuç değişmezdi.
Cümleleri oluşturan öğelerin (özne, nesne, yüklem, vb…) Sıralaması da rasgele değildir. Türkçe cümleler bir tür “crescendo” (şiddeti giderek artan dizi) izlerler. Bütün vurgu en sonda yer alan yüklem (fiil) üzerindedir. Diğer öğelerin önemi, yükleme olan yakınlık/uzaklık konumları ile belirlenir. Yükleme yakınlaştıkça önem artar. Gene matematiksel olarak ele almak gerekirse, cümleyi oluşturan her bir öğenin toplam öğe sayısı kadar haneden oluşan bir matematik değere sahip olduğu varsayılabilir.
“dün Ahmet camı kırdı” cümlesi 4 öğeden oluşmaktadır; o halde her öğe 4 haneli bir değere sahip olacak, ilk öğe en düşük, son öğe ise en yüksek değeri taşıyacaktır.
Cümle
matematik değer
0001
matematik değer
0011
matematik değer
0111
matematik değer
1111
1 dün Ahmet camı kırdı.
2 dün camı Ahmet kırdı.
3 Ahmet dün camı kırdı.
4 Ahmet camı dün kırdı.
5 camı dün Ahmet kırdı.
6 camı Ahmet dün kırdı.
Şimdi tablodaki cümleler tek, tek ele alınabilir:
1. Cümle: dün Ahmet bir iş yaptı ve bu camı kırmak oldu.
2. Cümle: dün kırılan camı başkası değil Ahmet kırdı (suçlu Ahmet!).
3. Cümle: Ahmet’in dünkü işi camı kırmak oldu (belki önceki gün kitap okumuştu).
4. Cümle: Ahmet camı herhangi bir zaman değil, dün kırdı (yarın kırması gerekiyor olabilirdi).
5. Cümle: cam düne kadar sağlamdı, kırılmasının suçlusu ise Ahmet.
6. Cümle: camı Ahmet zaten kıracaktı, bunu dün yaptı.
Cümleyi oluşturan öğeler kesinlikle aynı kalırken (cam hep ‘i’ haliyle “camı” olarak kaldı; fiil hep 3. Tekil şahıs, di’li geçmiş zamanda çekildi, vb.) Sadece yerlerinin değişmesi cümlelerin anlamlarını da değiştirdi.
Her cümlede 0011, 0001′den daha fazla, 0111 bu ikisinden daha fazla, 1111 ise hepsinden daha fazla önem taşıdı. Anlamı belirleyen de zaten her bir öğenin matematik değeri oldu. Kelimelerin statik anlamlar taşıdıkları dillerde, zaman belirtecinin (dün) yeri değiştirilerek elde edilebilecek 2 çeşitlemenin dışında diğer anlamları vermek için kip değiştirmek (edilgen kip – passive mode kullanmak) veya araya açıklayıcı başka kelimeler eklemek gerekir. Türkçe konuşanlar ise her bir cümlenin diğerinden farkını derhal anlarlar.
Matematik ile olan alışveriş yalnızca verilen örneklerle sınırlı değildir. Türkçe’nin ne tarafı ele alınsa bu ilişki ile yüz, yüze gelinir. Türkçe’nin bu özelliğini “insanlar kendilerine ulaşan mesajları nasıl anlarlar? Bunun kullanılan dil ile bir ilgisi var mıdır? Bir Fransız, bir İngiliz, bir Türk aynı mesajı kendi ana dillerinde alsalar, birbirleri ile aynı şekilde mi, yoksa farklı mı algılarlar? Eğer dilin algılamayla ilgisi varsa, işin içine bir dil karışmadığı yani sözgelimi bir pantomim gösterisi izlenir veya üzerinde hiç yazı olmayan bir afişe bakılırken, dil ile ilgili bu alışkanlıklar nasıl etki ederler?” türünden sorulara yanıt ararken fark ettim. Bu özellik konuya ilgi ve sabırla yaklaşıp bakmayı bilen herkesin görebileceği kadar açık. O nedenle, bu güne kadar kesinlikle başkaları tarafından da görülmüş olmalı. “Türkçe çok lastikli, nereye çeksen oraya gidiyor” diyenler de aslında, hayal meyal bu özelliği fark eder gibi olup, ne olduğunu tam adlandıramayanlardır. Türkçe teknik açıdan mükemmel bir dildir.
Bu mükemmelliğin nedeni matematik ile olan iç içeliktir. Keza, ne yazık ki Türkçe’nin, bu dili konuşanlara kurduğu tuzak da buradadır. Kentli-köylü, eğitimli-eğitimsiz, doğulu-batılı, vb. kültür çatışmaları dünyanın her yerinde vardır. Gene dünyanın her yerinde iyi, kötü işleyen bir “asimilasyon” ve/veya “adaptasyon! ” süreci bu çatışmayı kendi içinde bir takım sentezlere götürür. Türkiye bu açıdan dünya genelinin biraz dışındadır. Bizde “asimilasyon” ve/veya “adaptasyon” süreci ya hiç çalışmaz, ya da akıl almaz bir yavaşlıkta çalışır. Sorun, başka sebeplerin yanı sıra kullandığımız dilden de kaynaklanmaktadır. Düşünme, kendi kendine sözsüz konuşma olarak kabul edilirse (bence öyledir), anadilin kişilerin düşünce yapısı üzerinde etkili olduğunu da kabul etmek gerekir; insanlar kendi anadillerinde düşünürler. Türklerin büyük paradoksu işte buradadır. Teknik açıdan mükemmel bir dil olan Türkçe, kendi dışımızdaki dünyayı kendimizce değiştirmeden, olduğu gibi algılamaktaki en büyük engelimizi oluşturmaktadır.
Örneğin, Türkiye dışına yabancı işçi olarak giden ilk nesil gerek bulundukları ülkenin dilini öğrenme, gerekse oradaki yaşam biçimine ayak uydurma konusunda muhteşem bir direniş gösterdiler. Bu direnişin boyutları o denli büyük oldu ki, başka hiç bir diasporada gözlenmeyen gelişmeler yaşandı. Türk diasporası, gettolaşıp kendi kültürünü gene kendi içine kapanık bir çevrede yaşayacak yerde, kendi kültür kurumlarını o ülkeye ithal etti. Asimile olmaya en dirençli kültürlerden biri kabul edilen İspanyollar, gittikleri yere sadece gazetelerini ve bazen de radyolarını taşımakla yetinirken; Türklerin bunlara ek olarak (hem de birden çok) televizyon kanalları ve hatta kendi fast-food’ları (lahmacun, döner, vb.) oldu.
Bunları başaran insanların yeteneksiz olduklarına, dil öğrenmeyi de bu yeteneksizlikleri yüzünden beceremediklerine hükmetmek en azından adil ve gerçekçi olamaz. Keza, böylesine önemli bir kültür direnişi gösterenlerin, orada doğan çocuklarını eğitirlerken, bunca sahip çıktıkları kültürlerini göz ardı etmiş olmaları da düşünülemez. Ancak gözlemlenen o ki, orada doğan ikinci nesil, gene sözgelimi İspanyollar arasında hiç görülmediği kadar hızla asimile oldu. Bunun nedenini evdeki Türkçe’nin yanısıra okulda öğrenilen ve ev dışında yaşanan, o ülkenin dili faktöründe aramak çok yanıltıcı olmayacaktır.
Biz Türkler, konuşmayı öğrenirken (tıpkı sick, ill, patient örneğinde olduğu gibi) farklı durumların farklı kavramlar oluşturduğunu, bu farklı kavramların da farklı adları olması gerektiğini öğrenmeyiz. Aynı adı taşıyan farklı kavramları birbirinden ayırmaya yarayacak sezgisel (sezgisel=doğal=matematiksel) yöntemin kurallarını öğrenmeye başlarız.
Sezgiselliğe şartlanmış beyinler ise dış dünyayı hiçbir değişikliğe uğratmadan, olduğu gibi algılamayı bilemediklerinden, bildikleri tek yönteme yani kendilerince anlam çıkarsamaya veya başka bir ifadeyle “sezdikleri gibi algılamaya” yönelirler.
Algıladıkları kavramların tümü kendi çıkarsamaları doğrultusunda şekillenmiş olan, kendilerince tanımlanmış bir dünyada yaşayan insanlara ulaşan mesajlardaki kodlar ne kadar “herkesçe bir örnek” algılanabilir? Üzerinde emek harcanmaya değer temel sorulardan biri budur. Bu sorunun yanıtı belirginleştikçe, neden batıdaki sistemlerin bir türlü Türkiye’de oluşturulamadığı sorusunun yanıtı da belirginlik kazanabilir.
Türkçe’nin kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan bu özel durum kuşkusuz tüm iletişim alanları için geçerlidir. Yunus Emre’nin okuması, yazması olmayan göçebe Türkmen boyları arasında 700 yıl boyunca bir nesilden diğerine büyük bir sadakatle, sözlü kültür ürünü olarak aktarılmasının ardında Türkçe’nin sezgiselliğini sonuna kadar kullanmadaki becerisi vardır. Tanzimat aydınları ve Cumhuriyet aydınlarının bir türlü geniş kitlelere seslerini duyuramamalarının nedeni de gene aynı denklemin içinde aranmalıdır. Fransız gibi, Alman gibi düşünmeyi öğrenenler, meramlarını anlatırken bunu yeni öğrendikleri düşünce sistematiği içinde yapmaya kalkışmış ve Türk gibi anlatmayı becerememiş olduklarından başarısız kalmışlardır.
Mesajlar sadece algılanabildikleri kadar etkili olurlar. Mesajları üretenlerin kendi konularına ne kadar hakim oldukları mesajın bütünlüğü açısından önemlidir ama, hitap edilen kişilerin kendilerine yönelen mesajları nasıl algıladıkları her şeyden daha önemlidir.
Afyonkarahisarlılaştıramadıklarımızdanmısınız ?
Çoğunu kullanmadığımız ” saklı bir güç” Türkçe. Kullanıldıkça ortaya çıkan bir define âdeta. Dilimiz, “saklı güç” ünü, “kinetik bir erke”ye dönüştürecek kalemler arıyor. Tarihî derinliğine karşılık “kullanım yoğunluğu”nun sığlığı bir çelişkidir.
Türkçenin gücü, onun doğurgan özelliğidir. Geçenlerde henüz yedi aydır türkçe öğrenmekte olan Tanzanyalı bir öğrencim kara tahtanın başına geldi ve beni şaşırtan şu kelimeyi yazdı:
Afyonkarahisarlılaştıramadıklarımızdanmısınız ?
Bu ibare tek kelimeden ibaret bir cümledir. Bir yabancı için çok çok şaşırtıcı bir faklılıktır bu. Ben ” İngilizcede böyle bir ifade için birkaç cümle gerekir” deyince Tanzanyalı İsa, “Ne birkaç cümle Hocam birkaç paragraf gerekir” deyiverdi.
İşte cümlenin anlam oluşturucuları, böyle iç içe geçmiş bir “dil evreni” dir. Yukarıdaki bir kelimelik Türkçe cümlenin anlam çözümlemesini basit olarak şöyle yapabiliriz:
1. Bu cümlede Türkiye’nin şehirlerinden biri olan Afyonkarahisar var. Yani cümlenin anlam tabanı birleşik kelime hâlinde biçimlenen bir şehirdir.
2. Birilerini, bu şehirden olmadıkları hâlde bu şehirden birileri hâline getirmek isteyen ama bunu birçok kişide denediği halde başaramayan bir(ler)i var.
3. Afyonkarahisarlı : Nüfus kaydı bu şehre ait insan.
4. Afyonkarahisar+lı+laş-mak: Nüfus kaydı ve yaşadığı yer bu şehir olmadığı hâlde bu şehirden biri hâline gelmek.
5. Afyonkarahisarlılaş+tır+mak : Bunun, birinin kendi kendine dileği değil de başkası tarafından (muhtemelen zorlayarak ya da ikna yoluyla) yapılması.
6. Afyonkarahisarlılaştır-ama-mak : Birini Afyonkarahisarlılaştımak niyetinde olan birinin, buna gücünün yetmemesi (yetersizlik kavramı).
7. Afyonkarahisarlılaştırama+dıklarımız : Böylr bir niyetin başkaları üzerinde denenmesi.
8. Afyonkarahisarlılaştıramadıklarımız+dan: Bunların içinden birini seçerek yargının soruya hazırlanması.
9. Afyonkarahisarlılaştıramadıklarımızdan mısınız? bütün bu süreçlerin, birinin şahsında soru hâline getirilip duyurulması.
Türkçe’nin bu doğurganlık özelliğini onun atomik gücü olarak da görebiliriz. Türkçede kelime sayısının, az olduğunu söyletip bundan dilimiz aleyhine sonuç çıkarmak isteyenlerin anlamadıkları şey işte bu “atomik” ve ” saklı:potansiyel” güçtür.
Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı ‘Birçok yabancı dil bilirim. Bu diller arasında Türkçe öyle farklı bir dildir ki, yüz yüksek matematik profesörü bir araya gelerek, Türkçe’yi yaratmışlar sanki. Bir kökten bir düzine sözcük üretiliyor. Ses uyumuna göre anlam değişiyor.
Türkçe öyle bir dildir ki, başlı başına bir duygu, düşünce, mantık ve felsefe dilidir.”
