Ahilik Haftası Kutlu Olsun

Ahilik Haftası Kutlu Olsun
Bu yıl 17-23 Eylül tarihleri arası ”Ahilik Haftası” olarak, tüm Türkiye’de esnaf, tacir ve sanayicilerimiz tarafından kutlanmaktadır.
Ahilik Haftası nedeniyle, Perpa Ticaret Merkezi’ne İstanbul Valiliği’nin, ahiliği anlatan onlarca afişi ve Perpa Girişine esnafın ahilik haftasını kutlayan pankartlar asıldı.
Ahilik haftası nedir?

Ahilik Haftası Kutlu Olsun
Ahilik, Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilâtıdır.
Ahi kelimesi Arapça’dır ve “kardeş/ kardeşim” demektir.
Ancak bazı araştırmacılar, Ahi sözcüğünün Türkçe’de cömert, eliaçık, yiğit anlamına gelen “akı” sözcüğünden geldiğini ileri sürmektedirler.
Anadolu’da Türk kurum ve terimlerinin fazlalaştığı bir dönemde “akı”nın, Arapça “kardeşim” anlamına gelen “ahi”ye dönüştüğü sanılmaktadır.

Ahilik Haftası Kutlu Olsun
Orta Asya’da hüküm süren Oğuz Yabguluğu yıkılınca Oğuz Türkleri yavaş yavaş Selçuklu egemenliği altına girerek Anadolu’ya göç etmeye başladı.
Ekseriyeti göçebe olan Oğuzlar, kopup geldikleri Orta Asya şartlarına benzediği için daha çok Orta Anadolu kırsalını mesken olarak tercih ettiler.
İslam dini, yerleşik hayatı gerekli kılıyordu. Göçebe Türkmenlerin İslâmlaşma sürecini hızlandırmak, Anadolu’yu Türk yurdu haline getirmek, şehirlerde yaşayan Rum ve Ermeni tacirleriyle rekabet edebilmek amacıyla Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi teşkilâtının Anadolu’da yayılmasına çalıştı.
Bu açıdan Anadolu’da Ahiliğin şekillenmesinin ve köylere kadar teşkilatlanmasının politik ve sosyo ekonomik bir hedef çerçevesinde gerçekleştiği görülür.
Bu hareket Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Müslüman Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik, hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenme olarak gelişti.
Ahilik Anadolu’nun Türkleşmesini sağladı

Ahilik Haftası Kutlu Olsun
1.Ahilik, Anadolu’da köylere kadar yayılarak Anadolu’nun daha kısa sürede Türkleşip İslamlaşmasını sağlamıştır.
2.Göçebe Türkmenler yerleşik hayata geçirilerek hem İslami uyum kolaylaşmış, hem de Türk şehirciliği hız kazanmıştır.
3.13. Yüzyıl’ın ikinci yarısına kadar çoğunlukla gayrimüslimlerin Türk olmayan yerli halkın elindeki sanat ve ticaret işlerine Müslüman Türkler de katılmış ve hızlanma kazandırmıştır.
4.Türk esnaf ve sanatkarları arasında sağlanan dayanışma ve yardımlaşma sayesinde Ahilik önemli bir güç haline gelmiş, hız kazanmış, asayişin bozulduğu zamanlarda (örneğin Moğol İstilası) kendi otoritesini yürütmüştür.
5. Dini ve ahlaki yapı korunmuştur.
Ahiliğin kendi kural ve kurulları vardır. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik, iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir
Ahi-Bektaşi birlikteliği

Ahilik Haftası Kutlu Olsun
Prof. Dr. Köprülü’ye göre Ahi birliklerinin ideolojik yapısını oluşturan öğelerden birisi Bâtınîliktir ve Ahilik teşkilatı Bektaşi İslâmî bir yapı barındırmaktadır. Ayrıca seyyah İbn-i Batuta’nın ifadesine göre Ahi zaviyeleri Bektaşi dergahına mensuptur.
Hacı Bektaş-ı Veli’yle Ahi Evran’ın Kırşehir’de sık sık bir araya gelerek bu birlikteliğin yolunu açmışlardır.
Hazreti Ali söylentisi
Ahiliğin geçmişini Ali’ye kadar geriye götürenler de vardır. Fütüvvetnâmelere göre, Ahiliğin menşei Ali’ye dayanmaktadır.

Ahilik Haftası Kutlu Olsun
Hazreti Muhammed, Ali’ye “Sen benim yoldaşımsın, ben Cebrail’in yoldaşıyım, Cebrail de Allah’ın yoldaşıdır” dedikden sonra Salmân-ı Fârisî’ye Ali’ye yoldaş olmasını söylemiştir.
Salmân-ı Fârisî’de bunun üzerine Ali’nin elinden tuzlu su içerek ona yoldaş olmuştur.
.Bundan sonra Hazreti Muhammed, Hazreti Ali’ye: “Ya Ali ben seni tamamlıyorum ve olgunlaştırıyorum” diyerek şalvar giydirmiş ve beline bağlamıştır.
.Fütüvvetnâmelere göre; fütüvvetin temeli budur ve fütüvvet ehli arasında kadeh sunmak, şalvar giydirmek ve bel bağlamak, yani yoldaşlık ve kardeşlik kuralları buradan gelmektedir. Peştamal kuşanmak.

Ahilik Haftası Kutlu Olsun
Ahi olmak ve peştemal kuşanmak için kişinin bir Ahi tarafından önerilmesi zorunludur. Üye olmak isteyenlerden yedi fena hareketi bağlaması ve yedi güzel hareketi açması beklenmektedir:
1.Cimrilik kapısını bağlamak, lütuf kapısını açmak
2.Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, bilim ve mülâyemet kapısını açmak
3.Hırs kapısını bağlamak, kanaat ve rıza kapısını açmak
4.Tokluk ve lezzet kapısını bağlamak, riyazet kapısını açmak
5.Halktan yana kapısını bağlamak, Hak’tan yana kapısını açmak
6.Herze ve hezeyan kapısını bağlamak, Marifet Kapısını açmak
7.Yalan kapısını bağlamak, doğruluk kapısını açmak
Kafirler, çevresinde iyi tanınmayanlar, kötü söz getirebileceği düşünülenler, zina ettiği ispatlananlar, katiller, (kasaplar), hırsızlar, dellallar, vergi memurları, vurguncular örgüte katılamaz.
Kadınlar, Ahiliğin “kadınlar kolu” olan Bacıyan-ı Rum (Anadolu Bacıları) teşkilatına üye olabilir.
Ahilik çok yönlü bir disiplin
Ahilik Teşkilatı Selçuklular döneminde ekonomik ve ticârî faaliyetlerinin yanı sıra, askerî ve siyasî faaliyetlerde de bulunmuş, aynen Bektaşi ve Yeniçeri Ocaklarının olduğu gibi Osmanlı Beyliği’nin kuruluşunda ve güçlenmesinde etkin rol oynamışlardır.
Aşıkpaşazade Derviş Ahmet, Osmanlı’nın kurulmasında etkin olan Dört unsur arasında Ahiliği de belirtmiştir. İlk Osmanlı padişahlarının ve vezirlerinin çoğu Ahi Teşkilâtı’na mensup şeyhlerdir.
Ahi Teşkilâtı’nın müslümanlara has bir kurum olarak iş görmesi 17. Yüzyıl’a kadardır.
Osmanlı Devleti’nin hakimiyet alanı genişleyip, gayrimüslim oranının artmasıyla farklı dinden kişilerin ortak çalışması zorunlu olmuştur.
Din ayrımı gözetilmeden ortaya çıkan bu kuruluşa da gedik denmiştir. 1727 yılından sonra kullanılan gedik tanımı tekel veya imtiyaz anlamına gelmektedir. “Osmanlı bünyesindeki esnaflığa ve sanatkarlığa kabul şartları”nı ifade etmektedir.
Yapı olarak ahilikten farklı olmamakla birlikte ömrü uzun olmamıştır. Zira 1838 Balta Limanı Antlaşması’yla tekel idaresi ortadan kalkmış ve gedikler çözülmüştür.
Ahilik düzeni
Ahilik teşkilâtı 3 dereceli bir düzene dayanır. Her kapı üç dereceyi içerir. Bu dereceler şöyle sıralanır:
1)Yiğit, Yamak, Çırak
2)Kalfa, Usta, Ahi
3)Halife, Şeyh, Şeyh-ül Meşayıh
Ahilik ve kurum düzeni bugünlerin şartlarında bile, 5 çekirdek ilke ile, “Toplumsal sorumluluk, hizmette mükemmellik, dürüstlük ve doğruluk, ortak yaşama” ile örnek bir ‘yatay örgütlenme’ toplum hareketidir. “Pabucunu dama atmak” sözü ahiliğin peştamal kuşanma töreni ile ilgilidir.
Çıraklıktan kalfalığa geçiş töreni öncesinde eğitimi tamamlanan çırağın pabucu dama atılır. Kalfa, çıraklıktan kurtulduğuna göre,rtık kendi kanatlarıyla uçacaktır. Ustaları, kalfaları eskisi gibi onu artık kollamayacak, korumayacaktır.
Ahilikte sanatkarlar gündüzleri işyerlerinde hiyerarşi içinde mesleğin inceliklerini öğrenirler, akşamları toplandıkları ahi konuk ve toplantı salonlarında aynı hiyerarşi içinde ahlakî ve felsefî eğitim görürler.
Anadolu’da Ahiliğin Ortaya Çıkış ve Nedeni
Orta Asya’da hüküm süren Oğuz Yabguluğu yıkılınca Oguz Türkleri yavaş yavaş Selçuklu egemenliği altına girerek Anadolu’ya göç etmeye başladı. Ekseriyeti göçebe olan Oğuzlar, kopup geldikleri Orta Asya steplerine benzediği için daha çok Orta Anadolu kırsalını meskun olarak tercih ediyorlardı.
Dolayısıyla Orta Anadolu’nun Türleşip İslamlaşması hızlı olurken, şehirlerde bu dönüşüm yavaştı. İslam dini de, yerleşik hayatı gerekli kılıyordu. Bu nedenle, göçebe Türkmenler’in İslamlaşma sürecini hızlandırmak, Anadolu’yu Türk yurdu haline getirmek, şehirlerde yaşayan Rum ve Ermeni tacirlerle rekabet edebilmek amacıyla Ahi teşkilatı Anadolu’da kuruldu.
Kısacası Anadolu’da Ahiliğin şekillenmesi ve köylere kadar teşkilatlanması politik ve sosyo ekonomik bir mecburiyetin ürünüdür.
Ahiliğin kuruluşu ve Anadolu’da yayılışı Azerbeycan’ın Hoy kasabasında doğan Şeyh Nasırettin Mahmut el Hoyi (Ahi Evren) Ahi Teşkilatı’nın kurucusu sayılmaktadır. Bağdat’ta büyük üstadlardan ders alan Ahi Evren, Arapların kurduğu Fütüvvet Teşkilatı’ndan etkilenerek, 1205’te Anadolu’ya gelmesinden kısa bir süre sonra ilk olarak Kayseri’de Ahilik Teşkilatını kurmuştur.
Tarihi kaynaklardan, Ahi Evren zamanında Anadolu’nun şehir ve kasabalarında ortaya çıkan Ahi kurumlarının, Ahi Evrene bağlı merkezi bir teşkilat olabileceği imajı çıkıyor. En azından bu kurumlar, O’nun koyduğu ilkelere bağlı kalmış olmakla, manen ahi Evren’nin liderliğindeki geniş bir teşkilatın şubeleri gibidir.
Fakat O’nun ölümünden sonra, bağlı olunan ilkelerde büyük benzerlikler mevcut olmakla beraber, İbn-i Batuta’nın belirtiği gibi, Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar yayılan bu kurumlar arasında organik bir bağ bulunmamaktadır.
Ahilik Teşkilatı’nın sonuçları
Ahilik, Anadolu’da köylere kadar yayılarak Anadolu’nun daha kısa sürede Türkleşip İslamlaşmasını sağlamıştır.
Göçebe Türkmenler yerleşik hayata geçirilerek hem İslami uyum kolaylaşmış, hem de Türk şehirciliği hız kazanmıştır.
13.yy’ın ikinci yarısına kadar çoğunlukla gayrimüslimlerin Türk olmayan yerli halkın elindeki sanat ve ticaret işlerine Türkler de katılmış ve canlılık kazandırmıştır.
Türk esnaf ve sanatkarları arasında sağlanan dayanışma sayesinde Ahilik önemli bir güç haline gelmiş, asayişin bozulduğu zamanlarda (örneğin Moğol İstilası) kendi otoritesini yürütmüştür.
Dini ve ahlaki yapı korunmuştur.
Ahiliğin kökeni ve dini yapısı Prof. Dr. Sebahattin Güllülü’ye göre Ahi birliklerinin ideolojik yapısınıoluşturan ögelerden birisi Batıniliktir ve Ahilik teşkilatı gayri İslami bir yapı barındırmaktadır.
Fakat Prof. Dr. Hilmi Ziya Ülken’e göre Ahiliğin esas kuralları bütünüyle İslami tasavvufa dayanmakta, onun zahitlik, feragat ve doğruluk prensiplerini kabul etmektedir. Ayrıca seyyah İbn-i Batuta’nın ifadesine göre Ahi zaviyeleri Hanefi mezhebine mensuptur.
Fütüvvetnameler göre, Ahiliğin anenevi menşei Hz. Ali’ye dayanmaktadır. Peygamber Hz. Muhammed, Hz. Ali’ye “Sen benim yoldaşımsın, ben Cebrail’in yoldaşıyım, Cebrail de Allah’ın yoldaşıdır” diyor. Sonra Selman-ı Farısi’ye Hz. Ali’ye yoldaş olmasını söylüyor.
Selman da Hz. Ali’nin elinden tuzlu su içerek ona yoldaş oluyor. Bundan sonra Peygamber Hz Muhammed S.A.V., Hz. Ali’ye: “Ya Ali ben seni tamalıyorum ve olgunlaştırıyorum” diyerek şalvarını giydiriyor ve beline bağlıyor. Fütüvvetnamelere göre; fütüvvetin temeli budur ve fütüvvet ehli arasında kadeh sunmak, şalvar giydirmek ve bel bağlamak, yani yoldaşlık ve kardeşlik kuralları buradan gelmektedir.
