İlk Adım 19 Mayıs 1919
Bağımsızlığımıza ilk adım 19 Mayıs 1919 101. yıldönümü, Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.

İlk Adım 19 Mayıs 1919
İlk Adım 19 Mayıs 1919
Şanlı Türk tarihi sayısız zaferlerle doludur. 19 Mayıs 1919’un ise tarihimizde özel bir yeri ve önemi vardır. 19 Mayıs 1919, Türk milletinin, millî önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde önce Milli Mücadele’yi kazanarak Kurtuluş’a, sonra Türkiye Cumhuriyeti devletini kurarak bağımsızlığa ve daha sonra da toplumun her alanında yapılan devrimlerle çağdaş hayata uzanan zaferler ve başarılarla dolu uzun, meşakkatli ve kutlu yolun başlangıcı, ilk adımıdır.
Milli Mücadele’nin, Atatürk tarafından dile getirilen hikâyesinin ilk cümlesi, “1919 senesi Mayıs’ının 19’uncu günü Samsun’a çıktım” diye başlar. Diğer bir deyişle, 19 Mayıs 1919, Milli Mücadele’nin fiilen başladığı tarihtir. Aslında Kurtuluş’un ilk kıvılcımı, 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi’nin kazanılmasıyla çakılmıştır.
Çünkü bu zafer, I. ve II. Balkan Savaşlarında, Trablusgarp Harbinde ve I. Dünya Savaşında ard arda mağlubiyetler yaşayan Türk milletinin, kırılan onurunun yeniden ayağa kalkmasını sağlamıştır. Bu zafer, Türk milletinin, içinde bulunduğu zilletten aydınlığa çıkarıp parlak bir geleceğe taşıyacak lideriyle, Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal’le buluşmasını sağlamıştır.
İlk Adım 19 Mayıs 1919 Özgürlük ateşini yaktı

İlk Adım 19 Mayıs 1919
Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkıp Milli Mücadele bayrağını açıp özgürlük ateşini yakmasaydı, milletçe tarih sahnesinden silinecek, egemenlik ve bağımsızlığımızı kaybedecektik. Her türlü olumsuzluğa rağmen yüksek bir vatan sevgisi ile çıktığımız yolda, bir taraftan düşmanla savaşırken, bir taraftan da 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açarak Cumhuriyet’e giden yolda önemli bir adım daha attık. Böylece hem mevcut tek kişi yönetimine son verileceğinin ve egemenliğin Türk milletine geçeceğinin mesajlarını verdik, hem de Milli Mücadele’nin arkasında millet iradesinin olduğunu bütün dünyaya gösterdik.
Lozan Barış Antlaşması ile de, bütün dünyaya, milli varlığımızı ve milli vatanımızı kabul ettirdik. 19 Mayıs 1919’da başlattığımız Milli Mücadele’yi 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurarak taçlandırdık. Ardından toplum hayatımızın her alanında gerçekleştirilen ve birbirini tamamlayan devrimlerle, modern dünyanın saygın bir üyesi haline geldik.

İlk Adım 19 Mayıs 1919
Tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biri olan 19 Mayıs 1919’u, başlattığı bu süreci göz önünde bulundurarak değerlendirmemiz gerekir. Bu tarihleri, sadece tarihi bir olayın yaşandığı günler olarak görür, millet hayatımızda ifade ettiği anlam ve önemi kavrayamazsak, sadece heyecanını duymadığımız sıradan ve şekli bir bayram günü olarak kutlarız.
Halbuki, milli bayramlar, milletin bireylerini asgari müştereklerde buluşturan, kaderde ve kıvançta bir olduğumuzun bilincini kazandıran, vatan-millet-bayrak gibi kutsal değerlerimize bağlılığımızı pekiştiren anlardır.
Milli kahramanlarımızı da sadece sevmek, duygusal bir eylemdir ve bir anlam ifade etmez. Onların hangi şartlarda neler yaptıklarını, neler kazandırdıklarını, tarihimizin akışına nasıl etki ettiklerini bilmek, düşünce ve eylemlerinin anlamlarını kavramak, bunları yaşatmak ve geliştirmek gerekir.
Özellikle yakın tarihimizin en büyük kahramanı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz bir biçimde ifade ettiği gibi, “Bir kişiyi görmek değil, onun düşünce ve eylemlerinin anlamını kavramak” önemlidir. Bu bilince kavuşan kişilerin yaptığı ve yeni nesillere bu bilinci aktarmak amacıyla yapacakları kutlamaların bir anlamı vardır.