Prof. David Cuthell
Türk Dil Bayramı
PERPA HABERLERİ
PERPA ANA SAYFA
PERPA İLETİŞİM
Çağdaş Hırdavat Akülü Darbeli Matkap RBT Taşlama
/2 Yorumlar/in Elektrikli El Aletleri, Hırdavat Nalburiye, Makine Hırdavat /tarafından aristelyosEndüstriyel Mutfak Firmaları Yedek Parçaları Ekipmanları
/17 Yorumlar/in Makine Hırdavat /tarafından aristelyosIsıtma Soğutma Havalandırma Klima İklimlendirme firmaları
/14 Yorumlar/in Makine Hırdavat /tarafından aristelyosKoli Bandı Kampanya 45×100 bant 6.15 TL
/4 Yorumlar/in Haberler /tarafından aristelyosEn ucuz koli bandı fiyatları bizde. Bu ekonomik durgunlukta, İhracat yapın, satış yapın… Koli yapın, ürünlerinizi kolileyin..
Koli Bandı Kampanya
Koli Bandı 45×100 6.15 TL
Şaşıracaksınız ama gerçek…
En ucuz koli bandı fiyatları bizde.
Bu ekonomik durgunlukta, İhracat yapın, satış yapın…
Koli yapın, ürünlerinizi kolileyin..
Dert etmeyin, Dolara inat, Solin Ambalaj yanınızda….
Perpa Ticaret Merkezi A Blok, Kat:5 No:173 Şişli, İSTANBUL
Koli Bandı ve diğer ambalaj malzemelerimiz hakkında detaylı bilgi için
www.solinambalaj.com.tr
Koli Bantları
Telefon
(0212) 220 55 62
(0212) 220 55 63
Fax
(0212) 220 55 61
Koli Bandı
Koli bandı, Paketleme aşamalarında yardımcı bir ambalaj malzemesi gibi görülsede aslında koli bandı bir yardımcı malzemeden çok ana malzeme görevi görür çünkü ambalajladığınız ürünleriniz ulaşacağı en son noktaya kadar bir çok el değiştirir ve kullanmış olduğunuz koli bandı’nın kaliteli olması ürünlerinizin açılmasını önler ürünlerinizin emniyetli bir şekilde açılmadan ve de sorunsuz bir şekilde varacağı yere kadar ürünlerinizi emniyet altında tutar.
Ambalaj ve paketleme ürünleri İhtiyaçlarınıza yönelik çözümler sunan Solin Ambalaj; kaliteli malzeme, ürün garantisi, uygun fiyatlar ve %100 müşteri memnuniyeti anlayışıyla hizmet ve ürünlerini sunmaktadır. 10 yılık sektör bilinci ve kaliteye verdiğimiz önemle ambalaj malzemeleri konusunda kalitesini kanıtlamış, sizleri kaliteyle uygun fiyatlara buluşturuyor!
Ambalaj malzemeleri denildiğinde aklınıza gelen; Baskılı – Baskısız Koli Bandı
Çift Taraflı Bant
Maskeleme Bantları – Kağıt Bantlar
Streç Film
Baskılı – Baskısız Poşetler
Jelatin Poşet
Balonlu Naylon
ürünlerini siz değerleri müşterilerimize en uygun fiyatlarla ve ödeme seçenekleriyle sunmaktayız.
İhtiyaçlarınıza özel fiyatlarımızı görmek, ürünlerimizi incelemek için bizimle irtibata geçebilirsiniz.
Müşterilerimizin beklentilerini istikrarlı kalite anlayışı ile karşılayarak değer yaratmayı esas alan kurumsal yapımız müşteri odaklı çalışma stratejimiz ve rekabetçi büyüme potansiyelimiz ile en iyi şekilde değerleri yönetmek. Müşteri memnuniyetini ön planda tutmak ve mükemmelleşme anlayışını esas alarak, insana, doğaya, çevreye duyarlı ürünlerin imalatını gerçekleştirmek.
Solin Ambalaj olarak; Türkiye’de ve uluslararası boyutta kalite, fiyat, verimlilik açısından sektöre yön veren işletme seviyesine gelmek, müşteri memnuniyetini en ön planda tutarak ve sürekli gelişme göstererek ambalaj sektöründe lider konuma gelmek.
Bant, koli bandı günlük hayatımızda yeri asla değişmeyecek; tamirattan, tadilata, paketlemeden, günlük kullanıma kadar her alanda yardımcımız olmuştur. Koli bandı istisnasız her firmanın kullandığı paketleme bileşenlerinden birisidir. Dolayısıyla sektörlerdeki ihtiyaç da buna bağlı olarak çok fazladır. Bantın kullanım alanı olan her yerde kuşkusuz başka bir yardımcı ürün kullanılamaz. Bu da ev için bile olsa dahi; tüketiminin çok fazla olduğu anlamına gelmektedir. Solin ambalaj olarak gerek kurumsal, gerekse daha küçük ölçeklerde ürün temini sağlamaktayız.
Bant Çeşitleri
Koli bandı çeşitleri ve bant çeşitleri olarak iki grupta incelemek gerekmektedir. İlk olarak akla baskısız bant gelse de; yine de kurumsal firmaların tercihi genelde baskılı bant grubundan, baskılı koli bandı olmaktadır. Çünkü firmaların kurumsal yapısına uygun ürünlerdir. Ayrıca çift taraflı bant, maskeleme bandı olarak yine bant grubuna dahil olan ürünler mevcuttur ve kullanım alanları oldukça geniştir. Çeşitlerin size sağladığı faydaların yanında ürün gruplarımıza da göz attığınızda göreceğiniz üzere; her boy ve ebatta bant çeşidi bulunmakla beraber, hızlı bir şekilde talebinizin karşılanması da tarafımızdan sağlanmaktadır. Tüm ambalaj ürünü talepleriniz için bize güvenebilirsiniz…
Çift taraflı bant her geçen gün talebi artan yardımcı bir üründür. Sabitleme, yapıştırma, asma ve dekor amaçlı kullanımların hepsine uygundur. iki yüzeyinin de yapışkanlı olmasının günlük kullanımda kullanıcılara oldukça fayda sağlaması söz konusu olduğundan ihtiyaç duyulan özel bir üründür.Çift taraflı bantlar farklı iki yüzeyin birbirine yapıştırılması ve birleştirilmesi gibi işlemler için son derece uygundur.
ÇİFT TARAFLI BANT ÇEŞİTLERİ
Çift taraflı bant çeşit olarak olmasa da ebat olarak çeşitleri olan bir üründür. Önemli olan kullanıldığı alandaki mukavemetidir. Genelde iki yüzeyin birleştirilmesi için kullanıldığından sağlamlık ve yapıştırıcı kuvveti son derece önemlidir. ebatlar ve bilgiler için mağazamıza göz atabilirsiniz…
ÇİFT TARAFLI BANT FİYATLARI
Çift taraflı bant fiyatlarının ürünün kalitesiyle doğru orantılı olması ve gerçekten değerli bir yardımcı ürün olmasından dolayı piyasada fiyat/kalite anlamında oldukça değişken fiyatlar söz konusudur. En kaliteli ürünleri en uygun fiyata Solin Ambalaj olarak sunmaktan son derece memnunuz. Müşterilerimizin de kalitemiz konusunda bizi tercih etmelerinin haklı gururunu yaşamaktayız.fiyatlar ve diğer ürün grupları içim bize ulaşabilir, Mağazadan ürünlerimize göz atabilirsiniz.
Maskeleme bandı genelde yardımcı ürünler olarak kullanılmaktadır. Kullanılacak bölgeye istendiği gibi uygulanabilen ve yapışma özelliği ihtiyaca yönelik olduğundan kullanım sonrasında çok kolay bir şekilde uygulandığı bölgeden sökülebilir. Maskeleme bandı ihtiyacınızı talepleriniz doğrultusunda en kaliteli ve hızlı bir şekilde karşılamak için tüm ürün grupları için hizmetinizdeyiz.
Kaydırmaz Bant
MASKELEME BANDI ÇEŞİTLERİ
Maskeleme bandı çeşitleri ebat ve renk olarak farklılık göstermektedir. Piyasada bulunan bir çok farklı maskeleme bandı çeşitleri kalite olarak kullanıcıları zor durumlarda bırakabilir. Genelde bu tarz ucuz kaliteli çeşit ürünler beklendiği gibi olmamasının yanında, amacına yönelik kullanımda bile sorun yaratabilmektedir. Dolaysıyla ürünün kalite anlamında işinize en fazla fayda sağlayacak ürün kalitesine yönelmeniz daha faydalı olacaktır.
MASKELEME BANDI FİYATLARI
Maskeleme bandı fiyatları yine bahsettiğimiz gibi ürünün kalitesi ve ebatlarına göre farklılık gösterebilmektedir. Önemli olan sizin hangi ürünü kullanmayı tercih edeceğinizdir. Biz Solin ambalaj olarak sunduğumuz tüm ürünlerde yapışma ve kalite anlamında ürünlerimize son derece güveniyoruz. Kaliteyi uygun fiyatta almak herkesin sahip olması gereken bir imkan olması düşüncesiyle ürünlerimizin her biri kendine özel sertifikası ile birlikte yazan özelliklerini taşıma garantisi vermektedir. Dolayısıyla ihtiyacınız olan ürünler için sadece ürünlerimizi incelemek ve sipariş vermeniz yeterlidir.
Koli Bantları
BANT ÇEŞİTLERİ
E-Mail
info@solinambalaj.com.tr
Telefon
(0212) 220 55 62
(0212) 220 55 63
Koli Bandı Kampanya
Koli Bandı 45×100 3.80 TL+KDV
Fiyat Sorunuz
Şaşıracaksınız ama gerçek…
En ucuz koli bandı fiyatları bizde.
Bu ekonomik durgunlukta, İhracat yapın, satış yapın…
Koli yapın, ürünlerinizi kolileyin..
Dert etmeyin, Dolara inat, Solin Ambalaj yanınızda….
Perpa Ticaret Merkezi A Blok, Kat:5 No:173 Şişli, İSTANBUL
Koli Bandı ve diğer ambalaj malzemelerimiz hakkında detaylı bilgi için
www.solinambalaj.com.tr
Koli Bandı
Telefon
(0212) 220 55 62
(0212) 220 55 63
Fax
(0212) 220 55 61
Koli Bandı
Koli bandı, Paketleme aşamalarında yardımcı bir ambalaj malzemesi gibi görülsede aslında koli bandı bir yardımcı malzemeden çok ana malzeme görevi görür çünkü ambalajladığınız ürünleriniz ulaşacağı en son noktaya kadar bir çok el değiştirir ve kullanmış olduğunuz koli bandı’nın kaliteli olması ürünlerinizin açılmasını önler ürünlerinizin emniyetli bir şekilde açılmadan ve de sorunsuz bir şekilde varacağı yere kadar ürünlerinizi emniyet altında tutar.
Ambalaj ve paketleme ürünleri İhtiyaçlarınıza yönelik çözümler sunan Solin Ambalaj; kaliteli malzeme, ürün garantisi, uygun fiyatlar ve %100 müşteri memnuniyeti anlayışıyla hizmet ve ürünlerini sunmaktadır. 10 yılık sektör bilinci ve kaliteye verdiğimiz önemle ambalaj malzemeleri konusunda kalitesini kanıtlamış, sizleri kaliteyle uygun fiyatlara buluşturuyor!
Ambalaj malzemeleri denildiğinde aklınıza gelen; Baskılı – Baskısız Koli Bandı
Çift Taraflı Bant
Maskeleme Bantları – Kağıt Bantlar
Streç Film
Baskılı – Baskısız Poşetler
Jelatin Poşet
Balonlu Naylon
ürünlerini siz değerleri müşterilerimize en uygun fiyatlarla ve ödeme seçenekleriyle sunmaktayız.
İhtiyaçlarınıza özel fiyatlarımızı görmek, ürünlerimizi incelemek için bizimle irtibata geçebilirsiniz.
Müşterilerimizin beklentilerini istikrarlı kalite anlayışı ile karşılayarak değer yaratmayı esas alan kurumsal yapımız müşteri odaklı çalışma stratejimiz ve rekabetçi büyüme potansiyelimiz ile en iyi şekilde değerleri yönetmek. Müşteri memnuniyetini ön planda tutmak ve mükemmelleşme anlayışını esas alarak, insana, doğaya, çevreye duyarlı ürünlerin imalatını gerçekleştirmek.
Solin Ambalaj olarak; Türkiye’de ve uluslararası boyutta kalite, fiyat, verimlilik açısından sektöre yön veren işletme seviyesine gelmek, müşteri memnuniyetini en ön planda tutarak ve sürekli gelişme göstererek ambalaj sektöründe lider konuma gelmek.
Bant, koli bandı günlük hayatımızda yeri asla değişmeyecek; tamirattan, tadilata, paketlemeden, günlük kullanıma kadar her alanda yardımcımız olmuştur. Koli bandı istisnasız her firmanın kullandığı paketleme bileşenlerinden birisidir. Dolayısıyla sektörlerdeki ihtiyaç da buna bağlı olarak çok fazladır. Bantın kullanım alanı olan her yerde kuşkusuz başka bir yardımcı ürün kullanılamaz. Bu da ev için bile olsa dahi; tüketiminin çok fazla olduğu anlamına gelmektedir. Solin ambalaj olarak gerek kurumsal, gerekse daha küçük ölçeklerde ürün temini sağlamaktayız.