Ahilik teşkilatına üye olmanın şartları
Ahi olmak ve peştemal kuşanmak için kişinin bir Ahi tarafından önerilmesi zorunludur. Üye olmak isteyenlerden yedi fena hareketi bağlaması ve yedi güzel hareketi açması beklenmektedir:
Cimrilik kapısını bağlamak, lütuf kapısını açmak
Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilim ve mülayemet kapısını açmak
Hırs kapısını bağlamak, kanaat ve rıza kapısını açmak
Tokluk ve lezzet kapısını bağlamak, riyazet kapısını açmak
Halktan yana kapısını bağlamak, Hak’tan yana kapısını açmak
Herze ve hezeyan kapısını bağlamak, kapısını açmak
Yalan kapısını bağlamak, doğruluk kapısını açmak
Kafirler, çevresinde iyi tanınmayanlar, kötü söz getirebileceği düşünülenler, zina ettiği ispatlananlar, katiller, hayvan öldürenler (kasaplar), hırsızlar, dellallar, cerrahlar, vergi memurları, avcılar, vurguncular örgüte katılamaz. Kadınlar da örgüte katılamaz. Bu nedenden ötürü kadınlar da Bacıyan-ı Rum (Anadolu Bacıları) teşkilatına üye olmuşlardır.
Ahilik haftası Ahilik Teşkilatı’nın özellikleri
Ahilik teşkilatı Selçuklular döneminde ekonomik ve ticari faaliyetlerinin yanı sıra, askeri ve siyasi faaliyetlerde de bulunmuş, Osmanlı Beyliği’nin kuruluşunda ve güçlenmesinde etkin rol oynamışlardır.
Aşıkpaşazade, Osmanlının kurulmasında etkin olan 4 unsur arasında Ahiliği de belirtmiştir. İlk Osmanlı padişahlarının ve vezirlerinin çoğu Ahi Teşkilatı’na mensup şeyhlerdir.
Ahi Teşkilatı’nın müslümanlara has bir kurum olarak iş görmesi 17. yüzyıla kadardır. Osmanlı Devleti’nin hakimiyet alanı genişleyip, gayrimüslim oranının artmasıyla farklı dinden kişilerin ortak çalışması zorunlu olmuştur. Din ayrımı gözetilmeden ortaya çıkan bu kuruluşa da “gedik” denmiştir.
1727 yılından itibaren rastladığımız bu kavram Türkçe bir kelime olup tekel veya imtiyaz anlamına gelmektedir. Kavram olarak “Osmanlı bünyesindeki esnaflığa ve sanatkarlığa girişi tetkik etmek” demektir.
Yapı olarak ahilikten farklı olmamakla birlikte ömrü onun kadar uzun olmamıştır. Zira 1838 Balta Limanı Antlaşmasıyla tekel idaresi ortadan kalkmış ve gedikler çözülmüştür.
Ahilik teşkilatı 3 dereceli bir düzene dayanır. Her kapı üç dereceyi içerir. Bu dereceler şöyle sıralanır:
Yiğit
Yamak
Çırak
Kalfa
Usta
Ahi
Halife
Şeyh
Şeyh-ül Meşayıh
Ahilik, Galip Demir’e göre, “Türkler’in Rönesansı”dır. Veysi Erken’e göre, Ahilik ve kurum düzeni bugünlerin şartlarında bile, 5 çekirdek ilke ile, “Toplumsal sorumluluk, Hizmette mükemmellik, Dürüstlük ve doğruluk, Ortak yaşama “ ile örnek bir ‘yatay örgütlenme’ toplum hareketi şekilendiriyor. Erken, Ahiliğin bu yönüyle, 2000’li yıllar için bile ileri bir örgütlenme modeli sunduğunu kaydediyor.
Ahilik töreleri yaygın Türkçe deyimlere dönüşmüşlerdir. Örnek olarak `pabucunu dama atmak` sözü ahiliğin peştamal kuşanma töreni ile ilgilidir. Çıraklıktan kalfalığa geçiş töreni öncesinde eğitimi tamamlanan çırağın pabucu dama atılır. Bir yandan da artık ustalarından, kalfalarından eskisi gibi ilgi görmeyeceğini ortaya koyar bu deyim.
Ahilikte sanatkarlar gündüzleri işyerlerinde 4 aşamadan oluşan hiyerarşi içinde mesleğin inceliklerini öğrenirler, akşamları toplandıkları ahi konuk ve toplantı salonlarında aynı hiyerarşi içinde ahlaki ve felsefi eğitim görürlermiş.
Kırşehir de kabri bulunan Ahi Evran’ın kurduğu bu teşkilatla ilgili Ahilik geleneğinin unutulmaması için Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Odaları tarafından bazı şehirlerde her yıl Ahilik haftası ve kutlamaları yapılmaktadır. Ahilik teşkilatı, gençlerin iyi yetişmesini ve meslek kazanmasını sağlardı.
Savaş, afet vs. kötü durumlarda da kuruma üyeler ve halk arasında dayanışma olurdu. Padişahlar ve diğer yöneticiler de ahilik teşkilatını destekleyerek gelişmesini istemişlerdir.
Ahilik haftası
İçtimai bir teşkilat. Selçuklu Türklerinde dini ve milli birliğin muhafazasında, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda ve Osmanlı insanının yetişmesi ve terbiyesinde büyük hizmetler görmüştür.
Sonraları, esnaf ve san’atkarlar birliğine isim olarak verilmiştir. Arabça kardeşim demek ahi; Türkçe cömert, eli açık manasına olan akı kelimesinden gelmektedir. Ahiliğin esasını ve ilk safhasını fütüvvet teşkil eder.
Fütüvvet, cömertlik, mürüvvet ve asalet gibi faziletleri ihtiva etmesi bakımından ahlaki; bu faziletlerin icabını yerine getirmeyi vazife edinmiş kimselerin meydana getirdiği birliklere alem olması itibariyle içtimaidir. Fütüvvet, ahlaki bir mefhum olarak, daha çok tasavvufi eserlere mevzu olmuştur.
Bu manada fütüvvet, müslüman kardeşinin işini görmek, onun yardımında bulunmak, hata ve kusurlarını af edip, husumet ve düşmanlık beslememek, ayıp ve kusurlarını örtmek; kendisini başkasından üstün görmemek, musibete uğrayan düşman bile olsa sevinmemek gibi hasletleri ifade eder. Bu hasletleri haiz olana feta (yiğit) denir. Çoğulu fityandır.
Sekizinci asırdan itibaren Horasan ve Belh civarında fityanın yaygınlaştığı, dokuzuncu asırda ahi ünvanının Türk mutasavvıfları arasında kullanıldığı, onuncu asırda Semerkand’da teşkilatlanmış fityanın bulunduğu, on birinci yüzyılda fütüvvetin Türkistan’dan Anadolu’ya kadar bilhassa esnaf ve san’atkarlar arasında yayıldığı kaynaklarda yazılıdır.
Ancak bir teşkilat olarak fütüvvetin ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı bilinmemektedir. Bilinen, fütüvvetin sistemli bir teşkilat olarak tarihe geçmesine otuz dördüncü Abbasi halifesi Nasır li dinillah’ın (v.1180/575) sebeb olduğudur.
Halife Nasır, o zamana kadar herbiri kendi başına hareket eden fütüvvet birliklerini ıslah etti. Bu konuda, büyük mutasavvıf Şihabüddin Sühreverdi’den ziyadesiyle destek gördü. Kendisi de bu teşkilata giren halife, müslüman hükümdarlara mektuplar yazarak onların da bu teşkilata girmelerini istedi.
Nasır li dinillah fütüvvetin yayılması ile ilgili bu faaliyetlerini devam ettirirken, Türkiye Selçukluları sultanı birinci Gıyaseddin Keyhüsrev, ikinci defa tahta oturmuştu. Bu sırada hocası ve Sadreddin-i Konevi’nin babası olan Mecdüddin İshak’ı muhtemelen siyasi bir birlik kurmak maksadı ile Bağdad’a, halife Nasır’a elçi göndermişti.
Mecdüddin İshak işlerini bitirip dönerken O’zaman Bağdad’da bulunan Muhyiddin ibni Arabi, Evhadüddin Kirmani ve talebesi Ahi Evren’i de beraberinde getirdi. Daha önce, Moğol tehlikesi sebebiyle Horasan’dan gelen Mevlana Celaleddin-i Rumi de, Selçuklu sultanlarının davetiyle Konya’da yerleşerek hizmetlerini yürütüyordu.
Bu büyüklerin, irşad faaliyetlerinin Anadolu’da birlik ve beraberliğin te’mininde büyük rolü oldu. Anadolu’da müslüman Türklerin hakimiyetinin manevi mimarları olan bu büyükler, cemiyet ve devlet hayatının istikrarında büyük gayret gösterdiler.
Bunlardan Ahi Evren, daha önce Horasan ve Maveraünnehr’de iken Fahreddin-i Razi’den zahiri ilimleri ve Ahmed Yesevi’nin talebelerinden ve Şihabüddin Sühreverdi’den tasavvuf bilgilerini öğrendi. Onların sohbetlerinde kemale geldi. Hocası Evhadüddin Kirmani ile Anadolu’nun muhtelif yerlerinde halka vaz u nasihatlerde bulundu.
Hocasının kızı Fatıma bacı ile evlendi ve hocasının vefatından sonra Kayseri’ye yerleşti. Birinci Alaeddin Keykubad ve diğer devlet erkanı arasında pek hürmet gördü. Mürşid-ül-kifaye ve Yezdan Şinaht isimli eserlerini bu sultana hediye etti. Kayseri’de debbağlık yapıp elinin emeği ile geçinir ve halkı irşad etmekle meşgul olurdu.
Bilhassa esnafı bir çatı altında toplayıp teşkilatlandırdı. Fütüvvet-namelerden faydalanarak teşkilatın bir nevi yönetmenliğini yazdı. İslam ahlakını esas alan bu yönetmeliği esnaf ve san’atkar arasında tatbik etti. Onlar arasında İslam ahlakına dayalı bir birlik ve kardeşlik kurdu. Neticede ahilik teşkilatı kuruldu.
Diğer taraftan Fatıma bacı da kadınları yetiştirip, Bacıyan grubunu teşkil etti. Sünni bir alim olan Ahi Evren’nin kurduğu bu teşkilat da Sünni idi.
Böylece teşekkül eden ahilik müessesesi Anadolu’da büyük hizmetler yaptı, Malazgird zaferi ile doğu Türk illerinde göçebe halinde yaşayan ve geçimlerini hayvancılıkta te’min eden pek çok Türkmen Anadolu’ya göç etmişti. Bir o kadarı da Moğolların zulmü sebebiyle Anadolu’ya geldiler.
Ahiler, bunları yavaş yavaş tarım hayatına sokup yerleştirmeye, esnaf, işçi, san’atkar olarak şehir ve kasaba hayatına alıştırmaya başladılar. Bu arada işsiz, başıboş gençlerin bir san’at ve meslek sahibi olmasını te’min ederek, başkasına muhtaç olmaktan kurtulmalarına çalıştılar.
Rumlar ile ermenilerin elinde olan san’at ve ticaret hayatına zamanla Türkler de katılıp, söz sahibi olmaya başladılar. Bütün bunların yanında ahiler, yaptıkları zaviyelerde müslüman tüccar ve esnafın ahlaki terbiyesi ile de uğraştılar. Ahi zaviyeleri zamanla memleketin her tarafına yayıldı.
Ahiler, içtimai hayatdaki bu hizmetleri yanında ihtiyaç halinde gazalara ve memleket müdafaasına da katıldılar. On üçüncü asrın ilk yıllarında Çin’in kuzeybatısında katliamlara başlayan, kısa bir müddet içerisinde dünyanın siyasi haritasını alt üst eden ve Anadolu’ya doğru yaklaşan Moğol tehlikesine tedbir aldılar.
Moğolların önlerinden kaçıp gelenlere kucak açarak Anadolu insanını, Moğollara karşı, gaza aşkı ile dolu cihad yolunda Allahü tealanın rızasından başka bir şey düşünmeyen kimseler olarak yetiştirmeye çalıştılar ve bu insafsız düşman karşısında kahramanca mücadele ettiler.
Nihayet Moğollar, 1243 yılında Kayseri’yi muhasara edip, çetin bir muharebe sonunda şehri ele geçirince, binlerce ahiyi şehid ettiler Anadolu’nun karışıklıklar içerisinde olduğu bu sırada, Ahi Evren’i de Kırşehir’de öldürdüler.
Kısaca sulhde muallim, muharebede asker olan ve Anadolu’nun her tarafına yayılmış bulunan ahiler, gerek Moğol zulmü ve gerekse başka karışıklıklarla sıkılan ve bunalan insanlara maddi ve manevi güç ve moral vererek Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna kadar Anadolu’yu dini ve milli birlik içinde tutmaya muvaffak oldular.
Bu sırada Söğüt civarında gelişmekte olan Osmanlı Beyliği’nin emrine koşan ahilerin bir kısmı, uçlara yerleşip zaviyeler kurdular. Doğudan bu mıntıkaya gelen Türkmenlerin erkeklerini ahi erkekleri, kadınlarını da Fatıma bacının yetiştirdiği bacıyan grubu terbiye etti. Böylece üç kıt’ada altı asır at koşturacak olan istikbaldeki Osmanlı neslinin temelini attılar.
Bu esnada itibarlı bir ahi olan Şeyh Edebali, Osman Gazi ile yakın münasebetler kurup kızını ona verdi. Orhan Gazi ve Murad-ı Hüdavendigar ahilerden olup, vezirleri Alaeddin ve Çandarlı Kara Halil de ahi idiler. Böylece ahilerden bir kısmı alim, kadı olarak ilim sahasında, bir kısmı vali ve komutan olarak idari ve askeri alanda, bir kısmı da ticaret ve san’at alanında bu yeşeren Osmanlı filizini beslemeye başladılar.
Ahilerin İslam’ın emri olan, zamanın kıymetini bilmek, disiplinli bir hayata sahib olmak, istişare etmek, adil olmak ve adalet esaslarını aşıladıkları küçücük bir aşiret, kısa zamanda büyük bir devlet olmaya başladı.
Zaman zaman devletin yükünü hafifletici hizmetlerde de bulunan ahiler, Bursa’yı Düzmece Mustafa’nın hücumundan korudukları gibi, 1360 yılında idareleri altındaki Ankara’yı sultan birinci Murad’a teslim ettiler. Bu hizmetlerine karşılık Osmanlılar, ahilere yardımcı olup, hürmet göstererek halkı yetiştirmeleri için teşvikde bulundular.
Bu yüzden daha sonra birinci Murad’ın ahilerin başı olduğu ve kendisinden Ahi Murad diye bahsedildiği de bilinmektedir. Osmanlı Devleti kuvvetlenip Anadolu’ya hakim olduktan sonra, ahiler daha ziyade hayırsever bir cemiyet, bir esnaf teşkilatı şeklinde faaliyetlerini devam ettirdiler.
Ahiler arasında sanatın okumakla değil, ahinin yetişmesi için, üstaddan öğrenmesi şartı getirilip yamaklık, çıraklık, kalfalık, ustalık yiğitbaşılık, ahi babalık ve kethüdalık safhalarından geçmesi şartı vardı. Gündüz san’atında ve işinde çalışan ahiler, akşamları kendilerine mahsus binalarda sohbetlere katılırlardı. Böylece ahilerin ahlaki terbiyesi ihmal edilmezdi.