Sadece rozet takarak, bayramlarda anıtlara, büstlere çelenk koyarak, İstiklal Marşı’nı okuyup, şiirler söyleyip, nutuklar atarak, “Atatürkçüyüz, Cumhuriyetçiyiz” diye övünerek kutladığımız bayramların, basit bir gösteriden farkı yoktur.

Mustafa Kemal Atatürk
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy diyor ki:
“Sahipsiz olan memleketin batması haktır
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır”
Şairin dediği gibi, sahip olmadığın, koruyamadığın, terk ettiğin her şeyi, her değeri kaybetmeye mahkumsun. Kaybedeceğin, bugün milli bayramların, milli kahramanların, yarın milli egemenliğin, bağımsızlığın, özgürlüğün, birliğin, bütünlüğün, kısacası vatanın, devletin, milli hayatın, dilin, dinin, kültüründür. Bunun için bugünden milli geleneklerimizin başında gelen milli bayramlarımıza, tarihimize şan ve şeref kazandıran milli kahramanlarımıza ve başlangıçtan günümüze kadar tarihimizin her dönemine sahip çıkmamız gerekir.
Kaynak
Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı

Mustafa Kemal Atatürk
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı her yıl Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kutlanan resmi bir bayram. 19 Mayıs 1919 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıkarak İtilaf Devletleri’ne karşı Kurtuluş Savaşı’nı başlattı. Atatürk bu önemli günü Türk gençliğine armağan etti.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ilk kez ne zaman kutlandı?
19 Mayıs kutlamaları ilk olarak 24 Mayıs 1935 tarihinde Atatürk Günü olarak kutlandı. İlk 19 Mayıs, Beşiktaş Spor Kulübü’nün girişimleri sayesinde Fenerbahçe Stadı’nda kutlandı ve Galatasaraylı ve Fenerbahçeli çok sayıda sporcu bu günü beraber kutladı. Beşiktaş’ın kurucu üyelerinden Ahmet Fetgeri Aşeni, Atatürk Günü’nün gençliğe adanması için 19 Mayıs’ın Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanmasını önerdi. Spor Kongresi’nde dile getirilen bu öneri kabul edildi ve Atatürk’ün onayıyla yasa haline getirildi.
20 Mayıs 1938 tarihli kanunla beraber 19 Mayıs, Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanmaya başlandı. 12 Eylül Darbesi’nin ardından bayramın adı Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olarak değiştirildi.
Bandırma Vapuru

Bandırma Vapuru
Bugün, Türk Tarihi’nin gidişatını değiştiren çok önemli bir olayın 100. yılını idrak ediyoruz…
Yüz sene önemli hadiselerle alâkalı bazı tartışmaların sona ermesi için oldukça uzun bir müddettir ama, Türkiye’de hâlâ Bandırma Vapuru’nun özelliklerini, hattâ Mustafa Kemal Paşa’nın yepyeni bir devletin kurulması ile neticelenen Samsun yolculuğunun “gerçek mahiyeti” olduğu iddia edilen bazı hayalî senaryoları tartışan aklıevveller mevcut…
Bu tuhaf iddialar bir yazının hacmini aşacak ve hacimli bir kitap teşkil edebilecek kadar fazla olduğu için, bugün sadece Bandırma Vapuru’ndan bahsedecek ve aslında gayet hüzünlü bir safahatı olan bu vapur ile alâkalı pek bilinmeyen bazı hususları anlatacağım:
DÖRT AYRI BANDIRMA VARDIR
İskoçya’da inşa edilen ve Türk deniz işletmecileri tarafından satın alınmalarından sonra isimleri “Bandırma”ya çevrilerek kullanılan dört ayrı vapur vardır:
1. 1878’de inşa edilen “Trocadero”: İsmi 1910’da “Bandırma” yapıldı ve 1925’te söktürüldü.
2. 1879’da inşa edilen “Fire Queen”: 1907’de “Bandırma” oldu, 28 Mayıs 1915’te Silivri’nin on mil açıklarında bir İngiliz denizaltısının attığı torpido yüzünden battı ve taşıdığı 250 kişi hayatını kaybetti.