KOLİ BANDI ÇEŞİTLERİ
Koli bandı çeşitleri ve bant çeşitleri olarak iki grupta incelemek gerekmektedir. İlk olarak akla baskısız bant gelse de; yine de kurumsal firmaların tercihi genelde baskılı bant grubundan, baskılı koli bandı olmaktadır. Çünkü firmaların kurumsal yapısına uygun ürünlerdir. Ayrıca çift taraflı bant, maskeleme bandı olarak yine bant grubuna dahil olan ürünler mevcuttur ve kullanım alanları oldukça geniştir. Çeşitlerin size sağladığı faydaların yanında ürün gruplarımıza da göz attığınızda göreceğiniz üzere; her boy ve ebatta bant çeşidi bulunmakla beraber, hızlı bir şekilde talebinizin karşılanması da tarafımızdan sağlanmaktadır. Tüm ambalaj ürünü talepleriniz için bize güvenebilirsiniz…
Çift taraflı bant her geçen gün talebi artan yardımcı bir üründür. Sabitleme, yapıştırma, asma ve dekor amaçlı kullanımların hepsine uygundur. iki yüzeyinin de yapışkanlı olmasının günlük kullanımda kullanıcılara oldukça fayda sağlaması söz konusu olduğundan ihtiyaç duyulan özel bir üründür.Çift taraflı bantlar farklı iki yüzeyin birbirine yapıştırılması ve birleştirilmesi gibi işlemler için son derece uygundur.
ÇİFT TARAFLI BANT ÇEŞİTLERİ
Çift taraflı bant çeşit olarak olmasa da ebat olarak çeşitleri olan bir üründür. Önemli olan kullanıldığı alandaki mukavemetidir. Genelde iki yüzeyin birleştirilmesi için kullanıldığından sağlamlık ve yapıştırıcı kuvveti son derece önemlidir. ebatlar ve bilgiler için mağazamıza göz atabilirsiniz…
ÇİFT TARAFLI BANT FİYATLARI
Çift taraflı bant fiyatlarının ürünün kalitesiyle doğru orantılı olması ve gerçekten değerli bir yardımcı ürün olmasından dolayı piyasada fiyat/kalite anlamında oldukça değişken fiyatlar söz konusudur. En kaliteli ürünleri en uygun fiyata Solin Ambalaj olarak sunmaktan son derece memnunuz. Müşterilerimizin de kalitemiz konusunda bizi tercih etmelerinin haklı gururunu yaşamaktayız.fiyatlar ve diğer ürün grupları içim bize ulaşabilir, Mağazadan ürünlerimize göz atabilirsiniz.
Maskeleme bandı genelde yardımcı ürünler olarak kullanılmaktadır. Kullanılacak bölgeye istendiği gibi uygulanabilen ve yapışma özelliği ihtiyaca yönelik olduğundan kullanım sonrasında çok kolay bir şekilde uygulandığı bölgeden sökülebilir. Maskeleme bandı ihtiyacınızı talepleriniz doğrultusunda en kaliteli ve hızlı bir şekilde karşılamak için tüm ürün grupları için hizmetinizdeyiz.
Kaydırmaz Bant
MASKELEME BANDI ÇEŞİTLERİ
Maskeleme bandı çeşitleri ebat ve renk olarak farklılık göstermektedir. Piyasada bulunan bir çok farklı maskeleme bandı çeşitleri kalite olarak kullanıcıları zor durumlarda bırakabilir. Genelde bu tarz ucuz kaliteli çeşit ürünler beklendiği gibi olmamasının yanında, amacına yönelik kullanımda bile sorun yaratabilmektedir. Dolaysıyla ürünün kalite anlamında işinize en fazla fayda sağlayacak ürün kalitesine yönelmeniz daha faydalı olacaktır.
MASKELEME BANDI FİYATLARI
Maskeleme bandı fiyatları yine bahsettiğimiz gibi ürünün kalitesi ve ebatlarına göre farklılık gösterebilmektedir. Önemli olan sizin hangi ürünü kullanmayı tercih edeceğinizdir. Biz Solin ambalaj olarak sunduğumuz tüm ürünlerde yapışma ve kalite anlamında ürünlerimize son derece güveniyoruz. Kaliteyi uygun fiyatta almak herkesin sahip olması gereken bir imkan olması düşüncesiyle ürünlerimizin her biri kendine özel sertifikası ile birlikte yazan özelliklerini taşıma garantisi vermektedir. Dolayısıyla ihtiyacınız olan ürünler için sadece ürünlerimizi incelemek ve sipariş vermeniz yeterlidir.
KOLİ BANTLARI
BANT ÇEŞİTLERİ
Telefon
(0212) 220 55 62
(0212) 220 55 63
AMBALAJ MALZEMELERİ
PERPA HABERLERİ
PERPA TİCARET MERKEZİ
Perpa Yardım Kamyonu Yola Çıktı
/0 Yorumlar/in Duyurular, Emel Kahraman, Haberler, Hacı Demir, Hasan Sezgin, Perpa Faaliyetler, Serkan Düzenli, Vehbi Özgöz /tarafından aristelyosTürkçenin Matematiği Prof. David Cuthell
/1 Yorum/in Haberler /tarafından aristelyosTürkçenin Matematiği
Türkçenin Matematiği
Türkçenin Matematiği
Victor Hugo şiirlerini 40.000 kelime ile yazdı.Türkçe’yi en zengin kullananlardan Yaşar Kemal’in romanları 3.500 kelimeyi geçmez” görüşü çok yaygındır. Bu görüş haklıdır zira Türkçe’nin Fransızca’ya oranla daha az sözcük içerdiği doğrudur.
İngilizce’ye, Almanca’ya, İspanyolca’ya oranla da daha az sözcük içeriyor olması gerekir. Ne var ki bu Türkçe’nin daha yetersiz bir dil olduğu anlamına gelmez! çünkü Türkçe az sözcük ile çok şey anlatabilen bir dildir ! Daha fazla sözcük içerse bunun kimseye zararı dokunmaz ancak, gereği yoktur.
Başka bir dilden Türkçe’ye çeviri yapan herkes sözlüğü açtığında, aralarında minik anlam farkları olan bir çok sözcüğün Türkçe karşılığında çoğu zaman aynı kelimeyi okur. Bu, ilk bakışta bir eksiklik gibi görünebilir, oysa öyle değildir. Çünkü yukarıda adı geçen diller kelimelerin statik olan anlamlarını öğrenmeye, Türkçe ise bu anlamları bulup çıkarmaya, yani dinamik anlamlandırmaya dayalıdır. Türkçe’de anlamları sözlükteki tanımlar değil, kelimelerin cümle içindeki konumları belirler. Tam bu noktada, Türkçe’nin, referans olmak üzere sadece gerektiği kadarı sözlüklere alınmış, sonsuz sayıda kelime içerdiği bile öne sürülebilir.
İngilizce-Türkçe sözlükte “sick”, “ill” ve “patient”ın karşısında hep “hasta” yazar. Bu bağlamda ingilizce’nin üç kat daha fazla sözcük içerdiği söylenirse bu doğrudur. Ancak, aradaki farkların Türkçe’de vurgulanamadığı söylenmeye kalkılırsa bu yanlış olur: “doktor falanca beyin hastası olmak”, “böbrek hastası olmak”, “internet hastası olmak”, “filanca şarkının hastası olmak” arasındaki farkı Türkçe konuşan herkes bir çırpıda anlar.
Bunun nasıl olabildiğini görmek zor değildir. Bir kalem alıp, alt alta:
3+5=
12+5=
38+5=
yazmak, sonra da bunları toplamak yeterlidir. Hepsinde aynı “+5″ yazdığı halde!
Sonuçlar farklı çıkıyorsa, Türkçe’de de hepsinde aynı “hastası olmak” ifadesi geçtiği halde sonuçlar farklı olacaktır. Türkçe’nin az araç ile çok iş yapmasının sırrı matematikte yatar. 0′dan 9′a kadar 10 tane rakam, artı, eksi, çarpı, bölü dört işlem işareti ve bir ondalık ayracı virgül, yani topu topu 15 simge ile sonsuz sayıda işlem yapılabilir. Türkçe de benzer özellikler gösterir.
Türkçe matematiğe dayalı olmaktan da öte, neredeyse matematiğin kılık değiştirmiş halidir.
Türkçe’deki herhangi bir fiilin çekiminin ve kelimelerin nasıl çoğul yapılacağının öğrenilmiş olması, henüz varlığı bile bilinmeyen, 5 yıl sonra Türkçe’ye girecek fiillerin nasıl çekileceğinin ve 300 yıl önce unutulmuş kelimelerin çoğullarının ne olduğunun biliyor olması demektir. Bu tıpkı birinci dereceden 2 bilinmeyenli bir denklemin nasıl çözüleceği öğrenildiğinde, sadece “x=6″, “y=23″ olan denklemlerin değil, aynı dereceden bütün denklemlerin nasıl çözüleceğinin öğrenilmiş olması gibidir.
Oysa sözgelimi ingilizce’de “go”, “went” olurken “do”, “did” olur. Çoğul ekleri için de durum aynıdır: “foot”, “feet” olurken “boot”, “beet” değil “boots” olur. Bunun tutarlı bir iç mantığı yoktur, tek çare böyle olduklarının bellenmesidir.
Türkçe’de ise, statik kelimeleri ezberlemek yerine dinamik kuralları öğrenmek gerekir. Türkçe’de neredeyse istisna bile yoktur. Olanlar da ses uyumu gereği “alma” olması gereken meyve isminin “elma” biçimine dönmesi gibi birkaç minör istisnadır. Kurallar ise neredeyse, bu dili icat edenlerin Türk olduğuna inanmayı zorlaştıracak kadar güçlü ve kesindir. Bu noktadan sonra, anlatılanları matematik olarak formüle etmek, aradaki ilişkiyi somutlaştırabilmek açısından yararlı olacaktır. Bunu yapmanın en kolay yolu ikili sayı sistemini kullanmak olduğu için de yalnızca 0 ve 1′leri kullanmak yeterlidir. İzleyen örneklerde [1=var] ve [0=yok] anlamında kullanılmışlardır.
Kelime kökü çoğul eki matematik ifade:
ev……..ler…….evler
1.0…….0.1……1.1
Türkçe’deki bütün kelimelerin 2 bit olduğu varsayılabilir (ileride bit sayısı artacak). Tekil olan bütün kelimeler 1.0 (kelime kökü var; çoğul eki yok), çoğul olanlar ise 1.1′dir (kelime kökü var; çoğul eki var). Bu kural hiç değişmemek bir yana, öylesine güçlüdür ki Türkçe’de başka hiç bir dilde yapılamayacak bir şey yapılıp, olmayan bir kelimenin çoğulu dahi söylenebilir (0.1). Birisi karşısındakine sadece “ler” dediğinde, alacağı tepki: “anladık ler de, neler?” türünden bir cevap olacaktır. Bir şeylerin çoğulunun söylendiği bellidir de, neyin çoğulunun kastedildiği açık değildir.
Vurgulama / sıfat kökü zayıflatma matematik ifade
kırmızı
0.1.0
kıp kırmızı
1.1.0
kırmızı msı
0.1.1
kıp kırmızı msı
1.1.1
Türkçe’deki sıfatların anlamını kuvvetlendirmeye veya zayıflatmaya yarayan bu kural da hiç değişmez. Hatta istenirse bu kurala uyan ama hiçbir sözlükte bulunmayan, hem kuvvetlendirilmiş hem de zayıflatılmış garip sıfatlar bile türetilebilir. “Güneş doğmazdan az önce ufuk kıpkırmızımsı (kıp Kırmızı Tramvaymsı; [1.1.1]) bir renk aldı” dendiğinde, herkes neyin kastedildiğini anlayacaktır. Çünkü ayaküstü türetilen bu sıfat, hiçbir sözlükte yer almaz ama, Türkçe konuşan herkesin çok iyi bildiği bu kurala uygundur.
Fiil çekimlerinde de işler farklı değildir. Burada zorunlu olarak kişi için 3, zaman için 2 bitlik gruplar kullanılacak. Çoklu bit grupları şunları ifade edecek:
011 = ben
010 = sen
000 = o
111 = biz
110 = siz
100 = onlar
00 = geniş zaman
11 = şimdiki zaman
10 = gelecek zaman
01 = geçmiş zaman
kök kişi matematik ifade
yeterlilik……………..Oku (y)abil dim……………..= 1.1.0.01.0.0.011
olumsuz……………..Oku (y)a ma z mış sın………= 1.1.100.0.1.010
zaman……………… Gel me (y)ecek ti…………….= 1.0.1.10.1.0.000
zaman……………….Git me di k…………………… = 1.0.1.01.0.0.111
hikaye……………….Şaşır abil ecek ti niz ………..= 1.1.0.10.1.0.110
rivayet……………….Bil (i)yor lar…………………. = 1.0.0.11.0.0.100
kişi
tabloda zaman ile ilgili küme 3 bit yapılıp geçmiş zaman “di’li geçmiş” ve “miş’li geçmiş” olarak ikiye ayrılabilir, soru bileşkeni için ayrı bir bit eklenebilir, emir ve şart kipleri de işin içine katılabilir ancak, sonuç değişmezdi.