Ahilerin kendilerine mahsus kıyafetleri vardı. Ondördüncü asır seyyahlarından İbn-i Battuta, üstlerine hırka, başlarına sarık sarılı beyaz yünden bir külah ve ayaklarına mest gibi ayakkabı giydiklerini bildirmektedir.
Âhiliğe kabul edilen namzede şeyh tarafından, şedd-i bend denilen ve ahiliğin nişanı kabul edilen bir kuşak kuşatılırdı. Ahiler kuşaklarında, büyükçe bir bıçak taşırlardı.
Ahilik teşkilatında şu mertebeler bulunurdu: 1- Teşkilata yeni giren yiğitler, 2- Ahi bölükleri. Altı bölük olup ilk üç bölüğe Eshab-ı tarik, diğer üçüne de nakib denirdi. 3- Halife, 4- Şeyh, 5-Şeyh-ül-meşayıh.
Ahilerin idare hey’eti, her san’at kolunda, kendi azaları arasından seçilmiş beş kişiden meydana geliyordu. Kendilerine kadı tarafından seçimden sonra resmi vesika, icazet verilip, icraatları ve neticeleri büyük meclise bildirilirdi. Birlik idare hey’eti her ay üç gün toplanırdı. İdare hey’eti, birliğin hazinesi mahiyetinde olan orta sandığını idare ederdi.
Ahilik haftası
Ahilerin kendilerine has merasimleri vardır. Bunlardan bazıları şöyledir:
1- An’anevi Ani Evren merasimleri: Senelik olup, Ahi Evren’in türbesinin bulunduğu Kırşehir’de yapılır.
2- Yol atası ve yol kardeşliği merasimi: Ahiliğe girmek talebinde bulunan gençlerin birliğe kabul edilmesi mahiyetindeki bir merasim olup, zamanla çırak kabul etme merasimi halini aldı.
3- Yol sahibi olma merasimi: Çıraklık müddetini tamamlayanların kalfalığa yükseltilmesi için yapılan merasimdi.
Ahilerin yönetmeliği olan fütüvvetnamelere göre, ahinin üç şeyi açık olmalıydı: Eli açık, yani cömert olmalı; kapısı açık, yani misafirperver olmalı; sofrası açık, yani aç geleni tok göndermeli.
Üç şeyi de kapalı olmalıydı: Gözü kapalı olmalı, yani kimseye kötü nazarla bakmamalı; kimsenin aybını görmemeli, dili bağlı olmalı, yani kimseye kötü söz söylememeli; beli bağlı olmalı, yani kimsenin namusuna ve şerefine göz dikmemeli.
Ahilik mensuplarının, takdir edilmelerinin yanında cezalandırıldıkları da olurdu. Fütüvvetnamelerde şu on sekiz şeyin ahiyi ahilikten çıkarma sebebi olduğu, ayrıca cehennemlik yapacağı yazılıdır:
1- Şarap içmek, 2- Zina yapmak, 3- Livata yapmak, 4- Dedikodu ve iftira etmek, 5- Münafıklık etmek, 6- Gururlanıp kibirlenmek, 7- Sert ve merhametsiz olmak, 8- Hased etmek, kıskanmak, 9- Kin tutmak, affetmemek, 10- Sözünde durmamak, 11- Kadınlara şehvetle bakmak, 12- Yalan söylemek, 13- Hıyanet etmek, 14- Emanete riayet etmemek, 15- İnsanların aybını örtmeyip, açığa vurmak, 16- Cimrilik etmek, 17- Koğuculuk ve gıybet etmek, 18- Hırsızlık etmek.
Yine ahi yönetmeliği olan fütüvvetnamelere göre; ahi, helalinden kazanmalıdır. Hepsinin bir san’atı olmalıdır. Yoksul ve düşkünlere yardım etmeli, cömert olmalıdır. Âlimleri sevmeli, hoş tutmalıdır.
Fakirleri sevmeli, alçak gönüllü olmalıdır. Temiz, iyi kimselerle sohbet etmeli, namazını kazaya bırakmamalı, haya sahibi olup, nefsine hakim olmalı, dünyaya düşkün olanlarla beraber olmamalıdır. Bunlar asırlarca Osmanlı insanının ahlakının temel taşı olan hasletler haline geldi.
Bir taraftan ahi kuruluşları, diğer taraftan tasavvuf ehlinin gayretleri ile Osmanlı insanı bu güzel hasletlerle yoğruldu. Zamanla Osmanlı’ya has ideal bir insan tipi ortaya çıktı. Bugün Osmanlı efendisi, Osmanlı kadını denince nezaketi, edebi, terbiyesi ve kibarlığı ile olgun ve örnek bir insan hatırlanmaktadır.
Osmanlı insanının yetişmesinde bir mekteb vazifesi yapmış olan ahi zaviyeleri, aynı zamanda yolcuların misafir edildiği, muhtaçların ihtiyaçlarının görüldüğü yerler idi. İbn-i Battuta Seyahatnamesi’nde, “Anadolu’da Türkmenlerin yaşadıkları şehir, kasaba ve köylerde bulunan ahiler, san’at sahibi kimseler olup, aynı meslekte çalışanlardan meydana gelen ve birbirleri ile yardımlaşan bir topluluktur.
Yabancıları karşılayıp, ihtiyaçlarını te’min ederler. Dünyanın hiç bir yerinde benzerlerine rastlamak mümkün değildir” diyerek onların müsafirperverliğini övmektedir. İbn-i Battuta, Kastamonu’daki bir ahi müsafirhanesini de şöyle anlatır: “Burayı Emir Fahreddin adında bir zat yaptırmış.
Köyün gelirini de müsafirhane için vakfetmişti. Müsafirlere hizmet için de kendi öz oğlunu vazifelendirmiş. Müsafirhane karşısında bir de sıcak sulu hamam yapmış ki, gelip geçenler ücretsiz yıkanıp paklansınlar.
Mekke, Medine gibi mübarek beldelerden, Horasan, Şam, Irak, Mısır gibi uzak diyarlardan gelen müslüman fakirler için vakıfdan kişi başına birer kat elbise ile ilk gün için 100 dirhem, kaldığı diğer günler için yetecek kadar et, ekmek, yağ, pirinç pilavı ve tatlılar tahsis edilmiştir.
Osmanlı Devleti’nin bünyesinde bütün bu hizmetleri yapmış, san’at ve ticaret hayatını Osmanlı’nın maddi ve manevi yapısına göre düzenlemiş olan Ahilik teşkilatı, diğer kıymetli müesseseler gibi bilhassa İngiltere’nin desteklediği Mustafa Reşid Paşa tarafından hazırlanan Tanzimat fermanı ile büyük bir sarsıntı geçirmiş, hatta ortadan silinmek tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır.
Ancak Osmanlı’da derin izler bırakan bu müessese, eski parlaklığı ile olmasa da devam etmiştir.
Ahilik haftası KAYNAKLAR
Dünya Gazetesi
Türkçe Bilgi
Ahilik PDF Ankara Üniversitesi
1) Rıhle-i İbni Battuta; sh. 185
2) Şakayık-ı Nu’maniyye Tercümesi (Mecdi Efendi); sh. 33
3) Âşıkpaşazade Tarihi
4) Rehber Ansiklopedisi; cild-1, sh. 115
5) İslam Âlimleri Ansiklopedisi; cild-8, sh. 69
6) El-Fusul-ül-müntehabe min asar-il-futüvvet-it-Türkiyye vel-islamiyye (M. Cevdet, İstanbul-1922)
7) İslam Tarihi Ansiklopedisi; cild-1, sh. 201
Şişli Belediye Başkan Adayı
HASAN SEZGİN
PERPA HABERLERİ
PERPA FAALİYETLER
PERPA TİCARET MERKEZİ
PERPA İLETİŞİM
PERPA LİFE FACEBOOK
Ahilik Haftası Kutlu Olsun, Ahilik Nedir, Ahi Evran, Hacı Bektaş
/0 Yorumlar/in Haberler, Hacı Demir, Hasan Sezgin, Perpa Faaliyetler, Serkan Düzenli, Vehbi Özgöz /tarafından aristelyosAhilik Haftası Kutlu Olsun
Ahilik Haftası Kutlu Olsun
Bu yıl 17-23 Eylül tarihleri arası ”Ahilik Haftası” olarak, tüm Türkiye’de esnaf, tacir ve sanayicilerimiz tarafından kutlanmaktadır.
Ahilik Haftası nedeniyle, Perpa Ticaret Merkezi’ne İstanbul Valiliği’nin, ahiliği anlatan onlarca afişi ve Perpa Girişine esnafın ahilik haftasını kutlayan pankartlar asıldı.
Ahilik haftası nedir?
Ahilik Haftası Kutlu Olsun
Ahilik, Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilâtıdır.
Ahi kelimesi Arapça’dır ve “kardeş/ kardeşim” demektir.
Ancak bazı araştırmacılar, Ahi sözcüğünün Türkçe’de cömert, eliaçık, yiğit anlamına gelen “akı” sözcüğünden geldiğini ileri sürmektedirler.
Anadolu’da Türk kurum ve terimlerinin fazlalaştığı bir dönemde “akı”nın, Arapça “kardeşim” anlamına gelen “ahi”ye dönüştüğü sanılmaktadır.
Ahilik Haftası Kutlu Olsun
Orta Asya’da hüküm süren Oğuz Yabguluğu yıkılınca Oğuz Türkleri yavaş yavaş Selçuklu egemenliği altına girerek Anadolu’ya göç etmeye başladı.
Ekseriyeti göçebe olan Oğuzlar, kopup geldikleri Orta Asya şartlarına benzediği için daha çok Orta Anadolu kırsalını mesken olarak tercih ettiler.
İslam dini, yerleşik hayatı gerekli kılıyordu. Göçebe Türkmenlerin İslâmlaşma sürecini hızlandırmak, Anadolu’yu Türk yurdu haline getirmek, şehirlerde yaşayan Rum ve Ermeni tacirleriyle rekabet edebilmek amacıyla Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi teşkilâtının Anadolu’da yayılmasına çalıştı.
Bu açıdan Anadolu’da Ahiliğin şekillenmesinin ve köylere kadar teşkilatlanmasının politik ve sosyo ekonomik bir hedef çerçevesinde gerçekleştiği görülür.
Bu hareket Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Müslüman Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik, hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenme olarak gelişti.
Ahilik Anadolu’nun Türkleşmesini sağladı
Ahilik Haftası Kutlu Olsun
1.Ahilik, Anadolu’da köylere kadar yayılarak Anadolu’nun daha kısa sürede Türkleşip İslamlaşmasını sağlamıştır.
2.Göçebe Türkmenler yerleşik hayata geçirilerek hem İslami uyum kolaylaşmış, hem de Türk şehirciliği hız kazanmıştır.
3.13. Yüzyıl’ın ikinci yarısına kadar çoğunlukla gayrimüslimlerin Türk olmayan yerli halkın elindeki sanat ve ticaret işlerine Müslüman Türkler de katılmış ve hızlanma kazandırmıştır.
4.Türk esnaf ve sanatkarları arasında sağlanan dayanışma ve yardımlaşma sayesinde Ahilik önemli bir güç haline gelmiş, hız kazanmış, asayişin bozulduğu zamanlarda (örneğin Moğol İstilası) kendi otoritesini yürütmüştür.
5. Dini ve ahlaki yapı korunmuştur.
Ahiliğin kendi kural ve kurulları vardır. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik, iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir
Ahi-Bektaşi birlikteliği
Ahilik Haftası Kutlu Olsun
Prof. Dr. Köprülü’ye göre Ahi birliklerinin ideolojik yapısını oluşturan öğelerden birisi Bâtınîliktir ve Ahilik teşkilatı Bektaşi İslâmî bir yapı barındırmaktadır. Ayrıca seyyah İbn-i Batuta’nın ifadesine göre Ahi zaviyeleri Bektaşi dergahına mensuptur.
Hacı Bektaş-ı Veli’yle Ahi Evran’ın Kırşehir’de sık sık bir araya gelerek bu birlikteliğin yolunu açmışlardır.
Hazreti Ali söylentisi
Ahiliğin geçmişini Ali’ye kadar geriye götürenler de vardır. Fütüvvetnâmelere göre, Ahiliğin menşei Ali’ye dayanmaktadır.
Ahilik Haftası Kutlu Olsun
Hazreti Muhammed, Ali’ye “Sen benim yoldaşımsın, ben Cebrail’in yoldaşıyım, Cebrail de Allah’ın yoldaşıdır” dedikden sonra Salmân-ı Fârisî’ye Ali’ye yoldaş olmasını söylemiştir.
Salmân-ı Fârisî’de bunun üzerine Ali’nin elinden tuzlu su içerek ona yoldaş olmuştur.
.Bundan sonra Hazreti Muhammed, Hazreti Ali’ye: “Ya Ali ben seni tamamlıyorum ve olgunlaştırıyorum” diyerek şalvar giydirmiş ve beline bağlamıştır.
.Fütüvvetnâmelere göre; fütüvvetin temeli budur ve fütüvvet ehli arasında kadeh sunmak, şalvar giydirmek ve bel bağlamak, yani yoldaşlık ve kardeşlik kuralları buradan gelmektedir. Peştamal kuşanmak.
Ahilik Haftası Kutlu Olsun
Ahi olmak ve peştemal kuşanmak için kişinin bir Ahi tarafından önerilmesi zorunludur. Üye olmak isteyenlerden yedi fena hareketi bağlaması ve yedi güzel hareketi açması beklenmektedir:
1.Cimrilik kapısını bağlamak, lütuf kapısını açmak
2.Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, bilim ve mülâyemet kapısını açmak
3.Hırs kapısını bağlamak, kanaat ve rıza kapısını açmak
4.Tokluk ve lezzet kapısını bağlamak, riyazet kapısını açmak
5.Halktan yana kapısını bağlamak, Hak’tan yana kapısını açmak
6.Herze ve hezeyan kapısını bağlamak, Marifet Kapısını açmak
7.Yalan kapısını bağlamak, doğruluk kapısını açmak
Kafirler, çevresinde iyi tanınmayanlar, kötü söz getirebileceği düşünülenler, zina ettiği ispatlananlar, katiller, (kasaplar), hırsızlar, dellallar, vergi memurları, vurguncular örgüte katılamaz.
Kadınlar, Ahiliğin “kadınlar kolu” olan Bacıyan-ı Rum (Anadolu Bacıları) teşkilatına üye olabilir.
Ahilik çok yönlü bir disiplin
Ahilik Teşkilatı Selçuklular döneminde ekonomik ve ticârî faaliyetlerinin yanı sıra, askerî ve siyasî faaliyetlerde de bulunmuş, aynen Bektaşi ve Yeniçeri Ocaklarının olduğu gibi Osmanlı Beyliği’nin kuruluşunda ve güçlenmesinde etkin rol oynamışlardır.