3. 1886’a inşa edilen “Medway”: İsmi 1926’da “Bandırma”, 1933’te de “Ülgen yapıldı” ve 1960’da söktürüldü.
4. 1893’te inşa edilen “Kittiwake”: 1930’da “Güzel Bandırma” oldu ve 1938’de söktürüldü.
Mustafa Kemal Paşa’yı Samsun’a götüren gemi Trocadero’dur ve sonraki senelerde Bandırma Vapuru’nun zannedilenden büyük ve donanımlı olduğu iddiasını desteklemek maksadıyla fotoğrafları kullanılan gemi ise Medway’dir.
Samsun yolculuğunun yapıldığı Bandırma Vapuru yahut ilk ismi ile Trocadero, merkezi Londra’da olan taşımacılık şirketi Dansey&Robinson için İngiliz gemi yapımcısı Hugh MacIntyre&Co tarafından İskoçya’nın Paisley kasabasındaki Phoenix Works tersanesinde 21 sıra numarasıyla buharlı yük gemisi olarak inşa edildi, 14 Ağustos 1876’da Londra Limanı’na kaydedildi ve İskoçya’daki denizcilik faaliyetleri ile gemi yapımları ile ilgili haberleri veren “Greenock Advertiser” gazetesinin yazdığına göre, 18 Temmuz 1878’de öğleden sonra denize indirildi.
Glaskow’da bulunan Hutson and Corbett şirketinin imal ettiği buhar motoru yerleştirilen gemi 328 grostondu, demir uskurluydu; uzunluğu 45.7, genişliği 6.8, derinliği 3,4 metreydi.
Trocadero’nun ilk sahibi olan Dousey and Robinson şirketi, gemiyi iki sene sonra Londra’da faaliyet gösteren armatör W. H. Sollas’a, Sollas da 1883’te Yunanlı armatör H. Psicha’ya sattı. Psicha, geminin o zamana kadar Londra’da olan kaydını Yunanistan’ın Pire limanına nakletti, iki sene sonra da adını değiştirdi ve Yunanca’da dalga demek olan Kymi yaptı.
Kymi, sonraki senelerde tekrar el değiştirdi ve 1888’de Pire’deki armatörlerden E. Arvaniti’ye, 1891 Aralık’ında yine Pire’de Andreadis’e, ertesi sene yine Pire’de G.&P. Dandelo’ya, 1893’te İstanbul’da Rama P. Derasmo’ya satıldı; 1894’te de yie İstanbul’daki İdare-i Mahsusa’nın mülkiyetine geçti. Pire Limanı’ndaki kaydı İstanbul Limanı’na nakledildi, Kymy olan adı da Panderma yapıldı. İdare-i Mahsusa 1910’da Osmanlı Seyrüsefain İdaresi olunca Panderma ismi de değiştilip Bandırma yapıldı ve 1923’te Osmanlı Seyr-i Sefain İdaresi’nin yerine geçen Türk Seyr-i Sefain İdaresi’ne ait oldu.
Gemi, bütün bu sahip ve isim değişiklikleri sırasında birkaç defa batma tehlikesi geçirdi. 1891’in 12 Aralık’ında Erdek’te seyrederken kayalara çarptı ve güç belâ yüzdürüldü. 1915 Mayıs’ında da Mürefte-Şarköy açıklarında E-11 modeli bir İngiliz denizaltısının saldırısına uğadı ama denizaltının attığı torpil Bandırma’ya isabet etmedi.
Bandırma, 1919’daki Samsun seferinden sonra eski vazifesi olan posta hizmetine döndü ama artık yaşlanmıştı ve motoru 1925’te ciddî bir arıza yaptı. Birkaç ay boyunca tamirine çalışıldı fakat astarının yüzünden pahalıya geleceğini gören zamanın Denizyolları idaresi gemiyi hurda fiyatına elden çıkartıp Balat’ta, Bereket Sokağı’nda faaliyet gösteren gemi bozmacısı İlhami Bey’e sattı ve Bandırma birkaç ay içerisinde parçalandı!