Cümleleri oluşturan öğelerin (özne, nesne, yüklem, vb…) Sıralaması da rasgele değildir. Türkçe cümleler bir tür “crescendo” (şiddeti giderek artan dizi) izlerler. Bütün vurgu en sonda yer alan yüklem (fiil) üzerindedir. Diğer öğelerin önemi, yükleme olan yakınlık/uzaklık konumları ile belirlenir. Yükleme yakınlaştıkça önem artar. Gene matematiksel olarak ele almak gerekirse, cümleyi oluşturan her bir öğenin toplam öğe sayısı kadar haneden oluşan bir matematik değere sahip olduğu varsayılabilir.
“dün Ahmet camı kırdı” cümlesi 4 öğeden oluşmaktadır; o halde her öğe 4 haneli bir değere sahip olacak, ilk öğe en düşük, son öğe ise en yüksek değeri taşıyacaktır.
Cümle
matematik değer
0001
matematik değer
0011
matematik değer
0111
matematik değer
1111
1 dün Ahmet camı kırdı.
2 dün camı Ahmet kırdı.
3 Ahmet dün camı kırdı.
4 Ahmet camı dün kırdı.
5 camı dün Ahmet kırdı.
6 camı Ahmet dün kırdı.
Şimdi tablodaki cümleler tek, tek ele alınabilir:
1. Cümle: dün Ahmet bir iş yaptı ve bu camı kırmak oldu.
2. Cümle: dün kırılan camı başkası değil Ahmet kırdı (suçlu Ahmet!).
3. Cümle: Ahmet’in dünkü işi camı kırmak oldu (belki önceki gün kitap okumuştu).
4. Cümle: Ahmet camı herhangi bir zaman değil, dün kırdı (yarın kırması gerekiyor olabilirdi).
5. Cümle: cam düne kadar sağlamdı, kırılmasının suçlusu ise Ahmet.
6. Cümle: camı Ahmet zaten kıracaktı, bunu dün yaptı.
Cümleyi oluşturan öğeler kesinlikle aynı kalırken (cam hep ‘i’ haliyle “camı” olarak kaldı; fiil hep 3. Tekil şahıs, di’li geçmiş zamanda çekildi, vb.) Sadece yerlerinin değişmesi cümlelerin anlamlarını da değiştirdi.
Her cümlede 0011, 0001′den daha fazla, 0111 bu ikisinden daha fazla, 1111 ise hepsinden daha fazla önem taşıdı. Anlamı belirleyen de zaten her bir öğenin matematik değeri oldu. Kelimelerin statik anlamlar taşıdıkları dillerde, zaman belirtecinin (dün) yeri değiştirilerek elde edilebilecek 2 çeşitlemenin dışında diğer anlamları vermek için kip değiştirmek (edilgen kip – passive mode kullanmak) veya araya açıklayıcı başka kelimeler eklemek gerekir. Türkçe konuşanlar ise her bir cümlenin diğerinden farkını derhal anlarlar.
Matematik ile olan alışveriş yalnızca verilen örneklerle sınırlı değildir. Türkçe’nin ne tarafı ele alınsa bu ilişki ile yüz, yüze gelinir. Türkçe’nin bu özelliğini “insanlar kendilerine ulaşan mesajları nasıl anlarlar? Bunun kullanılan dil ile bir ilgisi var mıdır? Bir Fransız, bir İngiliz, bir Türk aynı mesajı kendi ana dillerinde alsalar, birbirleri ile aynı şekilde mi, yoksa farklı mı algılarlar? Eğer dilin algılamayla ilgisi varsa, işin içine bir dil karışmadığı yani sözgelimi bir pantomim gösterisi izlenir veya üzerinde hiç yazı olmayan bir afişe bakılırken, dil ile ilgili bu alışkanlıklar nasıl etki ederler?” türünden sorulara yanıt ararken fark ettim. Bu özellik konuya ilgi ve sabırla yaklaşıp bakmayı bilen herkesin görebileceği kadar açık. O nedenle, bu güne kadar kesinlikle başkaları tarafından da görülmüş olmalı. “Türkçe çok lastikli, nereye çeksen oraya gidiyor” diyenler de aslında, hayal meyal bu özelliği fark eder gibi olup, ne olduğunu tam adlandıramayanlardır. Türkçe teknik açıdan mükemmel bir dildir.
Bu mükemmelliğin nedeni matematik ile olan iç içeliktir. Keza, ne yazık ki Türkçe’nin, bu dili konuşanlara kurduğu tuzak da buradadır. Kentli-köylü, eğitimli-eğitimsiz, doğulu-batılı, vb. kültür çatışmaları dünyanın her yerinde vardır. Gene dünyanın her yerinde iyi, kötü işleyen bir “asimilasyon” ve/veya “adaptasyon! ” süreci bu çatışmayı kendi içinde bir takım sentezlere götürür. Türkiye bu açıdan dünya genelinin biraz dışındadır. Bizde “asimilasyon” ve/veya “adaptasyon” süreci ya hiç çalışmaz, ya da akıl almaz bir yavaşlıkta çalışır. Sorun, başka sebeplerin yanı sıra kullandığımız dilden de kaynaklanmaktadır. Düşünme, kendi kendine sözsüz konuşma olarak kabul edilirse (bence öyledir), anadilin kişilerin düşünce yapısı üzerinde etkili olduğunu da kabul etmek gerekir; insanlar kendi anadillerinde düşünürler. Türklerin büyük paradoksu işte buradadır. Teknik açıdan mükemmel bir dil olan Türkçe, kendi dışımızdaki dünyayı kendimizce değiştirmeden, olduğu gibi algılamaktaki en büyük engelimizi oluşturmaktadır.
Örneğin, Türkiye dışına yabancı işçi olarak giden ilk nesil gerek bulundukları ülkenin dilini öğrenme, gerekse oradaki yaşam biçimine ayak uydurma konusunda muhteşem bir direniş gösterdiler. Bu direnişin boyutları o denli büyük oldu ki, başka hiç bir diasporada gözlenmeyen gelişmeler yaşandı. Türk diasporası, gettolaşıp kendi kültürünü gene kendi içine kapanık bir çevrede yaşayacak yerde, kendi kültür kurumlarını o ülkeye ithal etti. Asimile olmaya en dirençli kültürlerden biri kabul edilen İspanyollar, gittikleri yere sadece gazetelerini ve bazen de radyolarını taşımakla yetinirken; Türklerin bunlara ek olarak (hem de birden çok) televizyon kanalları ve hatta kendi fast-food’ları (lahmacun, döner, vb.) oldu.
Bunları başaran insanların yeteneksiz olduklarına, dil öğrenmeyi de bu yeteneksizlikleri yüzünden beceremediklerine hükmetmek en azından adil ve gerçekçi olamaz. Keza, böylesine önemli bir kültür direnişi gösterenlerin, orada doğan çocuklarını eğitirlerken, bunca sahip çıktıkları kültürlerini göz ardı etmiş olmaları da düşünülemez. Ancak gözlemlenen o ki, orada doğan ikinci nesil, gene sözgelimi İspanyollar arasında hiç görülmediği kadar hızla asimile oldu. Bunun nedenini evdeki Türkçe’nin yanısıra okulda öğrenilen ve ev dışında yaşanan, o ülkenin dili faktöründe aramak çok yanıltıcı olmayacaktır.
Biz Türkler, konuşmayı öğrenirken (tıpkı sick, ill, patient örneğinde olduğu gibi) farklı durumların farklı kavramlar oluşturduğunu, bu farklı kavramların da farklı adları olması gerektiğini öğrenmeyiz. Aynı adı taşıyan farklı kavramları birbirinden ayırmaya yarayacak sezgisel (sezgisel=doğal=matematiksel) yöntemin kurallarını öğrenmeye başlarız.
Sezgiselliğe şartlanmış beyinler ise dış dünyayı hiçbir değişikliğe uğratmadan, olduğu gibi algılamayı bilemediklerinden, bildikleri tek yönteme yani kendilerince anlam çıkarsamaya veya başka bir ifadeyle “sezdikleri gibi algılamaya” yönelirler.
Algıladıkları kavramların tümü kendi çıkarsamaları doğrultusunda şekillenmiş olan, kendilerince tanımlanmış bir dünyada yaşayan insanlara ulaşan mesajlardaki kodlar ne kadar “herkesçe bir örnek” algılanabilir? Üzerinde emek harcanmaya değer temel sorulardan biri budur. Bu sorunun yanıtı belirginleştikçe, neden batıdaki sistemlerin bir türlü Türkiye’de oluşturulamadığı sorusunun yanıtı da belirginlik kazanabilir.
Türkçe’nin kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan bu özel durum kuşkusuz tüm iletişim alanları için geçerlidir. Yunus Emre’nin okuması, yazması olmayan göçebe Türkmen boyları arasında 700 yıl boyunca bir nesilden diğerine büyük bir sadakatle, sözlü kültür ürünü olarak aktarılmasının ardında Türkçe’nin sezgiselliğini sonuna kadar kullanmadaki becerisi vardır. Tanzimat aydınları ve Cumhuriyet aydınlarının bir türlü geniş kitlelere seslerini duyuramamalarının nedeni de gene aynı denklemin içinde aranmalıdır. Fransız gibi, Alman gibi düşünmeyi öğrenenler, meramlarını anlatırken bunu yeni öğrendikleri düşünce sistematiği içinde yapmaya kalkışmış ve Türk gibi anlatmayı becerememiş olduklarından başarısız kalmışlardır.
Mesajlar sadece algılanabildikleri kadar etkili olurlar. Mesajları üretenlerin kendi konularına ne kadar hakim oldukları mesajın bütünlüğü açısından önemlidir ama, hitap edilen kişilerin kendilerine yönelen mesajları nasıl algıladıkları her şeyden daha önemlidir.
Afyonkarahisarlılaştıramadıklarımızdanmısınız ?
Çoğunu kullanmadığımız ” saklı bir güç” Türkçe. Kullanıldıkça ortaya çıkan bir define âdeta. Dilimiz, “saklı güç” ünü, “kinetik bir erke”ye dönüştürecek kalemler arıyor. Tarihî derinliğine karşılık “kullanım yoğunluğu”nun sığlığı bir çelişkidir.
Türkçenin gücü, onun doğurgan özelliğidir. Geçenlerde henüz yedi aydır türkçe öğrenmekte olan Tanzanyalı bir öğrencim kara tahtanın başına geldi ve beni şaşırtan şu kelimeyi yazdı:
Afyonkarahisarlılaştıramadıklarımızdanmısınız ?
Bu ibare tek kelimeden ibaret bir cümledir. Bir yabancı için çok çok şaşırtıcı bir faklılıktır bu. Ben ” İngilizcede böyle bir ifade için birkaç cümle gerekir” deyince Tanzanyalı İsa, “Ne birkaç cümle Hocam birkaç paragraf gerekir” deyiverdi.
İşte cümlenin anlam oluşturucuları, böyle iç içe geçmiş bir “dil evreni” dir. Yukarıdaki bir kelimelik Türkçe cümlenin anlam çözümlemesini basit olarak şöyle yapabiliriz:
1. Bu cümlede Türkiye’nin şehirlerinden biri olan Afyonkarahisar var. Yani cümlenin anlam tabanı birleşik kelime hâlinde biçimlenen bir şehirdir.
2. Birilerini, bu şehirden olmadıkları hâlde bu şehirden birileri hâline getirmek isteyen ama bunu birçok kişide denediği halde başaramayan bir(ler)i var.
3. Afyonkarahisarlı : Nüfus kaydı bu şehre ait insan.
4. Afyonkarahisar+lı+laş-mak: Nüfus kaydı ve yaşadığı yer bu şehir olmadığı hâlde bu şehirden biri hâline gelmek.
5. Afyonkarahisarlılaş+tır+mak : Bunun, birinin kendi kendine dileği değil de başkası tarafından (muhtemelen zorlayarak ya da ikna yoluyla) yapılması.
6. Afyonkarahisarlılaştır-ama-mak : Birini Afyonkarahisarlılaştımak niyetinde olan birinin, buna gücünün yetmemesi (yetersizlik kavramı).
7. Afyonkarahisarlılaştırama+dıklarımız : Böylr bir niyetin başkaları üzerinde denenmesi.
8. Afyonkarahisarlılaştıramadıklarımız+dan: Bunların içinden birini seçerek yargının soruya hazırlanması.
9. Afyonkarahisarlılaştıramadıklarımızdan mısınız? bütün bu süreçlerin, birinin şahsında soru hâline getirilip duyurulması.
Türkçe’nin bu doğurganlık özelliğini onun atomik gücü olarak da görebiliriz. Türkçede kelime sayısının, az olduğunu söyletip bundan dilimiz aleyhine sonuç çıkarmak isteyenlerin anlamadıkları şey işte bu “atomik” ve ” saklı:potansiyel” güçtür.
Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı ‘Birçok yabancı dil bilirim. Bu diller arasında Türkçe öyle farklı bir dildir ki, yüz yüksek matematik profesörü bir araya gelerek, Türkçe’yi yaratmışlar sanki. Bir kökten bir düzine sözcük üretiliyor. Ses uyumuna göre anlam değişiyor.