Aşıkpaşazade Derviş Ahmet, Osmanlı’nın kurulmasında etkin olan Dört unsur arasında Ahiliği de belirtmiştir. İlk Osmanlı padişahlarının ve vezirlerinin çoğu Ahi Teşkilâtı’na mensup şeyhlerdir.
Ahi Teşkilâtı’nın müslümanlara has bir kurum olarak iş görmesi 17. Yüzyıl’a kadardır.
Osmanlı Devleti’nin hakimiyet alanı genişleyip, gayrimüslim oranının artmasıyla farklı dinden kişilerin ortak çalışması zorunlu olmuştur.
Din ayrımı gözetilmeden ortaya çıkan bu kuruluşa da gedik denmiştir. 1727 yılından sonra kullanılan gedik tanımı tekel veya imtiyaz anlamına gelmektedir. “Osmanlı bünyesindeki esnaflığa ve sanatkarlığa kabul şartları”nı ifade etmektedir.
Yapı olarak ahilikten farklı olmamakla birlikte ömrü uzun olmamıştır. Zira 1838 Balta Limanı Antlaşması’yla tekel idaresi ortadan kalkmış ve gedikler çözülmüştür.
Ahilik düzeni
Ahilik teşkilâtı 3 dereceli bir düzene dayanır. Her kapı üç dereceyi içerir. Bu dereceler şöyle sıralanır:
1)Yiğit, Yamak, Çırak
2)Kalfa, Usta, Ahi
3)Halife, Şeyh, Şeyh-ül Meşayıh
Ahilik ve kurum düzeni bugünlerin şartlarında bile, 5 çekirdek ilke ile, “Toplumsal sorumluluk, hizmette mükemmellik, dürüstlük ve doğruluk, ortak yaşama” ile örnek bir ‘yatay örgütlenme’ toplum hareketidir. “Pabucunu dama atmak” sözü ahiliğin peştamal kuşanma töreni ile ilgilidir.
Çıraklıktan kalfalığa geçiş töreni öncesinde eğitimi tamamlanan çırağın pabucu dama atılır. Kalfa, çıraklıktan kurtulduğuna göre,rtık kendi kanatlarıyla uçacaktır. Ustaları, kalfaları eskisi gibi onu artık kollamayacak, korumayacaktır.
Ahilikte sanatkarlar gündüzleri işyerlerinde hiyerarşi içinde mesleğin inceliklerini öğrenirler, akşamları toplandıkları ahi konuk ve toplantı salonlarında aynı hiyerarşi içinde ahlakî ve felsefî eğitim görürler.
Anadolu’da Ahiliğin Ortaya Çıkış ve Nedeni
Orta Asya’da hüküm süren Oğuz Yabguluğu yıkılınca Oguz Türkleri yavaş yavaş Selçuklu egemenliği altına girerek Anadolu’ya göç etmeye başladı. Ekseriyeti göçebe olan Oğuzlar, kopup geldikleri Orta Asya steplerine benzediği için daha çok Orta Anadolu kırsalını meskun olarak tercih ediyorlardı.
Dolayısıyla Orta Anadolu’nun Türleşip İslamlaşması hızlı olurken, şehirlerde bu dönüşüm yavaştı. İslam dini de, yerleşik hayatı gerekli kılıyordu. Bu nedenle, göçebe Türkmenler’in İslamlaşma sürecini hızlandırmak, Anadolu’yu Türk yurdu haline getirmek, şehirlerde yaşayan Rum ve Ermeni tacirlerle rekabet edebilmek amacıyla Ahi teşkilatı Anadolu’da kuruldu.
Kısacası Anadolu’da Ahiliğin şekillenmesi ve köylere kadar teşkilatlanması politik ve sosyo ekonomik bir mecburiyetin ürünüdür.
Ahiliğin kuruluşu ve Anadolu’da yayılışı Azerbeycan’ın Hoy kasabasında doğan Şeyh Nasırettin Mahmut el Hoyi (Ahi Evren) Ahi Teşkilatı’nın kurucusu sayılmaktadır. Bağdat’ta büyük üstadlardan ders alan Ahi Evren, Arapların kurduğu Fütüvvet Teşkilatı’ndan etkilenerek, 1205’te Anadolu’ya gelmesinden kısa bir süre sonra ilk olarak Kayseri’de Ahilik Teşkilatını kurmuştur.
Tarihi kaynaklardan, Ahi Evren zamanında Anadolu’nun şehir ve kasabalarında ortaya çıkan Ahi kurumlarının, Ahi Evrene bağlı merkezi bir teşkilat olabileceği imajı çıkıyor. En azından bu kurumlar, O’nun koyduğu ilkelere bağlı kalmış olmakla, manen ahi Evren’nin liderliğindeki geniş bir teşkilatın şubeleri gibidir.
Fakat O’nun ölümünden sonra, bağlı olunan ilkelerde büyük benzerlikler mevcut olmakla beraber, İbn-i Batuta’nın belirtiği gibi, Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar yayılan bu kurumlar arasında organik bir bağ bulunmamaktadır.
Ahilik Teşkilatı’nın sonuçları
Ahilik, Anadolu’da köylere kadar yayılarak Anadolu’nun daha kısa sürede Türkleşip İslamlaşmasını sağlamıştır.
Göçebe Türkmenler yerleşik hayata geçirilerek hem İslami uyum kolaylaşmış, hem de Türk şehirciliği hız kazanmıştır.
13.yy’ın ikinci yarısına kadar çoğunlukla gayrimüslimlerin Türk olmayan yerli halkın elindeki sanat ve ticaret işlerine Türkler de katılmış ve canlılık kazandırmıştır.
Türk esnaf ve sanatkarları arasında sağlanan dayanışma sayesinde Ahilik önemli bir güç haline gelmiş, asayişin bozulduğu zamanlarda (örneğin Moğol İstilası) kendi otoritesini yürütmüştür.
Dini ve ahlaki yapı korunmuştur.
Ahiliğin kökeni ve dini yapısı Prof. Dr. Sebahattin Güllülü’ye göre Ahi birliklerinin ideolojik yapısınıoluşturan ögelerden birisi Batıniliktir ve Ahilik teşkilatı gayri İslami bir yapı barındırmaktadır.
Fakat Prof. Dr. Hilmi Ziya Ülken’e göre Ahiliğin esas kuralları bütünüyle İslami tasavvufa dayanmakta, onun zahitlik, feragat ve doğruluk prensiplerini kabul etmektedir. Ayrıca seyyah İbn-i Batuta’nın ifadesine göre Ahi zaviyeleri Hanefi mezhebine mensuptur.
Fütüvvetnameler göre, Ahiliğin anenevi menşei Hz. Ali’ye dayanmaktadır. Peygamber Hz. Muhammed, Hz. Ali’ye “Sen benim yoldaşımsın, ben Cebrail’in yoldaşıyım, Cebrail de Allah’ın yoldaşıdır” diyor. Sonra Selman-ı Farısi’ye Hz. Ali’ye yoldaş olmasını söylüyor.
Selman da Hz. Ali’nin elinden tuzlu su içerek ona yoldaş oluyor. Bundan sonra Peygamber Hz Muhammed S.A.V., Hz. Ali’ye: “Ya Ali ben seni tamalıyorum ve olgunlaştırıyorum” diyerek şalvarını giydiriyor ve beline bağlıyor. Fütüvvetnamelere göre; fütüvvetin temeli budur ve fütüvvet ehli arasında kadeh sunmak, şalvar giydirmek ve bel bağlamak, yani yoldaşlık ve kardeşlik kuralları buradan gelmektedir.
Ahilik teşkilatına üye olmanın şartları
Ahi olmak ve peştemal kuşanmak için kişinin bir Ahi tarafından önerilmesi zorunludur. Üye olmak isteyenlerden yedi fena hareketi bağlaması ve yedi güzel hareketi açması beklenmektedir:
Cimrilik kapısını bağlamak, lütuf kapısını açmak
Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilim ve mülayemet kapısını açmak
Hırs kapısını bağlamak, kanaat ve rıza kapısını açmak
Tokluk ve lezzet kapısını bağlamak, riyazet kapısını açmak
Halktan yana kapısını bağlamak, Hak’tan yana kapısını açmak
Herze ve hezeyan kapısını bağlamak, kapısını açmak
Yalan kapısını bağlamak, doğruluk kapısını açmak
Kafirler, çevresinde iyi tanınmayanlar, kötü söz getirebileceği düşünülenler, zina ettiği ispatlananlar, katiller, hayvan öldürenler (kasaplar), hırsızlar, dellallar, cerrahlar, vergi memurları, avcılar, vurguncular örgüte katılamaz. Kadınlar da örgüte katılamaz. Bu nedenden ötürü kadınlar da Bacıyan-ı Rum (Anadolu Bacıları) teşkilatına üye olmuşlardır.
Ahilik haftası Ahilik Teşkilatı’nın özellikleri
Ahilik teşkilatı Selçuklular döneminde ekonomik ve ticari faaliyetlerinin yanı sıra, askeri ve siyasi faaliyetlerde de bulunmuş, Osmanlı Beyliği’nin kuruluşunda ve güçlenmesinde etkin rol oynamışlardır.
Aşıkpaşazade, Osmanlının kurulmasında etkin olan 4 unsur arasında Ahiliği de belirtmiştir. İlk Osmanlı padişahlarının ve vezirlerinin çoğu Ahi Teşkilatı’na mensup şeyhlerdir.
Ahi Teşkilatı’nın müslümanlara has bir kurum olarak iş görmesi 17. yüzyıla kadardır. Osmanlı Devleti’nin hakimiyet alanı genişleyip, gayrimüslim oranının artmasıyla farklı dinden kişilerin ortak çalışması zorunlu olmuştur. Din ayrımı gözetilmeden ortaya çıkan bu kuruluşa da “gedik” denmiştir.
1727 yılından itibaren rastladığımız bu kavram Türkçe bir kelime olup tekel veya imtiyaz anlamına gelmektedir. Kavram olarak “Osmanlı bünyesindeki esnaflığa ve sanatkarlığa girişi tetkik etmek” demektir.
Yapı olarak ahilikten farklı olmamakla birlikte ömrü onun kadar uzun olmamıştır. Zira 1838 Balta Limanı Antlaşmasıyla tekel idaresi ortadan kalkmış ve gedikler çözülmüştür.
Ahilik teşkilatı 3 dereceli bir düzene dayanır. Her kapı üç dereceyi içerir. Bu dereceler şöyle sıralanır:
Yiğit
Yamak
Çırak
Kalfa
Usta
Ahi
Halife
Şeyh
Şeyh-ül Meşayıh
Ahilik, Galip Demir’e göre, “Türkler’in Rönesansı”dır. Veysi Erken’e göre, Ahilik ve kurum düzeni bugünlerin şartlarında bile, 5 çekirdek ilke ile, “Toplumsal sorumluluk, Hizmette mükemmellik, Dürüstlük ve doğruluk, Ortak yaşama “ ile örnek bir ‘yatay örgütlenme’ toplum hareketi şekilendiriyor. Erken, Ahiliğin bu yönüyle, 2000’li yıllar için bile ileri bir örgütlenme modeli sunduğunu kaydediyor.
Ahilik töreleri yaygın Türkçe deyimlere dönüşmüşlerdir. Örnek olarak `pabucunu dama atmak` sözü ahiliğin peştamal kuşanma töreni ile ilgilidir. Çıraklıktan kalfalığa geçiş töreni öncesinde eğitimi tamamlanan çırağın pabucu dama atılır. Bir yandan da artık ustalarından, kalfalarından eskisi gibi ilgi görmeyeceğini ortaya koyar bu deyim.
Ahilikte sanatkarlar gündüzleri işyerlerinde 4 aşamadan oluşan hiyerarşi içinde mesleğin inceliklerini öğrenirler, akşamları toplandıkları ahi konuk ve toplantı salonlarında aynı hiyerarşi içinde ahlaki ve felsefi eğitim görürlermiş.
Kırşehir de kabri bulunan Ahi Evran’ın kurduğu bu teşkilatla ilgili Ahilik geleneğinin unutulmaması için Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Odaları tarafından bazı şehirlerde her yıl Ahilik haftası ve kutlamaları yapılmaktadır. Ahilik teşkilatı, gençlerin iyi yetişmesini ve meslek kazanmasını sağlardı.
Savaş, afet vs. kötü durumlarda da kuruma üyeler ve halk arasında dayanışma olurdu. Padişahlar ve diğer yöneticiler de ahilik teşkilatını destekleyerek gelişmesini istemişlerdir.
Ahilik haftası
İçtimai bir teşkilat. Selçuklu Türklerinde dini ve milli birliğin muhafazasında, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda ve Osmanlı insanının yetişmesi ve terbiyesinde büyük hizmetler görmüştür.
Sonraları, esnaf ve san’atkarlar birliğine isim olarak verilmiştir. Arabça kardeşim demek ahi; Türkçe cömert, eli açık manasına olan akı kelimesinden gelmektedir. Ahiliğin esasını ve ilk safhasını fütüvvet teşkil eder.
Fütüvvet, cömertlik, mürüvvet ve asalet gibi faziletleri ihtiva etmesi bakımından ahlaki; bu faziletlerin icabını yerine getirmeyi vazife edinmiş kimselerin meydana getirdiği birliklere alem olması itibariyle içtimaidir. Fütüvvet, ahlaki bir mefhum olarak, daha çok tasavvufi eserlere mevzu olmuştur.
Bu manada fütüvvet, müslüman kardeşinin işini görmek, onun yardımında bulunmak, hata ve kusurlarını af edip, husumet ve düşmanlık beslememek, ayıp ve kusurlarını örtmek; kendisini başkasından üstün görmemek, musibete uğrayan düşman bile olsa sevinmemek gibi hasletleri ifade eder. Bu hasletleri haiz olana feta (yiğit) denir. Çoğulu fityandır.
Sekizinci asırdan itibaren Horasan ve Belh civarında fityanın yaygınlaştığı, dokuzuncu asırda ahi ünvanının Türk mutasavvıfları arasında kullanıldığı, onuncu asırda Semerkand’da teşkilatlanmış fityanın bulunduğu, on birinci yüzyılda fütüvvetin Türkistan’dan Anadolu’ya kadar bilhassa esnaf ve san’atkarlar arasında yayıldığı kaynaklarda yazılıdır.
Ancak bir teşkilat olarak fütüvvetin ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı bilinmemektedir. Bilinen, fütüvvetin sistemli bir teşkilat olarak tarihe geçmesine otuz dördüncü Abbasi halifesi Nasır li dinillah’ın (v.1180/575) sebeb olduğudur.
Halife Nasır, o zamana kadar herbiri kendi başına hareket eden fütüvvet birliklerini ıslah etti. Bu konuda, büyük mutasavvıf Şihabüddin Sühreverdi’den ziyadesiyle destek gördü. Kendisi de bu teşkilata giren halife, müslüman hükümdarlara mektuplar yazarak onların da bu teşkilata girmelerini istedi.