Sonraki senelerde “Söker” soyadını alan İlhami Bey gelir getirmesi için hurda gemileri ve silâhları satışa çıkartan devletten 1953’te de Aydınreis, Burakreis ve Peyk gemilerini sökmek; Giresun, Şam, Reşitpaşa gemileri ile Nusrat motorunu da ihraç etmek üzere ihale ile satın alacaktı…
Samsun yolculuğunun ileriki senelerde sık sık gündeme gelip 1980’lerden itibaren de ideolojik tartışma konusu hâlini almasının ardından Bandırma’nın fizikî özellikleri hakkında ortaya bambaşka iddialar atıldı. Elimizde ona ait olduğu iddia edilen ama aidiyeti kesin şekilde ispatlanamayan bir-iki eski fotoğraf dışında tatmin edici görüntüsü bulunmayan vapurun aslında döneminin en modern gemilerinden biri olduğu ileri sürülürken eski ismi Bandırma olan, sonra adı değiştirilerek Ülgen yapılan daha büyük bir geminin fotoğrafları da Bandırma Vapuru zannedilerek “Mustafa Kemal, Samsun’a bu modern gemi ile gitmişti” denerek yayınlandı.
Sözü edilen gemi, Glaskow’da Charles Connell &Company’nin 1886’da William Sloan&Co için Scotstoun tersanesinde inşa ettiği ve 20 Mayıs 1886’da denize indirilen 870 grostoluk Medway idi.
Özellikle de 1995 sonbaharında yoğun şekilde yaşadığımız “Bandırma” tartışmasında “büyük ve zamanına göre son derece gelişmiş bir gemi” olduğu iddia edilip fotoğrafları yayınlanan Medway’in asıl Bandırma ile sonradan verilen ismi dışında bir alâkası yoktu. 1938 Ocak’ında, ticaret gemilerinin isimlerinin o devrin modası olan Güneş-Dil Teorisi doğrultusunda öztürkçeleri ile değiştirilmesi sırasında İzmir Körfezi’nde işleyen Karşıyaka “Suvak” olmuş, yeni inşa edilmekte olan ve henüz hizmete girmemiş gemilere de bu öztürkçe isimlendirme kararı çerçevesinde “Hatusas”, “Amur”, “İçdeniz”, “Şalon”, “Kadeş”, “Etrüsk”, Tirhan”, “Trak”, “Marakaz”, Sus”, “Suvad” ve “Ülev” adları verilmiş, ikinci Bandırma’nın adı da “Ülgen” yapılmıştı.
Ülgen de 1960’da İstanbul’da söktürüldü ama aynı hatâ bugün de devam ediyor ve bazı yayınlarda asıl Bandırma’nın, bazılarnda da Ülgen’in ismi “Bandırma” olduğu dönemde çekilmiş fotoğrafları kullanılıyor…
SÖKÜLÜP SATILDIĞI UNUTULDU!
Devlet, Bandırma adında bir vapurun mevcudiyetini ve bir hatıra olarak muhafaza edilmesi yahut müze haline getirilmesi gerektiğini ancak 1933’te hatırladı ama önce Samsun yolculuğunun Bandırma değil “İnebolu” adındaki bir başka vapurla yapıldığı zannedildi, Paşa ile arkadaşlarını Samsun’a Bandırma’nın götürdüğü farkedilince bu vapur arandı ama bu defa artık mevcut olmadığı, sökücüye verilip parçalattırıldığı öğrenildi!
Hadise şöyle cereyan etti:
Ankara Halkevi, 1933’te Ankara’da kalıcı bir İnkılâp Müzesi kurmaya karar verdi; Halkevi’nin reisi Nafi Âtuf Bey (Kansu),bu işle Müze ve Sergi Şubesi Mümessili Selim Bey’i vazifelendirip Gazi’yi Samsun’a götüren İnebolu Vapuru’nu bulmasını istedi.
Selim Bey, Nafi Âtuf Bey’e 9 Haziran 1933’te gönderdiği yazıda Samsun yolculuğunun İnebolu değil, Bandırma Vapuru ile yapıldığını söylüyor ama hurda demir olarak satıldığı için artık mevcut olmadığını haber veriyor ve Cumhuriyet Arşivi’nde 490-1-0-0/1199-203 numaralı dosyada bulunan belgelere göre bir başka Bandırma’nın fotoğrafını gönderiyordu:
“…Gazi’nin İstanbul’dan Samsun’u teşrifleri İnebolu vapuru ile değil, Bandırma vapuru ile vukubulmuştur. Bu Bandırma vapuru son derece eski ve küçük bir vapurmuş. Seyrüsefain İdaresi onu muhafaza imkânını görememiş olacak ki, onu hurda demir makamında satmış. Yalnız, geminin hatırasını tespit için vapurun ismini o sırada satın alınan diğer küçük bir vapura koymuş. Hattâ, ilk vapurdaki eski harflerle olan ismi de bu vapura nakletmiş. Takdim ettiğim resim bu ikinci vapurun resmidir. Bilmem, işinize yarayabilecek mi? İlk vapurun resmi Seyrüsefain İdaresi’nde yok. Ben onu da arattırmaktayım. Bulur bulmaz takdim ederim…”.