Türkçe öyle bir dildir ki, başlı başına bir duygu, düşünce, mantık ve felsefe dilidir.”
Prof. David Cuthell
Türk Dil Bayramı
PERPA HABERLERİ
PERPA ANA SAYFA
PERPA İLETİŞİM
Perpa Genel Kurul 2020 A Blok Kat Malikleri
/0 Yorumlar/in Cengiz Özcan, Duyurular, Emel Kahraman, Gülüşah Uçar, Haberler, Hasan Sezgin, Kemal Gaygusuz, Perpa Faaliyetler, Serkan Düzenli /tarafından aristelyosElazığ Malatya Üşümesin
/0 Yorumlar/in Duyurular, Haberler, Perpa Faaliyetler /tarafından aristelyosElazığ Malatya Üşümesin
Elazığ Malatya Üşümesin
Elazığ Malatya Üşümesin
PERPA Ticaret Merkezi A ve B Blok Yönetimleri, PERPA Temsilciler Üst Kurulu kararı, Perpa Sanayici ve İş İnsanları Derneği ile Elazığ ve Malatya’ya malzeme yardımı yapılacaktır..
Konu ile ilgili olarak AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) Genel Merkezi, Şişli Kaymakamlığı ve Kızılay ile görüşülmüş Elazığ ve Malatya’da depremzede vatandaşlarımızın ihtiyaçları öğrenilmiş, söz konusu kurumlar tarafından istenen malzemeler belirlenmiştir.
PERPA Ticaret Merkezi A ve B Blok Yönetimleri 450 adet elektrikli ısıtıcı, 200 adet battaniye, içerisinde sabun, şampuan, çamaşır ve bulaşık deterjanları, çamaşır suyu, kadınlar için özel hijyenik malzeme, çocuk pedi ve çocuk şampuanı bulunan temizlik malzeme kolilerini hazırlamaktadır.
PERPA A ve B Blok Yönetimleri tarafından hazırlanan bağış kolileri 31 Ocak 2020 Cuma günü PERPA’dan hareket edecek bir tır ile Elazığ – Malatya Afet Koordinasyon Merkezi’ne götürülecek ve elden teslim edilecektir.
Elazığ Malatya Üşümesin
Perpalılar ve PERPA Sivil Toplum Kuruluşları malzeme yardımına katkıda bulunmak isterlerse 30 Ocak 2020 Perşembe akşamına kadar elektrikli ısıtıcı, battaniye ve hijyenik malzeme yardımlarını PERPA 8. Kat Atatürk Köşesi’ne getirebilirler.
PERPA HABERLERİ
PERPA FAALİYETLER
PERPA DUYURULAR
PERPA ANA SAYFA
PERPA İLETİŞİM
Perpa Faaliyet Raporları
/4 Yorumlar/in Perpa Faaliyetler /tarafından aristelyos2018-2019 Faaliyet Raporu Perpa Ticaret Merkezi
/0 Yorumlar/in Faaliyet Raporları /tarafından aristelyos2018-2019 Faaliyet Raporu Perpa Ticaret Merkezi
2018-2019 Faaliyet Raporu Perpa
2018-2019 Faaliyet Raporu
Sevgili Perpalılar,
Değerli kat maliklerimiz,
Merhaba,
2019 bütün dünyada olduğu gibi ülkemiz içinde zor bir yıldı.
Ülkemiz ile ABD arasında zaman zaman yaşanan kriz sebebiyle oluşan ekonomik ve ticari dalgalanmalar, piyasaların nabzını yükselterek dövizde iniş-çıkışların yaşanmasına ve Türk Lirasının değer kaybetmesine sebebiyet vermektedir.
Küresel piyasalardaki durum da dikkate alındığında, bu kritik dönemde gerekli önlemleri alarak, 2020 yılında ekonomik açıdan daha dengeli bir sürece girmeyi umut ediyoruz.
Ekonomiyi sadece reformlarla güçlendirmenin mümkün olmadığı, en başta şeffaf, adil ve demokratik bir toplum yaratmak zorunda olduğumuz bir gerçektir.
Sağlıklı büyümenin tek yolunun üretim olduğu ve üretimde yaratılacak katma değeri arttırmadan istikrarlı bir büyüme sürecine girilmesinin mümkün olmadığı görülüyor. Bunun dışında belirtmem gerekir ki; sağlıklı ve güçlü bir ekonomi için, hukukun üstünlüğü, çağdaş eğitim sistemi, katılımcı demokrasi, fikir ve ifade özgürlüğü, kurumların bağımsızlığı ve liyakati esas alan bir sistem olmazsa olmaz koşuldur.
Son yıllarda yaptığımız yatırımlarla, Perpa sakinlerine ve ziyaretçilerine konforlu ve güvenli bir yaşam alanı sağlamayı, doğaya saygılı ve ekonomik sürdürülebilirliği ön plana çıkaran, sosyal yaşama katkıda bulunan bir ticaret merkezini amaçlıyoruz.
Perpa sadece bir ticaret merkezi değil, aynı zamanda hepimizin ortak yaşam merkezidir. Yaptığımız birçok yeniliği birlikte başardık. 2010 yılından bugüne kadar yayınladığımız birçok bülten ile sizlere yaptığımız, devam eden ve yapacağımız çalışmaları duyurduk. Bir yandan Perpamızın eksiklerini tespit etmeye, diğer yandan değer katacak projeler üretmeye devam ediyoruz.
Bu bültenimiz ile de 2019 yılında yaptıklarımız ve 2020 yılında yapmaya çalışacağımız projeler hakkında sizlere bilgi vermek istiyorum.
Bildiğiniz gibi birkaç kez kısmen yenilenmesine rağmen, asansörlerimiz yeterince verimli çalışmıyordu. Perpa A Blok kısmında bulunan 12 adet asansörümüz tamamen yenilendi ve sizlere tekrar hizmet vermeye başladı. Yenilenen asansörlerimiz, çok daha hızlı, konforlu ve güvenli. Diğer 6 adet asansörün de yenilenmesi için Kone asansör ile anlaşma sağlandı. Kalan asansörlerimiz 2020 yılı içinde tamamen yenilenecektir.
Güvenli olmayan eski avlu demirleri sökülerek yerine iş güvenliğine uygun, daha konforlu ve estetik, paslanmaz lamine cam korkuluklar yapıldı.
Değişen yangın yönetmenliğine göre, yapılması zorunlu olan yangın söndürme sprinkler sistemi 2018 yılı sonu itibarı ile bitirilmiş olup, yangın algılama (ihbar ) sistemi de projelendirip yıl sonuna kadar bitirmeyi hedefliyoruz. İsteyen üyelerimiz dükkan içlerine yangın sprinklerini çektirebilirler.
2007 yılı Nisan ayında tüm kat maliklerimizden gizlenerek bilgimiz dışında yürütülen parselasyon işlemleri ile ilgili olarak 2010 yılında başlattığımız hukuk mücadelesi, aleyhimize üretilen tüm haksız ithamları, aleyhte düşünceleri yıkarcasına lehimize sonuçlanmıştır. Kat maliklerimizin aleyhine hukuksal sonuç içeren 1/5000 ölçekli nazım imar planı, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ve anılan planlar dayanak alınarak hazırlanan parselasyon işlemleri BÜTÜNÜYLE İPTAL EDİLMİŞ olup karar Danıştay tarafından da onanmıştır.
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat Malikleri Yöneticiliği olarak arzumuz 2200 ticaret erbabını temsilen, kat maliklerimizin hak kayıplarının önüne geçmek ve İstanbul’ un en büyük kapalı ticaret alanını bu özel kente yakışır bir görünüm ve işleve kavuşturmaktır.
Binbir güçlük ve emekle yapılan ve yaşatılan Perpa Ticaret Merkezi bir bütündür. Ayrı ayrı düşünmek abesle iştigaldir. Perpa ticaret merkezini geliştirmek ve bütünleştirmek bütün kat maliklerimizin görevidir. Bu görev, A ve B blok yönetim kurulu üyelerinin egolarına bırakılmamalıdır. Yönetim planı değiştirilerek, blokların (yöneticilerin) çıkarı değil, bütün binanın çıkar ve menfaatleri korunmalıdır. Korumak zorundayız… Aksi durumda bina üç ayrı yönetim ile devam eder ve bir arpa boyu yol alamayız.
Değerli kat maliklerimiz,
Aralık ayı sonunda yayınlamamız gereken bu sayı, 29 Ocak 2020 tarihinde yapılacak olan genel kurul nedeni ile sizlere biraz gecikmeli ulaştı. Amacımız, 2019 yılına ait gelir-gider tablosu ve bilançosunun, bülten yoluyla sizlere ulaşmasını ve konu hakkında bilgi sahibi olmanızı sağlamaktır.
Sevgili Perpalılar,
Seçme ve seçilme hakkı bütün kat maliklerimizin en demokratik hakkı olmakla birlikte birbirimize azami saygı göstermeliyiz. Genel kurul sürecinin başladığı bu günlerde sizden ricamız aynı çatı altında yaşayan komşular olarak sevgi ve saygıdan ödün vermeden nezaket kuralları içinde hareket etmeliyiz.
Bu sorumluluk anlayışı ile seçim sürecinin Perpa’ya yakışır olgunluk içinde geçeceğine inancımız tamdır.
Sizden istediğimiz, devam eden süreçte her genel kurulda olduğu gibi bize olan güveninizi sürdürmenizdir.
Bu vesileyle 2019 yılını geride bıraktığımız bu günlerde, yeni yılın başta ülkemiz olmak üzere tüm insanlığa hayırlı olmasını diliyor, bütün Perpalıların yeni yılını kutluyor, sağlıklı günlerde bol kazanç diliyorum.
Saygılarımla,
PERPA FAALİYET RAPORLARI
PERPA FAALİYETLER
PERPA TİCARET MERKEZİ
PERPA İLETİŞİM
2018-2019 Faaliyet Raporu PDF
2018-2019 Faaliyet Raporu PDF
2017-2018 Faaliyet Raporu
/0 Yorumlar/in Faaliyet Raporları /tarafından aristelyos2017-2018 Faaliyet Raporu Perpa Ticaret Merkezi
2017-2018 Faaliyet Raporu Perpa Ticaret Merkezi
2017-2018 Faaliyet Raporu
Sevgili Perpalılar,
Merhaba,
2018 yılı bütün dünyada olduğu gibi ülkemiz için de zor bir yıldı.
Türkiye ile ABD arasında yaşananlar ve bu süreçte dövizde yaşanan dalgalanmaların ardından Türk Lirasında yaşanan değer kaybı, kriz sinyallerinin göstergesi oldu.
Ekonomiyi, sadece ekonomik reformlarla güçlendirmenin mümkün olmadığı, en başta şeffaf, adil ve demokratik bir toplum yaratmak zorunda olduğumuz bir gerçektir. Küresel piyasalardaki durum da dikkate alındığında, bu kritik dönemde gerekli önlemleri alarak, 2019 yılında ekonomik açıdan daha dengeli bir sürece girmeyi umut ediyoruz.
Perpa, sadece bir ticaret merkezi değil aynı zamanda hepimizin yaşam merkezidir. Yaptığımız birçok yeniliği birlikte başardık. 2010 yılından bugüne kadar yayınladığımız birçok bülten ile sizlere yaptığımız, devam eden ve planladığımız çalışmaları duyurduk. Bu bültenimiz ile de 2017-2018 yıllarında gerçekleştirdiğimiz ve 2019 için planladığımız projeler hakkında sizlere bilgi vermek istiyorum.
Son yıllarda yaptığımız yatırımlarla; Perpa sakinlerine ve ziyaretçilerine konforlu ve güvenli bir alan sağlamayı, doğaya saygılı ve ekonomik sürdürülebilirliği ön plana çıkaran, sosyal yaşama katkıda bulunan bir ticaret merkezini amaçlıyoruz.
Bir yandan Perpamızın eksiklerini tespit etmeye, diğer yandan değer katacak projeler üretmeye devam ediyoruz.
Bildiğiniz gibi birkaç kez kısmen yenilenmesine rağmen, asansörlerimiz yeterince verimli çalışmıyordu. 16-18, 25-26, 35 ve 36 numaralı asansörler yenilendi ve sizlere tekrar hizmet vermeye başladı. Yenilenen asansörlerimiz, çok daha hızlı, konforlu ve güvenli. Diğer asansörlerin de yenilenmesi için gerekli çalışmalarımız devam ediyor.
Güvenli olmayan eski avlu demirleri sökülerek yerine iş güvenliğine uygun, daha konforlu ve estetik, paslanmaz cam korkuluklar yapıldı.
Değişen yangın yönetmenliğine göre, yapılması zorunlu olan yangın söndürme springler sisteminin, 2018 yılı sonu itibarı ile yaklaşık %99’luk kısmı bitmiş olup kalan kısmı da en kısa süre içinde bitirilecektir. İsteyen üyelerimiz dükkan içlerine yangın sprinklerini çektirebilirler.