Nasır li dinillah fütüvvetin yayılması ile ilgili bu faaliyetlerini devam ettirirken, Türkiye Selçukluları sultanı birinci Gıyaseddin Keyhüsrev, ikinci defa tahta oturmuştu. Bu sırada hocası ve Sadreddin-i Konevi’nin babası olan Mecdüddin İshak’ı muhtemelen siyasi bir birlik kurmak maksadı ile Bağdad’a, halife Nasır’a elçi göndermişti.
Mecdüddin İshak işlerini bitirip dönerken O’zaman Bağdad’da bulunan Muhyiddin ibni Arabi, Evhadüddin Kirmani ve talebesi Ahi Evren’i de beraberinde getirdi. Daha önce, Moğol tehlikesi sebebiyle Horasan’dan gelen Mevlana Celaleddin-i Rumi de, Selçuklu sultanlarının davetiyle Konya’da yerleşerek hizmetlerini yürütüyordu.
Bu büyüklerin, irşad faaliyetlerinin Anadolu’da birlik ve beraberliğin te’mininde büyük rolü oldu. Anadolu’da müslüman Türklerin hakimiyetinin manevi mimarları olan bu büyükler, cemiyet ve devlet hayatının istikrarında büyük gayret gösterdiler.
Bunlardan Ahi Evren, daha önce Horasan ve Maveraünnehr’de iken Fahreddin-i Razi’den zahiri ilimleri ve Ahmed Yesevi’nin talebelerinden ve Şihabüddin Sühreverdi’den tasavvuf bilgilerini öğrendi. Onların sohbetlerinde kemale geldi. Hocası Evhadüddin Kirmani ile Anadolu’nun muhtelif yerlerinde halka vaz u nasihatlerde bulundu.
Hocasının kızı Fatıma bacı ile evlendi ve hocasının vefatından sonra Kayseri’ye yerleşti. Birinci Alaeddin Keykubad ve diğer devlet erkanı arasında pek hürmet gördü. Mürşid-ül-kifaye ve Yezdan Şinaht isimli eserlerini bu sultana hediye etti. Kayseri’de debbağlık yapıp elinin emeği ile geçinir ve halkı irşad etmekle meşgul olurdu.
Bilhassa esnafı bir çatı altında toplayıp teşkilatlandırdı. Fütüvvet-namelerden faydalanarak teşkilatın bir nevi yönetmenliğini yazdı. İslam ahlakını esas alan bu yönetmeliği esnaf ve san’atkar arasında tatbik etti. Onlar arasında İslam ahlakına dayalı bir birlik ve kardeşlik kurdu. Neticede ahilik teşkilatı kuruldu.
Diğer taraftan Fatıma bacı da kadınları yetiştirip, Bacıyan grubunu teşkil etti. Sünni bir alim olan Ahi Evren’nin kurduğu bu teşkilat da Sünni idi.
Böylece teşekkül eden ahilik müessesesi Anadolu’da büyük hizmetler yaptı, Malazgird zaferi ile doğu Türk illerinde göçebe halinde yaşayan ve geçimlerini hayvancılıkta te’min eden pek çok Türkmen Anadolu’ya göç etmişti. Bir o kadarı da Moğolların zulmü sebebiyle Anadolu’ya geldiler.
Ahiler, bunları yavaş yavaş tarım hayatına sokup yerleştirmeye, esnaf, işçi, san’atkar olarak şehir ve kasaba hayatına alıştırmaya başladılar. Bu arada işsiz, başıboş gençlerin bir san’at ve meslek sahibi olmasını te’min ederek, başkasına muhtaç olmaktan kurtulmalarına çalıştılar.
Rumlar ile ermenilerin elinde olan san’at ve ticaret hayatına zamanla Türkler de katılıp, söz sahibi olmaya başladılar. Bütün bunların yanında ahiler, yaptıkları zaviyelerde müslüman tüccar ve esnafın ahlaki terbiyesi ile de uğraştılar. Ahi zaviyeleri zamanla memleketin her tarafına yayıldı.
Ahiler, içtimai hayatdaki bu hizmetleri yanında ihtiyaç halinde gazalara ve memleket müdafaasına da katıldılar. On üçüncü asrın ilk yıllarında Çin’in kuzeybatısında katliamlara başlayan, kısa bir müddet içerisinde dünyanın siyasi haritasını alt üst eden ve Anadolu’ya doğru yaklaşan Moğol tehlikesine tedbir aldılar.
Moğolların önlerinden kaçıp gelenlere kucak açarak Anadolu insanını, Moğollara karşı, gaza aşkı ile dolu cihad yolunda Allahü tealanın rızasından başka bir şey düşünmeyen kimseler olarak yetiştirmeye çalıştılar ve bu insafsız düşman karşısında kahramanca mücadele ettiler.
Nihayet Moğollar, 1243 yılında Kayseri’yi muhasara edip, çetin bir muharebe sonunda şehri ele geçirince, binlerce ahiyi şehid ettiler Anadolu’nun karışıklıklar içerisinde olduğu bu sırada, Ahi Evren’i de Kırşehir’de öldürdüler.
Kısaca sulhde muallim, muharebede asker olan ve Anadolu’nun her tarafına yayılmış bulunan ahiler, gerek Moğol zulmü ve gerekse başka karışıklıklarla sıkılan ve bunalan insanlara maddi ve manevi güç ve moral vererek Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna kadar Anadolu’yu dini ve milli birlik içinde tutmaya muvaffak oldular.
Bu sırada Söğüt civarında gelişmekte olan Osmanlı Beyliği’nin emrine koşan ahilerin bir kısmı, uçlara yerleşip zaviyeler kurdular. Doğudan bu mıntıkaya gelen Türkmenlerin erkeklerini ahi erkekleri, kadınlarını da Fatıma bacının yetiştirdiği bacıyan grubu terbiye etti. Böylece üç kıt’ada altı asır at koşturacak olan istikbaldeki Osmanlı neslinin temelini attılar.
Bu esnada itibarlı bir ahi olan Şeyh Edebali, Osman Gazi ile yakın münasebetler kurup kızını ona verdi. Orhan Gazi ve Murad-ı Hüdavendigar ahilerden olup, vezirleri Alaeddin ve Çandarlı Kara Halil de ahi idiler. Böylece ahilerden bir kısmı alim, kadı olarak ilim sahasında, bir kısmı vali ve komutan olarak idari ve askeri alanda, bir kısmı da ticaret ve san’at alanında bu yeşeren Osmanlı filizini beslemeye başladılar.
Ahilerin İslam’ın emri olan, zamanın kıymetini bilmek, disiplinli bir hayata sahib olmak, istişare etmek, adil olmak ve adalet esaslarını aşıladıkları küçücük bir aşiret, kısa zamanda büyük bir devlet olmaya başladı.
Zaman zaman devletin yükünü hafifletici hizmetlerde de bulunan ahiler, Bursa’yı Düzmece Mustafa’nın hücumundan korudukları gibi, 1360 yılında idareleri altındaki Ankara’yı sultan birinci Murad’a teslim ettiler. Bu hizmetlerine karşılık Osmanlılar, ahilere yardımcı olup, hürmet göstererek halkı yetiştirmeleri için teşvikde bulundular.
Bu yüzden daha sonra birinci Murad’ın ahilerin başı olduğu ve kendisinden Ahi Murad diye bahsedildiği de bilinmektedir. Osmanlı Devleti kuvvetlenip Anadolu’ya hakim olduktan sonra, ahiler daha ziyade hayırsever bir cemiyet, bir esnaf teşkilatı şeklinde faaliyetlerini devam ettirdiler.
Ahiler arasında sanatın okumakla değil, ahinin yetişmesi için, üstaddan öğrenmesi şartı getirilip yamaklık, çıraklık, kalfalık, ustalık yiğitbaşılık, ahi babalık ve kethüdalık safhalarından geçmesi şartı vardı. Gündüz san’atında ve işinde çalışan ahiler, akşamları kendilerine mahsus binalarda sohbetlere katılırlardı. Böylece ahilerin ahlaki terbiyesi ihmal edilmezdi.
Ahilerin kendilerine mahsus kıyafetleri vardı. Ondördüncü asır seyyahlarından İbn-i Battuta, üstlerine hırka, başlarına sarık sarılı beyaz yünden bir külah ve ayaklarına mest gibi ayakkabı giydiklerini bildirmektedir.
Âhiliğe kabul edilen namzede şeyh tarafından, şedd-i bend denilen ve ahiliğin nişanı kabul edilen bir kuşak kuşatılırdı. Ahiler kuşaklarında, büyükçe bir bıçak taşırlardı.
Ahilik teşkilatında şu mertebeler bulunurdu: 1- Teşkilata yeni giren yiğitler, 2- Ahi bölükleri. Altı bölük olup ilk üç bölüğe Eshab-ı tarik, diğer üçüne de nakib denirdi. 3- Halife, 4- Şeyh, 5-Şeyh-ül-meşayıh.
Ahilerin idare hey’eti, her san’at kolunda, kendi azaları arasından seçilmiş beş kişiden meydana geliyordu. Kendilerine kadı tarafından seçimden sonra resmi vesika, icazet verilip, icraatları ve neticeleri büyük meclise bildirilirdi. Birlik idare hey’eti her ay üç gün toplanırdı. İdare hey’eti, birliğin hazinesi mahiyetinde olan orta sandığını idare ederdi.
Ahilik haftası
Ahilerin kendilerine has merasimleri vardır. Bunlardan bazıları şöyledir:
1- An’anevi Ani Evren merasimleri: Senelik olup, Ahi Evren’in türbesinin bulunduğu Kırşehir’de yapılır.
2- Yol atası ve yol kardeşliği merasimi: Ahiliğe girmek talebinde bulunan gençlerin birliğe kabul edilmesi mahiyetindeki bir merasim olup, zamanla çırak kabul etme merasimi halini aldı.
3- Yol sahibi olma merasimi: Çıraklık müddetini tamamlayanların kalfalığa yükseltilmesi için yapılan merasimdi.
Ahilerin yönetmeliği olan fütüvvetnamelere göre, ahinin üç şeyi açık olmalıydı: Eli açık, yani cömert olmalı; kapısı açık, yani misafirperver olmalı; sofrası açık, yani aç geleni tok göndermeli.
Üç şeyi de kapalı olmalıydı: Gözü kapalı olmalı, yani kimseye kötü nazarla bakmamalı; kimsenin aybını görmemeli, dili bağlı olmalı, yani kimseye kötü söz söylememeli; beli bağlı olmalı, yani kimsenin namusuna ve şerefine göz dikmemeli.
Ahilik mensuplarının, takdir edilmelerinin yanında cezalandırıldıkları da olurdu. Fütüvvetnamelerde şu on sekiz şeyin ahiyi ahilikten çıkarma sebebi olduğu, ayrıca cehennemlik yapacağı yazılıdır:
1- Şarap içmek, 2- Zina yapmak, 3- Livata yapmak, 4- Dedikodu ve iftira etmek, 5- Münafıklık etmek, 6- Gururlanıp kibirlenmek, 7- Sert ve merhametsiz olmak, 8- Hased etmek, kıskanmak, 9- Kin tutmak, affetmemek, 10- Sözünde durmamak, 11- Kadınlara şehvetle bakmak, 12- Yalan söylemek, 13- Hıyanet etmek, 14- Emanete riayet etmemek, 15- İnsanların aybını örtmeyip, açığa vurmak, 16- Cimrilik etmek, 17- Koğuculuk ve gıybet etmek, 18- Hırsızlık etmek.
Yine ahi yönetmeliği olan fütüvvetnamelere göre; ahi, helalinden kazanmalıdır. Hepsinin bir san’atı olmalıdır. Yoksul ve düşkünlere yardım etmeli, cömert olmalıdır. Âlimleri sevmeli, hoş tutmalıdır.
Fakirleri sevmeli, alçak gönüllü olmalıdır. Temiz, iyi kimselerle sohbet etmeli, namazını kazaya bırakmamalı, haya sahibi olup, nefsine hakim olmalı, dünyaya düşkün olanlarla beraber olmamalıdır. Bunlar asırlarca Osmanlı insanının ahlakının temel taşı olan hasletler haline geldi.
Bir taraftan ahi kuruluşları, diğer taraftan tasavvuf ehlinin gayretleri ile Osmanlı insanı bu güzel hasletlerle yoğruldu. Zamanla Osmanlı’ya has ideal bir insan tipi ortaya çıktı. Bugün Osmanlı efendisi, Osmanlı kadını denince nezaketi, edebi, terbiyesi ve kibarlığı ile olgun ve örnek bir insan hatırlanmaktadır.
Osmanlı insanının yetişmesinde bir mekteb vazifesi yapmış olan ahi zaviyeleri, aynı zamanda yolcuların misafir edildiği, muhtaçların ihtiyaçlarının görüldüğü yerler idi. İbn-i Battuta Seyahatnamesi’nde, “Anadolu’da Türkmenlerin yaşadıkları şehir, kasaba ve köylerde bulunan ahiler, san’at sahibi kimseler olup, aynı meslekte çalışanlardan meydana gelen ve birbirleri ile yardımlaşan bir topluluktur.
Yabancıları karşılayıp, ihtiyaçlarını te’min ederler. Dünyanın hiç bir yerinde benzerlerine rastlamak mümkün değildir” diyerek onların müsafirperverliğini övmektedir. İbn-i Battuta, Kastamonu’daki bir ahi müsafirhanesini de şöyle anlatır: “Burayı Emir Fahreddin adında bir zat yaptırmış.
Köyün gelirini de müsafirhane için vakfetmişti. Müsafirlere hizmet için de kendi öz oğlunu vazifelendirmiş. Müsafirhane karşısında bir de sıcak sulu hamam yapmış ki, gelip geçenler ücretsiz yıkanıp paklansınlar.
Mekke, Medine gibi mübarek beldelerden, Horasan, Şam, Irak, Mısır gibi uzak diyarlardan gelen müslüman fakirler için vakıfdan kişi başına birer kat elbise ile ilk gün için 100 dirhem, kaldığı diğer günler için yetecek kadar et, ekmek, yağ, pirinç pilavı ve tatlılar tahsis edilmiştir.
Osmanlı Devleti’nin bünyesinde bütün bu hizmetleri yapmış, san’at ve ticaret hayatını Osmanlı’nın maddi ve manevi yapısına göre düzenlemiş olan Ahilik teşkilatı, diğer kıymetli müesseseler gibi bilhassa İngiltere’nin desteklediği Mustafa Reşid Paşa tarafından hazırlanan Tanzimat fermanı ile büyük bir sarsıntı geçirmiş, hatta ortadan silinmek tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır.
Ancak Osmanlı’da derin izler bırakan bu müessese, eski parlaklığı ile olmasa da devam etmiştir.