Bu malûmatı alan Halkevi Reisi Nafi Âtuf Bey, Seyrüsefain İdaresi’ne, yani Denizyolları’na da bir yazı gönderip Ankara Halkevi’nin kuracağı İnkılâp Müzesi için millî inkılâbımız ve bilhassa Millî Mücadele Tarihi’ne ait vesika ve hatıraların toplanmasına çalışılacağını söyledi ve “Gazi Hazretleri’ni ilk defa Samsun’a götüren hangi vapur olduğu, süvari ve çarkçısı ve içinde çalışanların kimler olduğu, vapurun adı, kaç günde Samsun’a gitmişlerdir ve bu vapur halen duruyor mu, plân ve resimleri veyahut küçük bir modeli var mıdır, mezkûr vapurun eb’adı nedir, diğer vapurlardan başka farika-i mümeyyizsi mevcut mudur?” diye sordu.
Denizyolları, Nafi Âtuf Bey’e 6 Ağustos 1933’te İşletme Müdürü Sadettin Bey’in bir yazısı ile cevap verdi…
Tarihimizle ne kadar alâksız olduğumuzun tam bir yazılı misalini teşkil eden ama Bandırma Vapuru hakkında devlet arşivlerinde en ziyade malûmat veren evrak olan, özellikle de Bandırma’nın fizikî özelliklerini, personelini ve âkıbetini ayrıntıları ile anlatan bu cevabın metnini aynen naklediyorum:
“Halkevi Riyaseti’ne,
20. 6. 1933 tarih ve 49 sayılı tahriratları cevabıdır:
Reisicumhur Hazretleri’ni ilk defa Samsun’a götüren gemi “Bandırma” vapurudur.
Vapur, tesadüf ettiği muhalefet-i havadan dolayı Sinop limanına iltica ettiğinden İstanbul’dan hareketinin dördüncü günü Samsun’a muvasalat etmiştir.
Bandırma Vapuru, 1878 tarihinde İngiltere’de inşa edilmiş ve eski ismi “Trokadero” olan 279 cesamet ve 192 rüsum tonasında bir gemidir.
Geminin tûlü (uzunluğu) 15.4 kadem, arzı (genişliği) 29.9 kadem ve umku (derinliği) 21.2 kadem ve sür’ati saatte 9 mildir. Birinci mevki kamarasında 20 yatak, ikinci mevki kamarasında 16 yatak mevcuttur. Güvertesi 300 güverte yolcusunu istiaba kifayet edecek büyüklüktedir”.
Sadettin Bey, yazısının sonuna Bandırma Vapuru’nda bulunan ve dün yayınladığım müretebbat listesini de ilâve etmişti…
ÇANKAYA BİLE HATIRLAMADI
Devlet, bütün bu araştırmalara ve yazışmalara rağmen Bandırma Vapuru’nun âkıbetini hafızasına bir türlü nakşedemedi ve aynı mesele 24 sene sonra tekrar gündeme geldi.
Celâl Bayar’ın Cumhurbaşkanlığı sırsında Genel Sekreter Fikret Belbez 28 Ağustos 1957’de Başbakanlık’a bir yazı gönderdi. Bugün yine Cumhuriyet Arşivleri’nde “30-1/41-244-18” numaralı dosyada muhafaza ediken yazıda “Reisicumhurumuz, Atatürk’ü 1919 senesinde Samsun’a götürmüş olan ve 1950 yılına kadar ‘Bandırma’, bilâhare ‘Ülgen’ ismi altında çalışan ve hâlen Denizcilik Bankası’nca hizmet dışına çıkartılmış bulunan vapurun, tarihî kıymeti dolayısiyle eski adı ile ve müze olarak muhafaza edilmesinin muvafık olacağını ifade buyurmuşlardır” diyordu.