2007 yılı Nisan ayında tüm kat maliklerimizden gizlenerek bilgimiz dışında yürütülen parselasyon işlemleri ile ilgili olarak 2010 yılında başlattığımız hukuk mücadelesi, aleyhimize üretilen tüm haksız ithamları, aleyhte düşünceleri yıkarcasına lehimize sonuçlanmıştır. Kat maliklerimizin aleyhine hukuksal sonuç içeren 1/5000 ölçekli nazım imar planı, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ve anılan planlar dayanak alınarak hazırlanan parselasyon işlemleri BÜTÜNÜYLE İPTAL EDİLMİŞ olup karar Danıştay tarafından da onanmıştır.
Mahkeme kararına istinaden, Şişli Belediyesi’ne yapmış olduğumuz başvuru sonrasında, Belediye Encümen Kararı ile teknik kontrolleri tamamlanıp geri dönüşüm cetvelleri hazırlandı ve geri dönüşüm cetvelleri ile birlikte tapularımız eski haline döndü. Eski arsa paylarımıza kavuştuk. Yeni tapularda arsa büyüklüğümüz 108.526m2 olarak değişti. Böylece, Danıştay ilamı ile kesinleşen yargı kararının gereklerinden ilki yerine getirilmiş oldu.
İkinci olarak ise; imar değişikliği ile kat maliklerimizin mülkiyet ilişkileri sonlandırılan arsalar üzerinde, S.S. Karaköy Perşembe Pazarı Tüccarları Toplu İş Yeri Yapı Kooperatifi tarafından işletilen ve anılan kooperatife gelir olarak aktarılan otopark işletmesi, bankamatik, ticari taksi durağı v.b kira gelirleri nedeniyle uğranılan büyük maddi kayıpların telafi edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, bundan sonraki hedefimiz, açık otoparkları işletmeye başlamak olacaktır. Geçmiş yıllara ait zararların tazmini için gerekli çalışmalara başladık. Gelişmelerle ilgili sizlere bilgi vereceğiz
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat Malikleri Yöneticiliği olarak arzumuz 2500 civarında ticaret erbabını temsilen, kat maliklerimizin hak kayıplarının önüne geçmek ve İstanbul’ un en büyük kapalı ticaret alanını bu özel kente yakışır bir görünüm ve işleve kavuşturmaktır.
Aralık ayı sonunda yayınlamamız gereken bu sayı, 13 Şubat 2019 tarihinde gerçekleşen Mali Genel Kurul nedeni ile sizlere biraz gecikmeli ulaştı. Amacımız, 2018 yılına ait Gelir-Gider Tablosu ve Bilançonun , bülten yoluyla sizlere ulaşmasını ve konu hakkında bilgi sahibi olmanızı sağlamaktır.
Sizden istediğimiz, devam eden süreçte her genel kurulda olduğu gibi bize olan güveninizi sürdürmenizdir.
Saygılarımla,
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat Malikleri
Yönetim Kurulu Başkanı
Hasan Sezgin
2017-2018 Faaliyet Raporu PDF
2018-2019 Faaliyet Raporu PDF
PERPA FAALİYET RAPORLARI
PERPA FAALİYETLER
PERPA TİCARET MERKEZİ
PERPA İLETİŞİM
2016-2017 Faaliyet Raporu Perpa Ticaret Merkezi
/0 Yorumlar/in Faaliyet Raporları /tarafından aristelyos2016-2017 Faaliyet Raporu Perpa Ticaret Merkezi
2016-2017 Faaliyet Raporu
2016-2017 Faaliyet Raporu
Sevgili Perpalılar,
Değerli Kat Maliklerimiz,
2017 yılını geride bıraktığımız bu günlerde, yeni yılın başta ülkemiz olmak üzere tüm insanlığa hayırlı olmasını diliyor, bu vesile ile bütün Perpalıların yeni yılını kutluyor, sağlıklı ve bol kazançlı bir yıl diliyorum.
Geride bıraktığımız iki yıllık çalışma dönemi içerisinde, çağdaş ve modern ticaretin merkezi olmakla birlikte, aynı zamanda bir yaşam merkezi olan Perpamıza değer katacağına inandığımız işler yaptık. Sizlerin desteği ile de yapmaya devam edeceğiz.
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Yönetim Kurulu olarak, 28 Ocak 2016 – 08 Şubat 2018 tarihleri arasında siz değerli Perpalılara sunmuş olduğumuz hizmetler ve gerçekleştirmeyi planladığımız projeler hakkında sizleri bilgilendirmek için hazırladığımız faaliyet raporu görüşlerinize sunulmuştur.
Belirtmek isteriz ki; esas amacımız Perpa Ticaret Merkezi’nin ve kat maliklerimizin ortak çıkarlarını korumak, bunun yanında kamu kurum ve kuruluşları ile iyi ilişkiler kurarak kat maliklerimizin ticari hayatlarını kolaylaştırmaktır. Hukuka aykırı imar uygulaması ile ilgili olarak başlatmış olduğumuz hukuk mücadelemiz lehimize sonuçlandı. Yeni dönemde de önceliğimiz açmış olduğumuz imar davaları sonucu; Danıştay 6. Dairesi tarafından onanan, İstanbul 7. İdare Mahkemesi kararının uygulanmasını sağlamak olacaktır. Süreç ile bilgiler web sitemiz (www.perpa.com) üzerinden, ticaret merkezimizin açık alanlarında yapmış olduğumuz duyurular ve kısa mesajlar aracılığıyla siz değerli kat maliklerimizle paylaşılmaktadır.
Perpa’nın geleceğini kurtarmak için başlatılan bu sürecin sekteye uğramaması için gerekli hassasiyeti gösterip, sağduyulu davranacağınıza olan inancımız tamdır. Dava sonucunun ve gelinen noktanın hayırlı olmasını diliyor ve bu güne kadar eksik etmediğiniz güven ve desteğinizi süreç tamamlanıncaya kadar sürdürmenizi temenni ediyoruz.
Yönetim Kurulumuz tarafından ihalesi yapılan yük asansörlerimizin tamamı yenilendi. Hayırlı olsun. Daha önce yapılan ihale kapsamında insan taşıma asansörlerimizin iki partide yenilenmesi için, 6 adet asansörün siparişi verilmiştir. Asansörlerimizin hızları ve kapasiteleri arttırılırken aynı zamanda daha güvenli hale getirilmiştir. En kısa süre içinde sizlerin hizmetine sunacağız.
Değişen mevzuat ve güvenlik gereği yenilenmesi zorunlu olan yangın söndürme sprinkler sistemi projesinin, ihalenin tamamlanmasıyla yapımına başlanmış olup, % 80 oranında imalatları bitmiştir. Projenin tamamlanmasıyla birlikte, Perpa esnafı ruhsat alımlarında herhangi bir sorun yaşamayacaktır.
Katlardaki demir korkuluklar sökülerek, maksimum güvenilirlik ve kalitede, çok daha modern cam korkuluklarla değiştirilerek yenilendi. Ayrıca; 1., 2. ve 3. Katlarda yer alan kapalı otopark aydınlatmaları, hareket sensörlü led etanj armatürlerle değiştirilerek, hem otoparkların güvenliği arttırılmış hem de enerji tasarrufu sağlanmıştır.
Değerli Kat Maliklerimiz,
Seçme ve seçilme hakkı kat maliklerimizin en demokratik hakkıdır. Seçim süresinin başladığı bu günlerde, önemle belirtmek isterim ki, bu hakkımızı kullanırken, aynı çatı altında yaşayan insanlar olarak sevgi ve saygıdan ödün vermemeli, nezaket kuralları içerisinde hareket ederek, hakaret, yalan ve özellikle iftiradan uzak durmalıyız.
Bu sorumluluk anlayışı ile seçim sürecinin, Perpa’ya yakışır olgunluk içerisinde geçeceğine inanıyoruz.
Yönetim Kurulu olarak, iki yıllık verimli bir çalışma döneminden sonra, bitiremediğimiz projelerin tamamlanması ve yeni projelerin üretilmesi için, 08 Şubat 2018 Perşembe günü yapılacak olan olağan genel kurulumuza iştirak etmenizi rica ediyor, ayrıca güven ve desteklerinizi bekliyoruz.
Saygılarımla.
2016-2017 Faaliyet Raporu PDF
2016-2017 Faaliyet Raporu PDF
PERPA FAALİYET RAPORLARI
PERPA FAALİYETLER
PERPA TİCARET MERKEZİ
PERPA İLETİŞİM
2015-2016 Faaliyet Raporu
/0 Yorumlar/in Faaliyet Raporları /tarafından aristelyos2015-2016 Faaliyet Raporu
2015-2016 Faaliyet Raporu
2015-2016 Faaliyet Raporu
Sevgili Perpa’lılar, Hepinize Merhaba,
2010 yılından bugüne kadar yayınladığımız birçok bülten ile sizlere yaptığımız, devam eden ve yapacağımız çalışmaları duyurduk. Bu bültenimiz ile 2016 yılında yaptıklarımız ve 2017 yılında yapmaya çalışacağımız projeler hakkında sizlere bilgi vermek istiyorum.
Aralık ayı sonunda yayınlamamız gereken bu sayı, 15 Şubat 2017 tarihinde yapılacak olan Mali Genel Kurul nedeni ile biraz gecikmeli sizlere ulaştı. Bunun başlıca nedeni, 2016 yılına ait Gelir-Gider Tablosu ile birlikte 2016 yılına ait Bilançonun da, bültenle birlikte sizlere ulaştırılarak konu hakkında bilgi sahibi olmanızı sağlamaktır.
Bir yandan Perpa’ mızın eksiklerini tespit etmeye, diğer yandan değer katacak projeler üretmeye devam ediyoruz.
6 adet yük asansörümüz yenilendi. Çok daha hızlı, konforlu ve güvenilir. Ayrıca yeni asansörlerimiz 14. Kata kadar çıkıyor. Diğer asansörlerin de yenilenmesi için çalışmalarımız devam ediyor.
İş güvenliği konusunda sıkıntılı olan eski avlu demirleri sökülerek yerine daha konforlu ve estetik, iş güvenliğine uygun paslanmaz cam korkuluklar yapıldı.
Değişen yangın yönetmenliğine göre, yenilenmesi zorunlu olan yangın söndürme spring sisteminin projesi hazırlanmış, Şişli Belediyesine harçları yatırılmış ve ihalesi gerçekleştirilmiştir. 2017 yılı içerisinde devreye alınacaktır.
2007 / Nisan tarihinde tüm kat maliklerimizden gizlenerek bilgimiz dışında yürütülen parselasyon işlemleri ile kat maliklerimizin her birinin işyeri alanları ölçeğinde hissedar oldukları 108.526 m2 alanlı arsalarımız ile ilgili olarak 2010 yılında başlattığımız hukuk mücadelesi, aleyhimize üretilen tüm haksız ithamları, aleyhte düşünceleri yıkarcasına lehimize sonuçlanmıştır.
Kat maliklerimizin aleyhine hukuksal sonuç içeren 1/5000 ölçekli nazım imar planı, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ve anılan planlar dayanak alınarak hazırlanan parselasyon işlemleri BÜTÜNÜYLE İPTAL EDİLMİŞTİR.
Şimdi büyük bir heyecanla mahkeme kararının Danıştay tarafından taçlandırılmasını bekliyoruz.
Bugüne kadar 1000 kat malikimiz vekaletnamelerini yönetimimize ulaştırmıştır. Diğer kat maliklerimizin de, en kısa süre içinde vekaletnamelerini getirmelerini bekliyoruz. Kazanılmış haklarınızdan neden vazgeçtiğinizi anlamakta zorluk çekiyoruz.
Sizden istediğimiz, devam eden süreçte her genel kurulda olduğu gibi bize olan güveninizi sürdürmenizdir.
Saygılarımla,
2015-2016 Faaliyet Raporu Pdf
2015-2016 Faaliyet Raporu Pdf
PERPA FAALİYET RAPORLARI
PERPA FAALİYETLER
PERPA TİCARET MERKEZİ
PERPA İLETİŞİM
Elazığ Sivrice’de Deprem
/0 Yorumlar/in Haberler, Süleyman Soylu /tarafından aristelyosElazığ Sivrice’de Deprem
Elazığ Sivrice’de Meydana Gelen Depremde Hayatını Kaybeden Vatandaşlarımıza Allah’tan Rahmet, Yakınlarına Başsağlığı, Yaralı Vatandaşlarımıza Acil Şifalar Dileriz.
Elazığ Sivrice’de Deprem
Elazığ Sivrice’de Deprem
Türkiye, dün akşam saat 20.55’te Elazığ’dan gelen son dakika deprem haberiyle sarsıldı. Kandilli verilerine göre, deprem 6.8 büyüklüğünde meydana geldi. Kilis’ten Samsun’a Irak’tan Suriye’ye kadar çok büyük bir bölgede hissedilen deprem, Elazığ ile Malatya’da yıkıma neden oldu. Depremde ilk belirlemelere göre 22 kişi hayatını kaybederken, 1030 kişi de yaralandı. Deprem sonrası 97 artçı deprem kaydedildiği bildirildi. Deprem sonrası Elazığ’a giden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Elazığ’da meydana gelen depremin ardından açıklamalar bulundu.