Ahilik haftası KAYNAKLAR
Dünya Gazetesi
Türkçe Bilgi
Ahilik PDF Ankara Üniversitesi
1) Rıhle-i İbni Battuta; sh. 185
2) Şakayık-ı Nu’maniyye Tercümesi (Mecdi Efendi); sh. 33
3) Âşıkpaşazade Tarihi
4) Rehber Ansiklopedisi; cild-1, sh. 115
5) İslam Âlimleri Ansiklopedisi; cild-8, sh. 69
6) El-Fusul-ül-müntehabe min asar-il-futüvvet-it-Türkiyye vel-islamiyye (M. Cevdet, İstanbul-1922)
7) İslam Tarihi Ansiklopedisi; cild-1, sh. 201
Şişli Belediye Başkan Adayı
HASAN SEZGİN
PERPA HABERLERİ
PERPA FAALİYETLER
PERPA TİCARET MERKEZİ
PERPA İLETİŞİM
PERPA LİFE FACEBOOK
14 Eylül Menü
/0 Yorumlar/in Günün Yemekleri /tarafından aristelyos14 Eylül Menü
14 Eylül Menü
14 Eylül Menü Ana Yemekler
14 Eylül Menü Ekonomik Menüler
Etli veya Tavuklu 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 27.5 TL
Sebzeli 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 25 TL
14 Eylül Menü Yardımcı Yemekler
Yaprak Döner
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
14 Eylül Izgara Çeşitleri Kebaplar
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Spesiyal Salatalar Zeytinyağlılar
Mezeler
Tatlı Çeşitleri
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Perpa Ticaret Merkezi, Talat Paşa Mahallesi, Halil Rıfat Paşa Mahallesi, Ortadoğu Plaza, Memorial Hastanesi’ne paket servisi vardır.
Arayın Günün Yemekleri Gelsin
14 Eylül Menü Alazade Paket Servis
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat: 13 No: 1959 Şişli – İstanbul
WhatsApp
: 0544 267 22 38
Telefon: 0212 210 01 82
0212 210 01 83
0212 222 01 42
FACEBOOK alazaderestoran
INSTAGRAM alazaderestoran
GÜNÜN YEMEKLERİ
ALAZADE RESTORAN
PERPA RESTAURANTLAR
PERPA GIDA FİRMALARI
PERPA FİRMALARI
PERPA İLETİŞİM
AMBALAJ FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
13 Eylül Menü
/0 Yorumlar/in Günün Yemekleri /tarafından aristelyos13 Eylül Menü
13 Eylül Menü
13 Eylül Menü Ana Yemekler
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
13 Eylül Menü Ekonomik Menüler
Etli veya Tavuklu 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 27.5 TL
Sebzeli 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 25 TL
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
13 Eylül Menü Yardımcı Yemekler
Yaprak Döner
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
13 Eylül Izgara Çeşitleri Kebaplar
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Spesiyal Salatalar Zeytinyağlılar
Mezeler
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Tatlı Çeşitleri
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Perpa Ticaret Merkezi, Talat Paşa Mahallesi, Halil Rıfat Paşa Mahallesi, Ortadoğu Plaza, Memorial Hastanesi’ne paket servisi vardır.
Arayın Günün Yemekleri Gelsin
13 Eylül Menü Alazade Paket Servis
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat: 13 No: 1959 Şişli – İstanbul
WhatsApp
: 0544 267 22 38
Telefon: 0212 210 01 82
0212 210 01 83
0212 222 01 42
FACEBOOK alazaderestoran
INSTAGRAM alazaderestoran
GÜNÜN YEMEKLERİ
ALAZADE RESTORAN
PERPA RESTAURANTLAR
PERPA GIDA FİRMALARI
PERPA FİRMALARI
PERPA İLETİŞİM
AMBALAJ FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
Serkan Düzenli Perpa A Blok Genel Müdürü
/5 Yorumlar/in Kurumsal /tarafından aristelyosİzmir’in Kurtuluşu 9 Eylül 1922 Kutlu Olsun
/0 Yorumlar/in Erol Kartal, Gülüşah Uçar, Haberler, Hacı Demir, Hasan Sezgin, Serkan Düzenli, Vehbi Özgöz /tarafından aristelyosİzmir’in Kurtuluşu 9 Eylül 1922 26 Ağustos’ta başlayan Büyük Taarruz harekâtı sonucu Türk ordusu Yunan işgali altındaki İzmir’e 9 Eylül 1922’de girmiştir
İzmir’in Kurtuluşu 9 Eylül 1922 Kutlu Olsun
İzmir’in Kurtuluşu
İzmir’in Kurtuluşu, 26 Ağustos’ta başlayan Büyük Taarruz harekâtı sonucu Türk ordusunun Yunan işgali altındaki İzmir’e 9 Eylül 1922’de girmesini belirten tarih terimidir.
Mudanya Ateşkes Antlaşması ve sonrasında Lozan Barış Antlaşması’na uzanan süreci başlatması dolayısıyla Millî Mücadele’nin sona ererek Türk milletinin kurtuluşu ve bağımsızlığını elde edişinin simgesi olmuş çok önemli bir tarihi olaydır.
İzmir’in Kurtuluşu Arka plan
İzmir’in Kurtuluşu 9 Eylül 1922
İzmir’in, 15 Mayıs 1919 yılında Yunan güçleri tarafından işgal edilmesi, Anadolu’da Millî Mücadele’nin başlamasında önemli bir aşama olarak kabul edilir. O tarihe kadar Anadolu’da işgallere karşı dağınık olan düşünce ve örgütlenme biçimleri mevcuttu. İzmir’in işgali Anadolu insanın direniş ve karşı koyuş düşüncesini körüklemiş, İstanbul’da başlayan işgali protesto mitingleri Damat Ferit Hükûmeti’nin düşmesine sebep olmuş; örgütlenme ve protesto mitingleri Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar yayılmıştı.
Artık İzmir, Anadolu harekâtı için temel sembollerden biri haline getirilmişti ve İzmir’in işgaline karşı protesto mitingleri, her yıl işgalin yıl dönümlerinde, Anadolu’nun çeşitli kent ve kasaba merkezlerinde tekrarlanmakta; konu sürekli gündemde tutulmaktaydı. Birinci İnönü, İkinci İnönü, Aslıhanlar-Dumlupınar ve Sakarya Meydan Muharebelerinde Millî Mücadele’nin kazanılmasında önemli adımlar atılmıştı.
Tarihçe
İzmir’in Kurtuluşu
Türk ordusu tarafından 26 Ağustos 1922’de başlatılan Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı’nın son safhası idi. Kesin sonuç beş gün içinde elde edildi; 30 Ağustos’ta Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ordulara bir bildiri yayımlayarak tarihî “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emrini verdi ve 2 Eylül’de Uşak’a girildi. Dumlupınar Meydan Muharebesi’nde kendisinin de haberdar olmadan Yunanistan Küçük Asya Ordusu’nun Başkomutanlığı’na getirilmiş General Nikolaos Trikopis tutsak edildi.
Türk birlikleri, İzmir’e doğru hızla ilerledi. Yunan birlikleri ve Rum siviller Anadolu’dan çekildiler. 9 Eylül 1922 sabahı Ahmet Zeki Bey komutasındaki 2. Süvari Fırkası, ardından Mürsel Paşa komutasındaki 1. Süvari Fırkası birlikleri İzmir şehrine girdi. Ardından 5. Süvari Kolordusu Komutanı Mirliva Fahrettin Paşa, komutasındaki birliklerle saat 10:00’da İzmir’e girdi.
İkinci Tümen’in öncülüğünü yapmakla görevlendirilen Dördüncü Alay Komutan Yardımcısı Yüzbaşı Şerafettin Bey’in komutasında yaya olarak en önde giden sekiz er, Bornova’dan Halkapınar’a ilerleyişi sırasında Punta’daki Tuzakoğlu fabrikasına yaklaştıkları sırada fabrika pencerelerinden ani bir ateşe uğramıştır.
Bu olayda 4 asker hayatını kaybetti ve hemen orada defnedildiler. İzmir’in kurtuluşu sırasında can veren askerlerin isimleri şöyledir: Akşehirli Bekiroğlu Mehmet, Antalyalı Ömer oğlu Hakkı (Sarıarslan), Nevşehirli Ahmet oğlu Seyit Mehmet ve Nevşehirli Ahmet oğlu Ahmet.
İzmir’in Kurtuluşu
Konak’a ulaşmayı başaran Şerafettin Bey, Hükümet Konağı önünde göğsüne isabet eden mermilerle yaralanmıştı ancak Konağa girip balkona Türk bayrağını dikebildi. Hükûmet Konağı’na bayrağın dikilmesinin hemen ardından Yüzbaşı Zeki komutasındaki süvari birliği Hükûmet Konağı’nın hemen sağında yere alan ve günümüze ulaşmayan Sarıkışla’ya, Üsteğmen Arif ve Takım Komutanı Celal Bey ile Yedeksubay Besim Efendi’nin de Kadifekale’ye bayrağı çekmesi ile İzmir’in işgalden kurtuluşu ilan edilmiş oldu.
Birinci Süvari Tümeni Komutanı Mürsel Paşa bir Fransız harp gemisi telsizi vasıtasıyla, İzmir’e girildiğini Ankara’ya bildirdi. Belkahve’den tarihi günü izleyen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanında Fevzi ve İsmet Paşalar olduğu halde, 10 Eylül sabahı İzmir’e girdi ve Fahrettin Paşa ile buluşarak doğruca Hükûmet Konağı’na gitti. Konağın balkonundan, başarıyı millete mal eden kısa bir konuşma yaptı.
Mustafa Kemal Paşa’nın ordulara 1 Eylül’de verdiği tarihi emirle başlayan ve 18 Eylül 1922 tarihine kadar yapılan “Takip Harekâtı” ile bütün Batı Anadolu’daki Yunan askerleri, Türk sınırları dışına çıkarılmıştır. Takip Harekâtı’nın başarı ile sonuçlanması sayesinde İzmit bölgesinden İstanbul Boğazı’na, Balıkesir bölgesinden Çanakkale Boğazı’na kadar Türk ordusu için hayati önem taşıyan diğer stratejik hedefler de İtilaf Devletlerinin işgalinden, olaysız olarak ve barış yoluyla kurtarılmıştır. Türk ordusunun kazandığı bu zafer, Mudanya Ateşkes Antlaşması’na giden süreci başlatmış; Türkiye, Mudanya Ateşkes Antlaşması’ndan sonra 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması’nı imzalayarak bağımsızlığını kazanmıştır.
9 Eylül Anıtı
9 Eylül Anıtı
9 Eylül 1922 tarihinde İzmir’in kurtuluşu sırasında şehit düşen dört askerin anısına, defnedildikleri Halkapınar Şehitliği’nde Dokuz Eylül Anıtı yaptırılmıştır. Şehitlikte Şair Necmettin Halil Onan’ın ünlü “Bir Yolcuya” adlı şiiri bir mermer üzerine yazılıdır.
Basın yansımaları
İzmir’in kurtuluşu haberleri 10 ve 11 Eylül tarihlerinde Anadolu basınında yer almıştır. Hâkimiyet-i Milliye gazetesinin ilk sayfasında İzmir’in kurtuluşu haberi “Süvarilerimiz Cumartesi günü öğleden evvel 10:30’da İzmir’e girmişlerdir. İzmirliler bu suretle Yunan kâbusundan kurtulmuşlardır” başlığı ile verilmektedir.
13 Eylül tarihinden itibaren ise gazeteler Türk ordusunun İzmir’e girişi ilgili bilgilere yer vermişler; ilerleyen günlerde ise ordunun İzmir’e girişi sırasında yaşanan olaylar anlatılmıştır. Mustafa Kemal’in İzmir’e gelişiyle ilgili haberler ise genellikle 13-14 Eylül tarihlerinden itibaren verilmeye başlanmıştır. İzmir Yangını ile ilgili bilgiler basında 14 Eylül tarihinden itibaren yer almıştır.
10 Eylül 1922’de New York Times gazetesinde yayımlanan haberde, Fransız Deniz Kuvvetleri Bakanlığı’nın aldığı haberlere göre, İzmir’e giren Türk birliklerinin düzgün davranış sergiledikleri belirtilmiştir.
İzmir’in kurtuluşu ardından Mustafa Kemal Paşa, yabancı basını kabul ederek görüşlerini açıklamıştır. Bunun ardından 1 Ekim 1922 New York Times gazetesinde o zamana kadar olan kendisiyle ilgili en geniş haber-yorum yayınlanmıştır. Gazetede tam sayfa çıkan bu haberde, 41 yaşındaki Mustafa Kemal Paşa portresi ve “Küllerinden Doğan Türkiye” karikatürü de bulunmaktadır.
Kaynak
Şişli Belediye Başkan Adayı
HASAN SEZGİN
PERPA HABERLERİ
PERPA FAALİYETLER
PERPA TİCARET MERKEZİ
PERPA İLETİŞİM
PERPA LİFE FACEBOOK
10 Eylül Menü
/0 Yorumlar/in Günün Yemekleri /tarafından aristelyos10 Eylül Menü
10 Eylül Menü
10 Eylül Menü Ana Yemekler
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
10 Eylül Menü Ekonomik Menüler
Etli veya Tavuklu 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 27.5 TL
Sebzeli 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 25 TL
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
10 Eylül Menü Yardımcı Yemekler
Yaprak Döner
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
10 Eylül Izgara Çeşitleri Kebaplar
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Spesiyal Salatalar Zeytinyağlılar
Mezeler
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Tatlı Çeşitleri
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Perpa Ticaret Merkezi, Talat Paşa Mahallesi, Halil Rıfat Paşa Mahallesi, Ortadoğu Plaza, Memorial Hastanesi’ne paket servisi vardır.
Arayın Günün Yemekleri Gelsin
10 Eylül Menü Alazade Paket Servis
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat: 13 No: 1959 Şişli – İstanbul
WhatsApp
: 0544 267 22 38
Telefon: 0212 210 01 82
0212 210 01 83
0212 222 01 42
FACEBOOK alazaderestoran
INSTAGRAM alazaderestoran
GÜNÜN YEMEKLERİ
ALAZADE RESTORAN
PERPA RESTAURANTLAR
PERPA GIDA FİRMALARI
PERPA FİRMALARI
PERPA İLETİŞİM
AMBALAJ FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
9 Eylül Menü
/0 Yorumlar/in Günün Yemekleri /tarafından aristelyos9 Eylül Menü
9 Eylül Menü
9 Eylül Menü Ana Yemekler
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
9 Eylül Menü Ekonomik Menüler
Etli veya Tavuklu 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 27.5 TL
Sebzeli 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 25 TL
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
9 Eylül Menü Yardımcı Yemekler
Yaprak Döner
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
9 Eylül Izgara Çeşitleri Kebaplar
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Spesiyal Salatalar Zeytinyağlılar
Mezeler
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Tatlı Çeşitleri
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Perpa Ticaret Merkezi, Talat Paşa Mahallesi, Halil Rıfat Paşa Mahallesi, Ortadoğu Plaza, Memorial Hastanesi’ne paket servisi vardır.