Cumhurbaşkanlığı hâlâ ismi daha sonra “Ülgen” yapılan “yeni” Bandırma’nın Mustafa Kemal ve arkadaşlarını Samsun’a götüren “Bandırma” olduğunu zannediyordu. 1933’te ortaya çıkartılan ama sonradan unutulan ayrıntılar Denizcilik Bankası’nın genel müdürü ile yapılan temastan sonra tekrar farkedildi ve Başbakanlık’a gönderilen yazının altına 14 Kasım 1957’de “Denizcilik Bankası Umum Müdürü ile görüşüldü. Hâlen gemi sökülmüş vaziyettedir. Plânları istenmiş. Bir maketi yapılacak” notu düşüldü ve sonraki senelerde Bandırma vapurunun eldeki bir-iki fotoğrafına bakılarak maketleri ve bir de benzeri yapıldı.
Tekrar söyleyeyim: Ben, senelerden buyana Bandırma’ya ait olduğu iddia edilen ve Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışının 100. yıldönümü münasebetiyle şimdi günlerden buyana yayınlanan fotoğrafın Bandırma’nın “gerçek” fotoğrafı olduğu konusunda şüpheliyim ve Bandırma Vapuru’ndan bahsettiğim bu yazıda bu yüzden resim kullanmıyorum…
Kaynak
CHP Şişli Belediye Başkan Adayı
HASAN SEZGİN
PERPA HABERLERİ
PERPA FAALİYETLER
PERPA TİCARET MERKEZİ
PERPA İLETİŞİM
PERPA LİFE FACEBOOK
Adana Kebap Alazade Nefis Izgara Kebap Lezzetleri
/217 Yorumlar/in Izgara Çeşitleri /tarafından aristelyosAdana Kebap Alazade Nefis Izgara Kebap Lezzetleri
Adana Kebap
Adana Kebap
Adana kebabı, Adana’ya özgü, ‘zırh’ adı verilen, satıra benzer bir bıçak ile elde kıyılan parça etten yapılan bir kebap çeşididir. Adana kebabının servisini yaparken yeşillik, sumaklı soğan salatası veya salata tercih edilir. Peki, Adana kebap nasıl yapılır?
Adana kebabı, adından da anlaşıldığı gibi Adana’ya özgü olsa da tüm Türkiye’de kebapçıların menülerinde yer alır. Ancak bu enfes lezzet ev ortamında da hazırlanabilir. Adana kebabının püf noktası et seçimini doğru yapmaktır. Sadece kuzu eti, kuzu kuyruk yağı, pul biber ve tuz ile yapılır.
Mevsiminde ise pul biber elde edilen ve yörede kök biber denilen kırmızı biber, taze olarak minik küpler halinde doğranıp eklenir. Dinlenmiş et zırh tabir edilen ve iki elle kullanılan keskin bıçakla kıyılır. Kıyılmış et ile kıyılmış kuyruk yağı, kırmızı pul biber ve tuz ilave edilerek yoğrulur. Karışım Adana kebabının ana unsurunu oluşturur. Yoğrulmuş karışım ikinci kez zırh ile kıyılır. En az 4-5 saat buzdolabında dinlendirilir.
Hazırlanan karışım, 0,5 cm kalınlığında, 3 cm eninde 90–120 cm uzunluğunda şişlere sıvanır gibi saplanır. Şişlendikten sonra 1 saat kadar şişte dinlendirilir. Bu dinlendirme el suyunun etten akması içindir.
Adana Kebap Malzemeleri
1 kilogram ince çekilmiş kuzu kıyma
100 gram iç yağı
1 çorba kaşığı acı pul biber
1 tatlı kaşığı kırmızı toz biber
1 tatlı kaşığı tuz
1,5 santimetre eninde kebap şişleri
Adana kebap nasıl yapılır?
Kıymayı, pul biber ve toz biberle iyice yoğurun. Buzdolabına koyup 1,5-2 saat kadar dinlendirin. Dolaptan çıkarıp tuzunu koyun. Tekrar yoğurun. Yoğurduğunuz kıymadan avucunuzun aldığı kadar parçalar kopararak şişlere tutturun. Elinize yapışmaması için ara sıra avucunuzu ıslatarak bir elinizle şişi tutun, diğer elinizle de kıymayı şişe tutturarak kebabı hazırlayın.
Mangalı yakın. Şişleri ızgaraya dizip iki taraflı olarak pişirin. Sumaklı soğan salatası ve yeşil salata ile sıcak olarak servis yapın.