Elazığ Sivrice’de Deprem
Elazığ dün 6.8 şiddetindeki depremle sarsıldı. Dün saat 20.55’teki depremin merkezi Sivrice ilçesi olarak açıklandı. Kandilli Rasathanesi depremin büyüklüğünü 6.5, derinliğini ise 5 km olarak açıklarken AFAD depremi 6.8 büyüklüğünde ve yerin 6.7 km altında olarak açıkladı. Deprem Malatya, Diyarbakır, Tunceli, Mardin, Bingöl, Bitlis, Suriye ve Irak’tan hissedildi. Vatandaşlar depremle beraber panik halinde evlerinden sokaklara çıktı. Bu depremden sadece 13 dakika sonra 5.4, saat 21.17’de 5.1 büyüklüğünde artçı sarsıntılar kaydedildi.
SÜLEYMAN SOYLU
PERPA HABERLERİ
PERPA FAALİYETLER
PERPA DUYURULAR
PERPA ANA SAYFA
PERPA İLETİŞİM
Misak-ı Milli 100’üncü Yılı Milli Yemin, Ulusal Ant
/0 Yorumlar/in Haberler /tarafından aristelyosMisak-ı Milli 100’üncü Yılı
Misak-ı Milli 100’üncü Yılı
Misak-ı Milli 100’üncü Yılı
28 Ocak 1920, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarının belirlendiği “Misak-ı Milli” (Milli Yemin, Ulusal Ant)’nin kabul edilişinin 100’ncü yıldönümü.
Misak-ı Milli, tam bağımsız bir devlet kurmak üzere harekete geçmiş olan Türk Milleti’nin birlikte yaşamak üzere anlaştıkları şartları içeren bir sosyal mukaveledir. Misak-ı Milli, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtuluşunda, kuruluşunda ve bağımsızlığında önemli rol oynayan tarihi bir olgudur.
Atatürk’ün çabaları ile toplanan ve Osmanlı Devleti’nin toparlanma uğraşını simgeleyen Mebusan Meclisi, 12 Ocak 1920’de son kez toplanmış ve Misak-ı Milli’yi 28 Ocak 1920’de oy birliği kabul etmiştir. Milli Mücadele döneminde ülke topraklarını milli sınır olarak belirleyen 6 madde içeren bir beyannameden oluşmuştur.
Misak-ı Milli kararları, 17 Şubat’ta Meclis’te kabul edilip dünyaya ilan edilmesi ile milli tarihe mal edilmiş ve 18 Temmuz 1920’de TBMM’de bağlılık yemini edilerek yinelenmiştir. Misak-ı Milli, Milli Mücadele’nin başlangıcında ortaya çıkmış ve önsözü olarak adlandırılmıştır.
Milli Mücadele’nin diplomatik belgesi
Misak-ı Milli Haritası
Milli Mücadele’nin diplomatik belgesini, dayanağını ve fiziki hedefini teşkil etmiş, hem önemli olayların sonucu hem de bir devrimin başlangıcı olmuştur. Milli Mücadele’nin hedefi, yöntemi ve planlarının ana hatlarını çizen Misak-ı Milli’nin temeli, Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde benimsenen ilkelere dayalı Türk ulusunun birliği, yurdun bütünlüğü ve gelecekteki güvenliği ile ilgili gelişmesini amaçlayan kararları oluşturmuş ve milletin gerçekleştireceği yeni Türkiye Cumhuriyeti devletinin temeli atılmıştır.
I.Dünya Savaşı’nda üstünde türlü oyunlar oynanan, toprakları paylaşılan, bağımsızlığını kaybeden Osmanlı Devleti, Mondros Ateşkes Antlaşması’na rağmen işgaller devam etmiştir. İtilaf Devletleri, artık iyice zayıflamış olan imparatorluk üzerindeki gizli planlarını uygulamaya koymuştur.
Emperyalistlerin Ortadoğu Hayalleri
Dün olduğu gibi bugünde Rusya’nın sıcak denizlere inme hedefi, Boğazlar ve İstanbul egemenliği isteği; İngiltere ve Fransa’nın Orta Doğu hayalleri; İtalya ve Yunanistan’a vaat edilen Ege toprakları işgal devletlerinin sürekli gözlemi altında olmuştur. Yönetimde oluşan otorite boşluğu, dışarıdan müdahaleler, halkın içinde bulunduğu yoksulluk ve bitkinlik, sonun başlangıcının işaretini oluşturmuştur.
İzmir’in işgali ve diğer devletlerle yapılan görüşme sonuçlarının Osmanlı Devleti’nin aleyhine olması nedeniyle Anadolu halkının bağımsızlık hareketine destekleri artmıştır. Misak-ı Milli’nin hazırlanması için Mustafa Kemal Atatürk, Ankara’ya gelişinin ertesi günü 28 Aralık 1919’da şehrin ileri gelenleri ile görüşmeler ve 1920 başlarında çeşitli toplantılar yapmıştır.
Bu toplantılar, Milli Mücadele’nin hazırlığı niteliğinde olan kararların belirlenmesi için oldukça önemli bir yere sahip olmuştur. Toplantılarda; “Wilson Prensiplerinin” Osmanlı Devleti için önerilen 12.Maddenin gerçekte Türkiye’nin durumu bakımından kabul edilebilir nitelikte olduğu belirtilmiş, benimsenmesi ve gerçekleştirilmesi gereken sınırların 30 Ekim 1918 Mondros Antlaşması’ndaki sınırlar olduğu ifade edilmiştir.
Misak-ı Milli’ye giden süreç, Osmanlı Hükümeti’nin 11 Eylül 1919’da genel seçim kararı alması ile başlamıştır. Bu bağlamda, şehirlerde “Kuvayı Milliye” adı altında oluşturulan bağımsızlık hareketi içerisinde olan milletvekilleri, toplanacak meclis için seçilmiştir. Atatürk, Erzurum milletvekili seçilmiş, ancak toplantıya İstanbul’un İngilizlerin işgali altında bulunduğundan güvenlik nedeniyle katılmamıştır.
Toplantı öncesi bazı kararların alınması için seçilen milletvekilleri Aralık 1919 ve 3 Ocak 1920’den itibaren Ankara’ya gelerek Atatürk ve Heyet-i Temsiliye üyeleri ile görüşmüş, kendilerine yapılması gereken hareket tarzları ve yöntemler anlatılmıştır.
Onlardan milli teşkilata ve millete dayanarak oluşturulacak, milletin kutsal gayelerini cesaretle dile getirecek ve mecliste direniş hareketlerini temsil edecek “Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Grubu” teşkil etmelerini ve Sivas Kongresi’nde kesinleşen “Misak-ı Milli” esaslarını savunmalarını ve kabul ettirmelerini, kendisinin Meclis Başkanlığına seçilmesi için teklif etmelerini istemiştir. Bildiri metni yapılan bu görüşmeler sonucunda kaleme alınarak son şekli verilmiştir.
Atatürk, Ocak 1920’nin başlarında Muallim Mektebinde Ankara’nın ileri gelenlerine yaptığı ilk konuşmada; “Milli teşkilatımızın izlediği gaye, vatanı parçalanmaktan ve milleti esaretten kurtarmaktır. Ama ondan sonra da pek mühim bir millet ve vatan vazifemiz vardır. İç işlerimizi ve hallerimizi ıslah ederek, medeni milletler arasında faal bir uzuv olabileceğimizi fiilen ispat etmek lazımdır.
Bu gayede muvaffak olmak için ise siyasi mesaiden ziyade, içtimai mesaiye ihtiyaç vardır. Efendiler ümit ederim ki, elverişli bir sulh elde edildikten sonra durumumuz, iyi idare edilirse, eski sınırlarımız içindeki vaziyetimizden daha iyi olur”. Misak-ı Milli hedefini belirlemiştir. 11 Ağustos 1921’de yazar Laurence Shaw Mocre ile yaptığı söyleşide; “Biz barış taraftarıyız. Biz hakkımızdan olandan fazlasını istemiyoruz. Yalnızca anavatanın düşman işgalinden kurtulmasını ve kendi kaderimizi tayin etmek hakkını istiyoruz, yani bağımsızlık istiyoruz.
Milli Misak, halkımızın hakkı olan bir belgedir ve halkımız bu belgede yazılı olan haklarını almak için and içmiştir”.sözü ile ezilmeyen ve yenilgiyi kabul etmeyen umutlu bir liderin uzak görüşlülüğü, uzun vadeli gelecek hesapları, stratejik seziş ve kararların işareti ve kararlılığı ortaya konmuştur.
Mebusan Meclisi Toplantısında Alınan Kararlar;
Maddeler
Madde 1– Osmanlı Devleti’nin, özellikle Arap çoğunluğunun yerleşmiş olduğu, 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması‘nın imzalandığı sırada düşman ordularının işgali altında kalan kesimlerin (Hatay ve Musul bölgesi Türk egemenliği altında) geleceğini, halklarının serbestçe açıklayacakları oy uyarınca belirlenecektir. Din, soy ve amaç birliği bakımından birbirine bağlı olan, karşılıklı saygı ve özveri duyguları besleyen, soy ve toplum ilişkileri ile çevrelerinin koşullarına saygılı Osmanlı İslam çoğunluğunun yerleşmiş bulunduğu kesimlerin tümü, ister bir eylem, ister bir hükümle olsun hiç bir nedenle birbirinden ayrılamayacak olan Ulusal sınırlar içindeki Türk vatanı bir bütündür ve kesinlikle parçalanamaz.
Madde 2– Halkı özgürlüğe kavuşunca, oylarıyla anavatana katılmış olan üç il (Elviye-i Selase dâhilinde bulunan Kars, Ardahan ve Batum) için gerekirse yeniden halkın serbest oyuna başvurulmasına gidilecektir.
Madde 3– Türkiye ile yapılacak barışa kadar ertelenen Batı Trakya’nın hukuksal konumunun belirlenmesi de, halkının özgürce yapacağı oylamaya göre belirlenecektir. Yine, Arap topraklarının geleceği burada yaşayan halkın vereceği oylar ile belirlenecektir.
Madde 4– İslam Halifeliğinin, Yüce Saltanatın merkezi ve Osmanlı Hükümetinin başkenti olan İstanbul kenti ile Marmara Denizi’nin güvenliği her türlü tehlikeden uzak tutulması ile ilgili önlemler alınacaktır. İstanbul ve Çanakkale Boğazları’nın güvenliğinin sağlanması şartı ile Boğazların dünya ticaret ve ulaşımına açılması konusunda, bizimle birlikte öteki tüm devletlerin oybirliği ile verecekleri karar geçerli olacaktır.
Madde 5– Ülkemizde yaşayan Hıristiyan ve diğer azınlıklara, komşu diğer ülkelerde Müslümanlara tanınan haklardan fazlası verilemeyecektir. Müslümanların kullandığı haklar ile bu azınlıkların hakları eşit hale getirilecektir.
Madde 6– Ulusal ve ekonomik gelişmemize olanak sağlamak amacıyla mali, idari ve siyasi yönden milli ve ekonomik gelişmemizi engelleyen sınırlamalar (Kapitülasyonlar) kesinlikle kabul edilemeyecektir. Çünkü: ‘‘Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasî, malî, ekonomik, adlî, askerî, kültürel vs. her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımızın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, millet ve memleketin gerçek manası ile bütün bağımsızlığından yoksunluğu demektir”. Tam bağımsız bir devlet hedeflenmiştir. Askeri, ekonomik ve siyasi bağımsızlıktan ödün verilmeyeceği belirtilmiştir.
Misak-ı Milli, Mondros’a bir tepki
Misak-ı Milli, Mondros’a bir tepki ve bu ateşkes hükümlerinin zorla imzalatılmış olmasına karşın kabul edilmediğinin ilanı olmuştur. Kabul edilen 6 maddelik beyanname, Milli Mücadele’nin iç ve dış ilkelerini kapsamıştır. İşgalin ve yabancı boyunduruğunun kabul edilmeyeceğini göstermiştir.
Uzun süredir egemen olan ümmetçilik anlayışının yerini ulusçuluk anlayışı almıştır. Yıllardır büyük bir sorun olan kapitülasyonlara Millet Meclisi ilk kez büyük ve sert bir tepki göstermiştir. Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde alınan “Milli sınırlar içerisinde vatan parçalanamaz bir bütündür” kararı ile Türk vatanın sınırları çizilmiş ve Milli Mücadele’nin ana ruhu oluşturulmuştur.
Türk dış politikasının hedefleri belirlenmiş, devletin bağımsızlığı, milletin geleceği ve devamlı bir barışın sağlanması için yapılabilecek en son fedakârlıklar tespit edilmiştir. Londra Konferansı’nda ilk defa dünyaya duyurulan bu bildiri ile Türkiye Cumhuriyeti ve bağımsızlığı diğer ülkeler tarafından tanınmış ve kabul edilmiştir.
Türkiye’nin Sınırları
Atatürk, yayılma değil savunma siyasetiyle; “I.Dünya Harbi’nin sonuçları, devletimizin bir takım fedakârlığa katlanmasını zorunlu kılıyor. Buna göre devlet için millî, yeni bir sınır kabul ettik. Mütareke imzalandığı gün ordularımız fiilen bu hatta hâkim bulunuyordu. Bu sınır, İskenderun Körfezi güneyinden Antakya’dan Halep ile Katma İstasyonu arasında Cerablus Köprüsü güneyinde Fırat Nehri’ne kavuşur. Oradan Deyr-i Zor’a iner; Daha sonra doğuya kıvrılarak Musul, Kerkük, Süleymaniye’yi içine alır.” yeni sınırların ancak bu şartlarda çizilebileceğini belirtmiştir.