Arayın Günün Yemekleri Gelsin
9 Eylül Menü Alazade Paket Servis
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat: 13 No: 1959 Şişli – İstanbul
WhatsApp
: 0544 267 22 38
Telefon: 0212 210 01 82
0212 210 01 83
0212 222 01 42
FACEBOOK alazaderestoran
INSTAGRAM alazaderestoran
GÜNÜN YEMEKLERİ
ALAZADE RESTORAN
PERPA RESTAURANTLAR
PERPA GIDA FİRMALARI
PERPA FİRMALARI
PERPA İLETİŞİM
AMBALAJ FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
8 Eylül Menü
/0 Yorumlar/in Günün Yemekleri /tarafından aristelyos8 Eylül Menü Çoban Kavurma, Et Sote, Tavuk Dolma, Arnavut Ciğeri, Şinitzel, İzmir Köfte, Tavuk Kokoreç, Karnıyarık, Nohut, Taze Fasulye, Sebzeli Karnabahar
8 Eylül Menü
8 Eylül Menü Ana Yemekler
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
8 Eylül Menü Ekonomik Menüler
Etli veya Tavuklu 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 27.5 TL
Sebzeli 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 25 TL
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
8 Eylül Menü Yardımcı Yemekler
Yaprak Döner
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
8 Eylül Izgara Çeşitleri Kebaplar
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Spesiyal Salatalar Zeytinyağlılar
Mezeler
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Tatlı Çeşitleri
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Perpa Ticaret Merkezi, Talat Paşa Mahallesi, Halil Rıfat Paşa Mahallesi, Ortadoğu Plaza, Memorial Hastanesi’ne paket servisi vardır.
Arayın Günün Yemekleri Gelsin
8 Eylül Menü Alazade Paket Servis
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat: 13 No: 1959 Şişli – İstanbul
WhatsApp
: 0544 267 22 38
Telefon: 0212 210 01 82
0212 210 01 83
0212 222 01 42
FACEBOOK alazaderestoran
INSTAGRAM alazaderestoran
GÜNÜN YEMEKLERİ
ALAZADE RESTORAN
PERPA RESTAURANTLAR
PERPA GIDA FİRMALARI
PERPA FİRMALARI
PERPA İLETİŞİM
AMBALAJ FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
Yangın Alarm Sistemi İhalesi Sonuçlandı Arte Teknoloji
/0 Yorumlar/in Doğukan Topgüloğlu, Erol Kartal, Hasan Sezgin, Perpa Faaliyetler, Perpa İhaleler, Serkan Düzenli /tarafından aristelyosYangın Alarm Sistemi İhalesi Sonuçlandı
Yangın Alarm Sistemi İhalesi
Yangın Alarm Sistemi İhalesi
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Yangın Algılama ve Alarm Sistemi ihalesi sonuçlanmıştır
Arte Teknoloji San Tic. Aş Yetkilileri ve A Blok Yönetim arasında 3 Eylül 2021 tarihinde imzalar atılmıştır.
Toplamda 200 iş günü içerisinde ortak alanların tamamlanması beklenmektedir
İş bitiminde Perpa A Blok son teknoloji yangın algılama sistemine kavuşmuş olacaktır.
Her dükkan içindeki sensörler ana otomasyon merkezinden izlenerek tehlike anında hızla müdahele edilebilecektir.
Yangın Algılama ve Alarm sistemi Malzeme bedeli 247.883 Euro
İşçilik bedeli 875.483 TL dır
Sistemin malzeme bedeli hakediş usuluyle ödenecektir
Şişli Belediye Başkan Adayı
HASAN SEZGİN
PERPA HABERLERİ
PERPA FAALİYETLER
PERPA TİCARET MERKEZİ
PERPA İLETİŞİM
PERPA LİFE FACEBOOK
7 Eylül Menü Hünkar Beğendi, Hindi Tandır, Piliç Portekiz
/0 Yorumlar/in Günün Yemekleri /tarafından aristelyos7 Eylül Menü Hünkar Beğendi, Hindi Tandır, Piliç Portekiz, Arnavut Ciğeri, Şinitzel, Kuru Köfte, Biber Dolma, Çıtır Kanat, Kuru Fasulye, Ispanak, Türlü
7 Eylül Menü
7 Eylül Menü Ana Yemekler
Hünkar Beğendi
Hindi Tandır
Piliç Portekiz
Arnavut Ciğeri
Tavuk Şinitzel
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
7 Eylül Menü Ekonomik Menüler
Kuru Köfte Menü
Çıtır Kanat Menü
Biber Dolma Menü
Kuru Fasulye Menü Alazade
Ispanak Yemeği Menü Alazade
Sebze Türlü Menü
Etli veya Tavuklu 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 27.5 TL
Sebzeli 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 25 TL
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
7 Eylül Menü Yardımcı Yemekler
Yaprak Döner
Dürüm Döner
İskender Kebap
Et Döner
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
7 Eylül Izgara Çeşitleri Kebaplar
Tavuk Şiş
Adana Kebap
Izgara Köfte
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Spesiyal Salatalar Zeytinyağlılar
Hellim Peynirli Salata
Mezeler
Zeytinyağlı Enginar
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Tatlı Çeşitleri
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Perpa Ticaret Merkezi, Talat Paşa Mahallesi, Halil Rıfat Paşa Mahallesi, Ortadoğu Plaza, Memorial Hastanesi’ne paket servisi vardır.
Arayın Günün Yemekleri Gelsin
7 Eylül Menü Alazade Paket Servis
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat: 13 No: 1959 Şişli – İstanbul
WhatsApp
: 0544 267 22 38
Telefon: 0212 210 01 82
0212 210 01 83
0212 222 01 42
FACEBOOK alazaderestoran
INSTAGRAM alazaderestoran
GÜNÜN YEMEKLERİ
ALAZADE RESTORAN
PERPA RESTAURANTLAR
PERPA GIDA FİRMALARI
PERPA FİRMALARI
PERPA İLETİŞİM
AMBALAJ FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
6 Eylül Menü Arpacık Soğanlı Dana Yahni, Patlıcan Kebap
/0 Yorumlar/in Günün Yemekleri /tarafından aristelyos6 Eylül Menü Arpacık Soğanlı Dana Yahni, Etli Patlıcan Kebap, Pideli Köfte, Arnavut Ciğeri, Şinitzel, Patates Köfte, Patlıcan Musakka, Sebzeli Tavuk, Nohut, Sebzeli Brokoli, Taze Bamya, Fırın Makarna
6 Eylül Menü
6 Eylül Menü Ana Yemekler
Arpacık Soğanlı Dana Yahni
Tavuk Şinitzel
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
6 Eylül Menü Ekonomik Menüler
Nohut Menü
Bamya Menü
Sebzeli Brokoli Menü
Etli veya Tavuklu 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 27.5 TL
Sebzeli 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 25 TL
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
6 Eylül Menü Yardımcı Yemekler
Yaprak Döner
Dürüm Döner
İskender Kebap
Et Döner
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
6 Eylül Izgara Çeşitleri Kebaplar
Tavuk Şiş
Adana Kebap
Izgara Köfte
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Spesiyal Salatalar Zeytinyağlılar
Hellim Peynirli Salata
Mezeler
Zeytinyağlı Enginar
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Tatlı Çeşitleri
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Perpa Ticaret Merkezi, Talat Paşa Mahallesi, Halil Rıfat Paşa Mahallesi, Ortadoğu Plaza, Memorial Hastanesi’ne paket servisi vardır.
Arayın Günün Yemekleri Gelsin
6 Eylül Menü Alazade Paket Servis
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat: 13 No: 1959 Şişli – İstanbul
WhatsApp
: 0544 267 22 38
Telefon: 0212 210 01 82
0212 210 01 83
0212 222 01 42
FACEBOOK alazaderestoran
INSTAGRAM alazaderestoran
GÜNÜN YEMEKLERİ
ALAZADE RESTORAN
PERPA RESTAURANTLAR
PERPA GIDA FİRMALARI
PERPA FİRMALARI
PERPA İLETİŞİM
AMBALAJ FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
3 Eylül Menü Kuzu Haşlama, Hünkar Beğendi, Kadınbudu Köfte
/0 Yorumlar/in Günün Yemekleri /tarafından aristelyos3 Eylül Menü Kuzu Haşlama, Hünkar Beğendi, Arnavut Ciğeri, Şinitzel, Lazanya, Kadınbudu Köfte, Meksika Soslu Tavuk, Kuru Fasulye, Fırın Sebze, Bezelye
3 Eylül Menü Alazade
3 Eylül Menü Ana Yemekler
Kuzu Haşlama
Hünkar Beğendi
Arnavut Ciğeri
Tavuk Şinitzel
Lazanya
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
3 Eylül Menü Ekonomik Menüler
Sandal Sefası Menü Alazade
Kadınbudu Köfte Menü Alazade
Meksika Soslu Tavuk Menü
Kuru Fasulye Menü Alazade
Bezelye Menü Alazade
Fırın Sebze Menü Alazade
Taze Fasulye Menü
Etli veya Tavuklu 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 27.5 TL
Sebzeli 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 25 TL
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
3 Eylül Menü Yardımcı Yemekler
Yaprak Döner
Dürüm Döner
İskender Kebap
Et Döner
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
3 Eylül Izgara Çeşitleri Kebaplar
Tavuk Şiş
Adana Kebap
Izgara Köfte
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Spesiyal Salatalar Zeytinyağlılar
Hellim Peynirli Salata
Mezeler
Zeytinyağlı Enginar
Zeytinyağlı Pırasa
Zeytinyağlı Taze Fasulye
Yoğurtlu Semizotu
Patates Salatası
Mücver
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Tatlı Çeşitleri
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Perpa Ticaret Merkezi, Talat Paşa Mahallesi, Halil Rıfat Paşa Mahallesi, Ortadoğu Plaza, Memorial Hastanesi’ne paket servisi vardır.
Arayın Günün Yemekleri Gelsin
3 Eylül Menü Alazade Paket Servis
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat: 13 No: 1959 Şişli – İstanbul
WhatsApp
: 0544 267 22 38
Telefon: 0212 210 01 82
0212 210 01 83
0212 222 01 42
FACEBOOK alazaderestoran
INSTAGRAM alazaderestoran
GÜNÜN YEMEKLERİ
ALAZADE RESTORAN
PERPA RESTAURANTLAR
PERPA GIDA FİRMALARI
PERPA FİRMALARI
PERPA İLETİŞİM
AMBALAJ FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
2 Eylül Menü Tire Köfte, Sebzeli Karnabahar, Mantı, Karnıyarık
/0 Yorumlar/in Günün Yemekleri /tarafından aristelyos2 Eylül Menü Etli Sebzeli Kebap, Pideli Köfte, Arnavut Ciğeri, Şinitzel, Tavuklu Patlıcan Kebabı, Tire Köfte, Soya Soslu Tavuk, Karnıyarık, Nohut, Sebzeli Karnabahar, Ispanak, Mantı
Alazade 2 Eylül Menü
2 Eylül Menü Ana Yemekler
Sebzeli Kebap Alazade
Pideli Köfte Alazade
Arnavut Ciğeri
Tavuk Şinitzel
Tavuklu Patlıcan Kebabı Alazade
Mantı Alazade
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
2 Eylül Menü Ekonomik Menüler
Karnıyarık Menü Alazade
Soya Soslu Tavuk Menü Alazade
Nohut Menü
Ispanak Yemeği Menü Alazade
Sebzeli Karnabahar Menü Alazade
Etli veya Tavuklu 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 27.5 TL
Sebzeli 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 25 TL
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
2 Eylül Menü Yardımcı Yemekler
Yaprak Döner
Dürüm Döner
İskender Kebap
Et Döner
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
2 Eylül Izgara Çeşitleri Kebaplar
Tavuk Şiş
Adana Kebap
Izgara Köfte
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Spesiyal Salatalar Zeytinyağlılar
Hellim Peynirli Salata
Mezeler
Zeytinyağlı Enginar
Zeytinyağlı Pırasa
Zeytinyağlı Taze Fasulye
Yoğurtlu Semizotu
Patates Salatası
Mücver
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Tatlı Çeşitleri
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Perpa Ticaret Merkezi, Talat Paşa Mahallesi, Halil Rıfat Paşa Mahallesi, Ortadoğu Plaza, Memorial Hastanesi’ne paket servisi vardır.
Arayın Günün Yemekleri Gelsin
2 Eylül Menü Alazade Paket Servis
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat: 13 No: 1959 Şişli – İstanbul
WhatsApp
: 0544 267 22 38
Telefon: 0212 210 01 82
0212 210 01 83
0212 222 01 42
FACEBOOK alazaderestoran
INSTAGRAM alazaderestoran
GÜNÜN YEMEKLERİ
ALAZADE RESTORAN
PERPA RESTAURANTLAR
PERPA GIDA FİRMALARI
PERPA FİRMALARI
PERPA İLETİŞİM
AMBALAJ FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
30 Ağustos 99. Yıl Töreni İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde Yapıldı
/0 Yorumlar/in Ali Yerlikaya, Erol Kartal, Haberler, Hacı Demir, Hasan Sezgin, Perpa Faaliyetler /tarafından aristelyos30 Ağustos 99. Yıl Töreni İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde Yapıldı
30 Ağustos 99. Yıl Töreni
30 Ağustos 99. Yıl Töreni
30 Ağustos Zafer Bayramı 99. Yıl Töreni İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve eşi Haticenur Yerlikaya Hanımefendi ev sahipliğinde İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde yapıldı. Törene Perpa A Blok Yönetim Kurulu adına Başkan Hasan Sezgin ve Başkan Yardımcısı Erol Kartal katıldılar
30 Ağustos 99. Yıl Töreni Hasan Sezgin, Erol Kartal
Vali Yerlikaya: “Dünya Durdukça Nice 30 Ağustos Zafer Coşkuları Yaşayacağız”
30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 99. yılında İstanbul Valiliği tarafından Zafer Bayramı Bayramlaşma Töreni düzenlendi.
İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve eşi Haticenur Yerlikaya Hanımefendi ev sahipliğinde İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde düzenlenen törene;
1. Ordu ve İstanbul Garnizon Komutanı Korgeneral Kemal Yeni, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma, Sahil Güvenlik ve Emniyet Teşkilatlarının personelleri, adli ve mülkî erkân, kamu kurum ve kuruluşları, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, şehit aileleri ve gaziler, akademisyenler, spor, sanat ve iş dünyasından isimler katıldı.
Girişte davetlileri İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve Hatice Nur Yerlikaya Hanımefendi karşıladı.
Bayramlaşma töreni İstanbul Valiliği tarafından hazırlanan bayrama özel hazırlanan filmin gösterimiyle devam etti.
Gecede İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, davetlilere hitaben bir konuşma yaptı.