Alâzade Restoran
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat: 13 No: 1959 Şişli – İstanbul
WhatsApp
: 0544 267 22 38
Telefon: 0212 210 01 82
0212 210 01 83
0212 222 01 42
FACEBOOK alazaderestoran
INSTAGRAM alazaderestoran
Adana Kebap kanseri önlüyor
Kebabın profesyonelce hazırlanması ve Adana usulünce tüketilmesinin kanseri önlediği bildirildi. Kebabı sağlıklı tüketmenin en önemli koşullarından birisinin pişirme tekniği olduğunu ifade eden uzmanlar, kebabı kömür ateşine çok yakın pişirerek tüketmeyin uyarısında bulundu.
Kebabın Adana usulünce tüketilmesinin kanseri önleyici faydası olduğu bildirildi.
İç Hastalıkları, Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, damak tadına düşkün herkesin vazgeçilmezi olan kebabın profesyonelce hazırlanması ve Adana usulünde tüketilmesi halinde kanseri önleyici faydalarının olduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Gümürdülü, yanlış pişirme teknikleri ve bunun neden olabileceği sağlık sorunlarına dikkati çekti.
Pişirirken yakmayın
Kebabın lezzet harikası bir gıda olduğunu ancak, hazırlanmasının mutlaka ehil ellerce yapılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Gümürdülü, şunları söyledi:
“Kebabı sağlıklı tüketmenin en önemli koşullarından birisi pişirime tekniğidir. Kebabın kömür ateşine çok yakın pişirilerek tüketilmesi sakıncalıdır. Eğer kebabı kendiniz pişiriyorsanız kömür ateşi tam kor haline gelmeden üzerine et ya da diğer gıda ürünlerini koymayın. Gıdayı kömürün is şeklindeki dumanından uzak tutun. Çünkü mangal üzerinde yüksek ateşte uzun süre duran gıdalarda polisiklik aromatik hidrokarbon gibi kanser yapıcı maddeler açığa çıkabiliyor. Pişirme sırasında, kömür tozlarının besinlerin üzerine yapışması da mide kanserine neden olan faktörden birini oluşturuyor.”
Kebabı Adana usulü tüketin
Prof. Dr. Gümürdülü, “Eğer kebabı kendiniz pişirmiyorsanız markalaşmış restoranları tercih edin, yani rast gele yerlerden kebap yemeyin” uyarısında bulunurken, tüketim şekli ile ilgili de “Adana usulü olmalı” tavsiyesinde bulundu. Gümürdülü, Adana dışındaki başka kentlerde kebabın yanına bulgur pilavı ilave edildiğini vurgulayarak, “Oysa Adana usulü kebabın olmazsa olmazı soğan, domates, biber, turp ve başta maydanoz olmak üzere diğer yeşillikler, salata ve süzme yoğurt gibi diğer gıdalardır. Bunların her biri de ayrı bir kanser savaşçısıdır” dedi.
İşte Adana usulü kebabın faydaları
Prof. Dr. Gümürdülü, çağımızın vebası olan kanser hastalıklarını önlemede tüketilen gıdaların öneminin büyük önem taşıdığına dikkati çekerek, bu gıdalardan kebap yanında tüketilenlerin faydalarına vurgu yaptığı açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Soğan bol miktarda A, B ve C vitaminleri, fosfor ve iyot içerir. Özellikle kolon kanserine yakalanma riskini azaltır. Doğal antibiyotik özelliğiyle bağırsak ve karaciğerleri temizler. Domates prostat kanserini önlemede son derece faydalıdır. Akciğer, mide, pankreas, bağırsak, yemek borusu, ağız, meme, rahim ağzı kanserleri risklerini en aza indirir. Kırmızı turp, akciğer riskini azaltır, meme kanserinden korur. Yoğurt da önemli bir kanser savaşçısıdır. Kanserden korunmak için günde yarım kilo ev yoğurdu tüketilmelidir. Bu yapılamıyorsa kebabın yanında tüketilen ayran da aynı faydayı sağlamaktadır. Başta maydanoz olmak üzere kebabın yanında tüketilen tere ve nane gibi yeşillikler de kalsiyum, potasyum ve demir minerallerinden de zengin özellikleriyle bağışıklık sistemini güçlendirerek, kanserden korumaktadır.” Kaynak Yenişafak