Yazının Devamı
PERPA HABERLERİ
PERPA FAALİYETLER
PERPA DUYURULAR
PERPA ANA SAYFA
PERPA İLETİŞİM
İstanbul Bülteni Ocak 2020 İstanbul Kart Beltur’da
/0 Yorumlar/in Haberler /tarafından aristelyosİstanbul Bülteni Ocak 2020
İstanbul Bülteni Ocak 2020
İstanbul Bülteni Ocak 2020
Değerli İstanbullular,
Güzel İstanbul’umuza metro hatları, yüzlerce kreş, kütüphane, spor mekanları, meslek kazandırma ofisleri başta olmak üzere yeni ve kalıcı eserler katmak için büyük bir enerjiyle çalışıyoruz. Altı ayda yaptıklarımızla, bu yolda ilk sonuçları almaya, İstanbul’u ayağa kaldırmaya başladık.
Bu sürede başardıklarımızın kısa bir özetini elinizdeki dergide bulacaksınız. Bundan sonra da İstanbul’a, doğru, akıllı ve kalıcı çözümler üretmek için aynı yolda ve daha hızla yürümeye devam edeceğiz. Biliyorsunuz, sizlerle her şeyi paylaşacağımı; kapalı kapılar ardında karar almayacağımı, bir avuç insan için değil, 16 milyon için çalışacağımı defalarca dile getirdim.
Bunları söyleyerek sizden yetki aldıysam ve İstanbul’a hizmet etme onuruna ulaştıysam elbette, sözüme uygun davranacağım. Bizlere dayatılan Kanal İstanbul Projesi’nin akla, mantığa, 16 milyonun refahına, ekonomisine; ülkemizin ve İstanbul’umuzun güvenliğine uyan tek bir tarafı yoktur.
Kanal İstanbul
O yüzden bu kadim şehre, tarihin en büyük hançerini vuracağı aşikâr olan Kanal İstanbul Projesi’nde gerçekleri anlatmaya başladım. O yüzden, “Sus otur yerine” denmesini dikkate almıyorum. O yüzden, herkesi konuşmaya, her İstanbulluyu Kanal Projesi’ne itiraz etmeye çağırıyorum.
İstanbul Bülteni Ocak 2020
Çünkü; eğer bu proje yapılacak olursa İstanbul’un su kaynakları yok edilecek… Deprem riski, tarihte olmadığı kadar tetiklenecek… İstanbul’un doğası, ‘yine rant, yine rant’ denerek, katledilecek… Hem 16 milyon İstanbullunun hem de 82 milyon vatandaşımızın sırtına yeni ve ağır vergiler yüklenecek. Balığına, kuşuna; çamına, bitkisine sahip çıkmadan bu kenti yaşatamayız. Çocuklarımız ve torunlarımız için yaşanabilir bir halde bırakamayız. Bu Proje, kentin tarihi birikimini yok edecek, ölülerini dahi mezarlarından başka yere taşımaya neden olacak, şehrimizde huzur bırakmayacak.
Değerli hemşerilerim, Böylesi projeler, yıllarca toplumun önünde ve tüm bileşenlerle tartışılması gerekirken, kararlar kapalı kapılar ardında alındı. Bizlerin, üniversitelerin, bilim insanlarının, ilgili kurum ve kuruluşların, STK’ların sesine kulak verilmedi. Eski bildiğimiz anlayışla ‘Ben dedim, ben karar verdim; oldubitti’ dendi.
Bu nedenle de diyorum ki, bu kentin kaderi bir avuç insanın değil, hepimizin elinde olmak zorunda. İsraf düzeninin değil, İstanbul’un kazanması için hiçbir çabayı esirgememeliyiz. Canımızı, malımızı, geleceğimizi korumak için bu projeye karşı sesimizi yükseltmeliyiz. Hep birlikte konuşmalı ve bu cinayet projesinin yapılmasına karşı çıkmalıyız.
Dün söylediğim gibi bugün de söylüyorum… Söz konusu İstanbul olduğunda, biz asla susmayacağız. Gerçekleri, sadece gerçekleri bütün çıplaklığı ile 16 milyonla paylaşmayı sürdüreceğiz. Çabamız, bu kentin çocukları, bu kentin gençleri, bu kentin kadınları… Onlar için sessiz kalmayacağız. Bu kentin yeni yönetimi bundan böyle, susup oturmayacak; küçük bir çıkar grubu için değil 16 milyonun hakkı için çalışacak.
Hepinizin yeni yılını en içten duygularımla kutluyor, yeni yılda sağlık, mutluluk ve en büyük başarılarla buluşmanızı temenni ediyorum.
İstanbul Bülteni Ocak 2020
İstanbul Bülteni Ocak 2020 PDF
İBB Bültenler
PERPA HABERLERİ
PERPA FAALİYETLER
PERPA DUYURULAR
PERPA ANA SAYFA
PERPA İLETİŞİM
Misinalar Misina Çeşitleri İp, Sazan Çile Misinaları
/1 Yorum/in Balıkçılık Malzemeleri /tarafından aristelyosMisinalar Misina Çeşitleri İp, Sazan Çile Misinaları
Misinalar
Misinalar
Misina Çeşitleri
Monofilament Misinalar
Fluorocarbon Misinalar
İp Misinalar
Şok Lider Misinalar
Sazan Misinaları
Çile Misinalar
Misina Markaları
SHIMANO
AWA-SHIMA
FINS
LINESYSTEM
YGK
RAIGLON
LZH JAPAN
Momoi
VARIVAS
POWER PRO
COLMIC
SEAGUAR
ZENAQ
Sabahsuyu Misina Çeşitleri
BALIKÇILIK MALZEMELERİ
MAKİNE HIRDAVAT FİRMALARI
PERPA FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
PERPA İLETİŞİM
Olta İğneleri Olta İğnesi Çeşitleri Tekli, ikili, üçlü, dörtlü
/1 Yorum/in Balıkçılık Malzemeleri /tarafından aristelyosOlta İğneleri Olta İğnesi Çeşitleri Tekli, ikili, üçlü, dörtlü
Olta İğneleri
Olta İğneleri
Olta takımlarında misinanın ucunda bulunan, balığın yakalanmasını sağlayan, çeşitli biçimlerde olabilen metal çengellere olta iğnesi denir.
Olta İğnesi Çeşitleri
Olta iğneleri yapıları, kanca sayıları ve köstek bağlantılarına göre çeşitlilik gösterirler. Olta iğnesi çeşitlerini beş grup içinde toplayabiliriz
– Tekli iğneler
– Çoklu iğneler
– Zokalar
– Köstek bağlı iğneler
– Kancalar
Tekli İğneler:
Amatör balıkçılık olta avcılığında yaklaşık olarak otuz bin çeşit iğne bulunmaktadır.. Olta iğnelerinin büyük bir bölümünü tekli iğne çeşitleri oluşturur. 4 ayrı bölümde istenilen özelliklerin bir araya gelmesiyle oluşturulan tek uçlu iğne modelleri avlanılacak türün biyolojik ve doğal davranış özelliklerine uygun biçimde olmalıdır.
Tek uçlu iğnelerin boyut yönünden seçiminde avlanılacak balığın türüne ve büyüklüğüne göre karar verilir. Genel olarak iğnelerin boyutları numara ile ifade edilir. Aynı numaraya sahip bir iğne farklı firmalar tarafından değişik boyut ve ölçülerde imal edilebilmektedir. Bu bakımdan iğneyi deneyimler sonucu seçmek ve kullanmak en iyi yoldur. İngiliz inç sistemine göre iğne boyut ölçüleri bulunmaktadır.
Tekli İğneler
İkili İğneler
Üçlü İğneler
Jig Asist İğneler
Hırsız İğneler
Casting Tekli İğne
Dörtlü İğneler
Olta İğnesi Markalarımız
VANFOOK
DECOY
BKK
VMC
Fiiish
DUO
Sabahsuyu Olta İğnesi Çeşitleri
BALIKÇILIK MALZEMELERİ
MAKİNE HIRDAVAT FİRMALARI
PERPA FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
PERPA İLETİŞİM
Sahte Balıklar Sahte Balık Çeşitleri Silikon Sahteler
/3 Yorumlar/in Balıkçılık Malzemeleri /tarafından aristelyosSahte Balıklar Sahte Balık Çeşitleri Silikon Sahteler
Sahte Balıklar
Sahte Balıklar
Sahte Balık
Metal Jigler
Silikon Sahteler
Vibrasyonlu Sahte Balıklar
Kabura Slider Sahte Yemler
Kalamar Zokaları
Kaşıklar
Sahte Balıklar
LRF Nedir?
Bir balığı gerçekte avı olan yemler yerine onların taklitleri olan sahte yem ve balıklarla avlamak mümkündür. Bu yöntemle yapılan balıkçılığa LRF ( Light Rock Fishing ) Yöntemi denir.
Çok hafif takımlar ve sahte yemlerle balık avlama prensibine dayanan LRF yönteminin temelleri Japonya’da atılmıştır.
2009 yılından itibaren önce İngiltere olmak üzere bir çok Avrupa ülkesinde de uygulanmaya başlamış ve kısa sürede amatör balıkçılar arasında yeni bir trend haline gelmiştir.
Doğru ve ihtiyaca uygun malzeme seçimiyle hemen her türlü balığı sahte yemlerle avlamak mümkün olabilmektedir.
LRF Yemleri
Zokalar
LRF Yem veya sahte balıkları sert ve yumuşak olarak ikiye ayırabiliriz. Sert yemler, jigler ve maket balıklardır. Yumuşak yemler, silikon malzemeden yapılmış balık, kurtlar ve kurtçuklardır.
LRF’nin zor ve hızlı kuralları yoktur ve eğlencenin bir kısmı, neyin yakalanabileceğini görmek için farklı tekniklerle denemeler yapmaktır. İskeleler, kıvrımlar ve diğer yapılardan, deniz tabanına vurana kadar iskelenin / liman duvarının aşağısına doğru ağır bir cazibenin düşürülmesi ve daha sonra yapı boyunca beslenecek balığın çekilmesi için aşağı ve yukarı sallanmasının bir durumu olabilir.
Sahte Balık Çeşitleri
Alternatif olarak, bir yem dökülebilir ve orta su içinden (küçük pollock veya kömür balığı gibi türlerin dikkatini çekebilir) veya orada yaşayan ve beslenen türleri yakalayacağı deniz yatağı boyunca yavaşça sürüklenebilir.
Derin Su Teknikleri
Sahte Balık ile Levrek Avı
Daha derin su kaya izlerinden avlanırken de benzer teknikler kullanılabilir. Rockpools’ta balık avlarken, bir sahte balığı ot yatağının kenarı boyunca sürüklemek verimli olabilir, deniz akrepleri gibi agresif türlerin sahte yeme saldıracağı yer. LRF ağırlıklı olarak yemlerle balık avlamakla ilgilidir, ancak mini türler sadece görüşle avlanmaz – koku, hareket ve titreşim de önemlidir.
Çoğu zaman, bir jig kafasının kayaya çarpmasının neden olduğu ses ve titreşimler, balık çekmeye gelince cazibenin görünümü kadar önemli olabilirken, bazı LRF yemlerinde bulunan koku ve amino asitler de önemli bir faktör olabilir. Mini tür balık yakalamak.
Pek çok farklı LRF lure türü ve rengi vardır, birçok balıkçı, kullandıkları ve ürettikleri sonuçların kaydını tutar ve en verimli yem türünün ne olduğunu anlamalarını sağlar. Bulanık veya bulanık suda açık veya beyaz renkli bir yem en iyi sonucu verirken, temiz suda balıklar tarafından daha doğal bir tip yem tercih edilebilir.
Yemlerin Büyüklüğü
Balıkçılar ayrıca kullandıkları yemlerin büyüklüğüne de dikkat etmelidir. Marukyu Power Isome gibi bazıları farklı boyutlarda kesilebilir. Deniz akrepleri gibi agresif türler hedefleniyorsa, daha büyük bir solucan bölümünü tercih edebilirler, oysa daha küçük utangaç ısırma türleri – blennies ve gobies gibi – solucan yeminin çok daha küçük bir kısmı kullanılırsa daha kolay olabilir. Yine, balıkçılar onlar için neyin işe yaradığını bulana kadar bir deneme ve deneme yanılma örneğidir.
Sabahsuyu Sahte Balık Çeşitleri
BALIKÇILIK MALZEMELERİ
MAKİNE HIRDAVAT FİRMALARI
PERPA FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
PERPA İLETİŞİM
Olta Makineleri Olta Makinesi Çeşitleri Spin Surf Jig
/1 Yorum/in Balıkçılık Malzemeleri /tarafından aristelyosOlta Makineleri Olta Makinesi Çeşitleri Spin Surf Jig Çıkrık Makineler
Olta Makineleri
Olta Makineleri
Spin Makineler
Surf Makineler
Jig Makineler
Jig Çıkrık Makineler
Trolling Çıkrık Makineler
Elektrikli Çıkrık Makineler
Genel Kullanım Makineler
Olta Makineleri
BALIKÇILIK MALZEMELERİ
MAKİNE HIRDAVAT FİRMALARI
PERPA FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
PERPA İLETİŞİM