“30 Ağustos Zaferi, Tarihi Bir Dönüm Noktasıdır”
Vali Yerlikaya, davetlilerin Zafer Bayramı’nı kutlayarak başladığı konuşmasında;
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca, hürriyet ve istiklâle timsâl olmuş bir milletiz. Cesuruz, zekiyiz, çalışkanız. Yüksek amaçlar uğrunda ölmesini biliriz.’’ ifadeleriyle milletimizin yüksek karakter özelliklerini tarif etmişti.
Ancak milletimiz ve istiklâlin anayurdu olan vatanımız, birinci dünya savaşı sonrasında büyük bir işgal planının sahasıydı.
Yedi düvelin gözlerini diktiği bu topraklar, aziz milletimizin bütün imkânsızlıklara rağmen, kanından kan, canından can katarak ortaya koyduğu, emsalsiz bir kurtuluş mücadelesine sahne olmuştu.
30 Ağustos zaferi, dünyadaki tüm mazlumlara rehber olan, kurtuluş mücadelesiyle elde edilmiş; tarihi bir dönüm noktasıdır.” İfadelerini kullandı.
Vali Yerlikaya, “Zaferlerimizi unutulmaz kılan: sadece 30 Ağustos değildir. Sultan Alparslan, bundan tam 950 yıl önce, büyük bir kararlılık ve inançla, 26 Ağustos 1071’de, Anadolu’nun kapılarını Türk milletine, ardına kadar açtı.
Ve yine bir 26 Ağustos günü, Gazi Mustafa Kemal Atatürk; topraklarımıza göz koyanlara karşı, Anadolu kapılarını: “Allah Türk milletini koruyacaktır. Vakit tamam. İnşallah zafer bizimdir’ diyerek, sonsuza dek, sımsıkı kapattı.” dedi.
“Milli Mücadele Kahramanlarımızı Rahmet ve Şükranla Anıyoruz”
Vali Yerlikaya, “Milli Mücadele’nin o ateşten günlerinde, çok büyük acılar çekilmiş, nice gözyaşları dökülmüştü.
Ve 26 Ağustos sabahı, tarihin yeniden yazıldığı o günde, 207 bin yürek, aynı anda atıyordu, aynı anda…
Koca bir milletin kaderi, göğsü iman dolu Mehmetçiklerin elindeydi.” diyerek milli mücadele kahramanlarını andı.
Vali Yerlikaya, “Bugün bizim bayram günümüz. Bayramlaşmak için bir araya geldik. Zaferin coşkusunu beraberce, doyasıya yaşıyoruz. Ve inşallah da dünya durdukça nice zafer coşkuları yaşayacağız.
Bize bu zaferi, bu büyük mutluluğu bahşedenleri de, hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız elbette.
‘Zaferler yalnızca, büyük milletler tarafından kazanılabilir’ diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, kahraman Mehmetçiklerimizi, vatan uğruna, canından geçen analarımızı, koca yürekli nenelerimizi, dedelerimizi, rahmetle, minnetle ve şükranla yâd ediyorum.” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.
Program, müzik dinletisi ve zeybek gösterisi ile tamamlandı. Kaynak: İstanbul Valiliği
30 Ağustos 99. Yıl Töreni Hasan Sezgin
Şişli Belediye Başkan Adayı
HASAN SEZGİN
PERPA HABERLERİ
PERPA FAALİYETLER
PERPA TİCARET MERKEZİ
PERPA İLETİŞİM
PERPA LİFE FACEBOOK
1 Eylül Menü Yoğurtlu Kebap, Tavuk Dolma, Tavuk Kokoreç
/0 Yorumlar/in Günün Yemekleri /tarafından aristelyos1 Eylül Menü Yoğurtlu Kebap, Tavuk Dolma, Arnavut Ciğeri, Şinitzel, Tavuk Kokoreç, Fırın Köfte Biber Dolma, Kuru Fasulye, Mantar Sote, Türlü
1 Eylül Menü
1 Eylül Menü Yardımcı Yemekler
1 Eylül Menü Ekonomik Menüler
Fırın Köfte Menü
Tavuk Kokoreç Menü
Biber Dolma Menü
Kuru Fasulye Menü
Mantar Sote Menü
Sebze Türlü Menü
Etli veya Tavuklu 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 27.5 TL
Sebzeli 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 25 TL
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
1 Eylül Menü Ana Yemekler
Yoğurtlu Kebap
Tavuk Dolma
Arnavut Ciğeri
Tavuk Şinitzel
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Yaprak Döner
Dürüm Döner
İskender Kebap
Et Döner
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
1 Eylül Izgara Çeşitleri Kebaplar
Tavuk Şiş
Adana Kebap
Izgara Köfte
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Spesiyal Salatalar Zeytinyağlılar
Hellim Peynirli Salata
Mezeler
Zeytinyağlı Pırasa
Zeytinyağlı Taze Fasulye
Yoğurtlu Semizotu
Patates Salatası
Mücver
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Tatlı Çeşitleri
Fırın Sütlaç
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Perpa Ticaret Merkezi, Talat Paşa Mahallesi, Halil Rıfat Paşa Mahallesi, Ortadoğu Plaza, Memorial Hastanesi’ne paket servisi vardır.
Arayın Günün Yemekleri Gelsin
1 Eylül Menü Alazade Paket Servis
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat: 13 No: 1959 Şişli – İstanbul
WhatsApp
: 0544 267 22 38
Telefon: 0212 210 01 82
0212 210 01 83
0212 222 01 42
FACEBOOK alazaderestoran
INSTAGRAM alazaderestoran
GÜNÜN YEMEKLERİ
ALAZADE RESTORAN
PERPA RESTAURANTLAR
PERPA GIDA FİRMALARI
PERPA FİRMALARI
PERPA İLETİŞİM
AMBALAJ FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
31 Ağustos Menü Çoban Kavurma, Hindi Tandır, Pideli Köfte
/0 Yorumlar/in Günün Yemekleri /tarafından aristelyos31 Ağustos Menü Çoban Kavurma, Hindi Tandır, Pideli Köfte, Fırın Tavuk But, Arnavut Ciğeri, Şinitzel, Köri Soslu Tavuk, İzmir Köfte, Karışık Musakka, Nohut, Sebzeli Brokoli, Taze Fasulye
31 Ağustos Menü
31 Ağustos Menü Yardımcı Yemekler
31 Ağustos Menü Yardımcı Yemekler
31 Ağustos Menü Ekonomik Menüler
Patlıcan Musakka Menü Alazade
Taze Bamya Menü
Etli veya Tavuklu 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 27.5 TL
Sebzeli 1 Ana Yemek + 2 Yardımcı Yemek 25 TL
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
31 Ağustos Menü Ana Yemekler
Çoban Kavurma
Fırın Tavuk But
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Yaprak Döner
Dürüm Döner Alazade
İskender Kebap Alazade
Yaprak Döner Alazade
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
31 Ağustos Izgara Çeşitleri Kebaplar
Kuzu Şiş Alazade
Adana Kebap
Izgara Köfte
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Spesiyal Salatalar Zeytinyağlılar
Dönerli Salata Alazade
Mezeler
Zeytinyağlı Enginar
Zeytinyağlı Pırasa
Zeytinyağlı Taze Fasulye
Yoğurtlu Semizotu
Patates Salatası
Mücver
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Tatlı Çeşitleri
Fırın Sütlaç
Çıtır Kabak Tatlısı
WhatsApp
: 0544 267 22 38 Telefon: 0212 210 01 82 – 0212 210 01 83 – 0212 222 01 42
Perpa Ticaret Merkezi, Talat Paşa Mahallesi, Halil Rıfat Paşa Mahallesi, Ortadoğu Plaza, Memorial Hastanesi’ne paket servisi vardır.
Arayın Günün Yemekleri Gelsin
31 Ağustos Menü Alazade Paket Servis
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat: 13 No: 1959 Şişli – İstanbul
WhatsApp
: 0544 267 22 38
Telefon: 0212 210 01 82
0212 210 01 83
0212 222 01 42
FACEBOOK alazaderestoran
INSTAGRAM alazaderestoran
GÜNÜN YEMEKLERİ
ALAZADE RESTORAN
PERPA RESTAURANTLAR
PERPA GIDA FİRMALARI
PERPA FİRMALARI
PERPA İLETİŞİM
AMBALAJ FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun 2021
/0 Yorumlar/in Duyurular, Haberler, Hasan Sezgin, Perpa Faaliyetler /tarafından aristelyos30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun
Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün, düşman birliklerini Anadolu’dan çıkarmak amacıyla başlattığı harekât sonucu işgalci birlikler Anadolu topraklarından sürüldü.
30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun
30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun
Atatürk’ün başkomutanlığı sırasında yapıldığı için ”Başkomutanlık Meydan Muharebesi” adıyla da bilinen Büyük Taarruz’un başarıyla sonuçlanmasının ardından Yunan Orduları İzmir’e kadar takip edildi ve 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtarıldı. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşti ancak 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder. İlk kez 1924 yılında Afyon’da ”Başkumandan Zaferi” adıyla kutlanan 30 Ağustos günü, Türkiye’de 1926’dan itibaren ‘ ‘Zafer Bayramı”adıyla kutlanmaya başlandı.
TAARRUZ AFYON’DAN BAŞLADI
Zafer Bayramı Kutlu Olsun
Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı sırasında Türk ordusunun işgalci kuvvetlere kesin ve son hamleyi gerçekleştirmek ve düşman birlikleri Anadolu’dan atmak için planlanmış gizli bir harekâttı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 20 Temmuz 1922’deki oturumunda kendisine dördüncü kez Başkomutanlık yetkisi verilen Mustafa Kemal Atatürk, taarruz kararını Haziran ayında aldı ve hazırlıkları gizli olarak yürüttü. Büyük Taarruz, Ağustos’un 26’sını 27’sine bağlayan gece Afyon’da başladı, Aslıhan civarında kuşatılan düşman birliklerinin, Mustafa Kemal Paşa’nın idare ettiği Dumlupınar Meydan Muharebesi’nde imha edilmesi ile Türk ordusunun zaferiyle sonuçlandı.
İLK KEZ ”BAŞKUMANDAN ZAFERİ” OLARAK KUTLANDI
Zafer Bayramı
30 Ağustos Zafer Bayramı, ilk olarak 1924’te Dumlupınar’ın Çal Köyü yakınlarında Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in katıldığı bir törenle ”Başkumandan Zaferi” adıyla kutlandı. Zaferi kutlamak için iki yıl beklemenin nedeni ise, 1923 yılının yeni Türkiye için hem ulusal hem de uluslararası alanda yoğunluğun fazla olmasındandı. Dumlupınar’ın Çal Köyü’nde gerçekleşen ilk törende Mustafa Kemal, milli ruhun canlı tutulmasının önemini vurguladı ve ”Meçhul Asker Abidesi”nin temelini eşi Latife Hanım ile beraber attı.
30 AĞUSTOS ”TAYYARE BAYRAMI”
Mustafa Kemal Atatürk
1926 yılından itibaren Zafer Bayramı olarak kutlanan Başkumandan Zaferi’nin, 1 Nisan 1926’da kabul edilen Zafer Bayramı Kanunu’yla, 30 Ağustos Başkumandan Muharebesi gününün Cumhuriyet ordu ve donanmasının Zafer Bayramı olduğu, her yıl dönümünde bu bayram gününün kara, deniz ve hava kuvvetleri tarafından kutlanacağı belirtildi. Dönemin Savunma Bakanı Recep Peker yayınladığı bir genelge ile bayram törenlerinde neler yapılacağını detaylı bir şekilde belirtti. Hava Kuvvetlerinin ülke savunmasında önemli bir yeri olması nedeniyle, Tayyare Cemiyeti de 30 Ağustos tarihini “Tayyare Bayramı” olarak adlandırdı.
30 Ağustos Zafer Bayramı ABDULLAH GÜL İLE BİRLİKTE DEĞİŞTİ
1930 yılının ardından, Zafer Bayramı için özellikle 1960’lardan itibaren daha kapsamlı ve katılımlı bir şekilde kutlamalar yapılmaya başlandı. 30 Ağustos, Türkiye’de askeri okulların mezuniyet törenlerini yaptıkları gün oldu ve ayrıca tüm subay ve astsubay rütbe değişiklikleri bu tarihte geçerli olur. Zafer Bayramı uzun yıllar Genelkurmaybaşkanı’nın tebrikleri kabul ettiği bir bayram olarak kutlandı fakat bu durum Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Başkomutan sıfatıyla kutlamalara ev sahipliği yaptığı 2011 yılından itibaren değişti.
Mustafa Kemal Atatürk
Şişli Belediye Başkan Adayı
HASAN SEZGİN
PERPA HABERLERİ
PERPA FAALİYETLER
PERPA TİCARET MERKEZİ
PERPA İLETİŞİM
PERPA LİFE FACEBOOK
Tavuklu Elbasan Tava
/0 Yorumlar/in Tavuk Yemekleri /tarafından aristelyosTavuklu Elbasan Tava
Tavuklu Elbasan Tava
Tavuklu Elbasan Tava
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat: 13 No: 1959 Şişli – İstanbul
WhatsApp
: 0544 267 22 38
Telefon: 0212 210 01 82
0212 210 01 83
0212 222 01 42
FACEBOOK alazaderestoran
INSTAGRAM alazaderestoran
TAVUK YEMEKLERİ
GÜNÜN YEMEKLERİ
ALAZADE RESTORAN
PERPA RESTAURANTLAR
PERPA GIDA FİRMALARI
PERPA FİRMALARI
PERPA İLETİŞİM
AMBALAJ FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
Fırın Sebze
/1 Yorum/in Sebze Yemekleri Alazade /tarafından aristelyosFırın Sebze
Fırın Sebze
Fırın Sebze
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat: 13 No: 1959 Şişli – İstanbul
WhatsApp
: 0544 267 22 38
Telefon: 0212 210 01 82
0212 210 01 83
0212 222 01 42
FACEBOOK alazaderestoran
INSTAGRAM alazaderestoran
Fırın Sebze Menü
SEBZE YEMEKLERİ
GÜNÜN YEMEKLERİ
ALAZADE RESTORAN
PERPA RESTAURANTLAR
PERPA GIDA FİRMALARI
PERPA FİRMALARI
PERPA İLETİŞİM
PERPA TİCARET MERKEZİ
Sebzeli Tavuk
/1 Yorum/in Tavuk Yemekleri /tarafından aristelyosSebzeli Tavuk
Sebzeli Tavuk
Sebzeli Tavuk
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat: 13 No: 1959 Şişli – İstanbul
WhatsApp
: 0544 267 22 38
Telefon: 0212 210 01 82
0212 210 01 83
0212 222 01 42
FACEBOOK alazaderestoran
INSTAGRAM alazaderestoran
Sebzeli Tavuk Menü
TAVUK YEMEKLERİ
GÜNÜN YEMEKLERİ
ALAZADE RESTORAN
PERPA RESTAURANTLAR
PERPA GIDA FİRMALARI
PERPA FİRMALARI
PERPA İLETİŞİM
AMBALAJ FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