Alazade Broşür
Alâzade Restoran
Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat: 13 No: 1959 Şişli – İstanbul
WhatsApp
: 0544 267 22 38
Telefon: 0212 210 01 82
0212 210 01 83
0212 222 01 42
FACEBOOK alazaderestoran
INSTAGRAM alazaderestoran
IZGARA ÇEŞİTLERİ
GÜNÜN YEMEKLERİ
ALAZADE RESTORAN
RESTAURANTLAR LOKANTALAR
PERPA GIDA FİRMALARI
PERPA FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
Profesör Doktor Aydın Sayılı İlk Bilim Tarihi Doktoru
/0 Yorumlar/in Haberler /tarafından aristelyosProfesör Doktor Aydın Sayılı İlk Bilim Tarihi Doktoru
Prof. Dr. Aydın Sayılı ve Mustafa Kemal Atatürk
Prof. Dr. Aydın Sayılı
Yıl 1933, günlerden 28 Haziran, yer ise “Ankara Atatürk Lisesi”
Tüm öğrenciler, okula gelecek heyet için hazırlanmış ve sabırsızlanmaktadır. Kapıya siyah bir Lincoln yanaşır. İçinden Salih Bozok, Reşit Galip ve Mustafa Kemal Atatürk iner. Öğrenciler coşkuyla alkışlamaya başlar, Atatürk ise gençleri selamlayarak okula girer.
O gün okulun bitirme sınavları yapılacaktır. Son sınıf öğrencileri tek tek sınıfa alınır ve heyet karşısında sınava tabi tutulur. Atatürk de sınav komisyonunda yer almak ister ve oturur. Sınava ilk giren öğrenci olan “Orhan” ve “Oktay” heyetin ve Atatürk’ün sorularını yanıtlayıp mezun olmaya hak kazanırlar.
Hemen sonra “Aydın” isminde bir öğrenci gelir ve 1 saat kadar içeride kalır. Dışarıdaki öğrenciler Aydın’ın bu kadar uzun süre içeride kalmasına anlam veremezler. Tarih, Coğrafya, Yurt Bilgisi, o kadar çok soru sorulur ki Aydın’a onu bizzat Atatürk imtihan etmiştir. Sonunda yanındaki Reşit Galip’e dönerek “Bu genç fevkalade zeki! Bir an önce yurt dışına tahsile yollayalım!” der.
Profesör Doktor Aydın Sayılı
Ertesi gün Aydın makama çağrılır ve eline bizzat Atatürk’ün yazdığı gurur mektubu bir zarf içinde verilir.
Ve Aydın, Atatürk’ün isteğiyle, devlet bursuyla yurt dışına gönderilir. Amerika’da Harvard’a girer ve bilim tarihi üzerine “dünyada ilk doktora yapan kişi” unvanını kazanır. Hemen sonra Türkiye’ye gelip bilim tarihi kürsüsünü kurar.
Uluslararası Bilim Tarihi üyeliğine seçilir ve Unesco gibi birçok kurum ve dünyanın çeşitli ülkelerinden ödüller alır. Binlerce Türk gencini yetiştirir. İşte bahsettiğimiz bu “Aydın”, şu an kullandığımız 5 liranın üzerinde de bulunan Ordinaryus Profesör Dr. Aydın Sayılı‘nın ta kendisidir…
Peki Atatürk’ün bizzat imtihan ettiği Orhan ve Oktay kim midir? Hepimizin severek kitaplarını okuduğu “Orhan Veli” ve “Oktay Rıfat”…
İşte Türkiye Cumhuriyeti’nin parlak ve aydın zihinleri böyle zekice stratejiler ile ortaya çıkmış ve binbir zorlukla gönderildikleri dış dünyadan öğrendiklerini dönüp binlerce gence aktarmışlardır!
Türkiye Cumhuriyeti uğruna harcanan her alın terine
Saygı ve Minnetle…
Üniversite Yılları Bilim Tarihi Uzmanı
Profesör Doktor Aydın Sayılı
Türkiye’de bilim tarihçiliğinin yerleşmesini sağlamış bilim adamıdır. Ordinaryüs Profesör Doktor unvanı taşır. 1942 yılında Harvard Üniversitesi’nde bilim tarihi alanında doktorasını tamamlamış olan Sayılı, dünyada bilim tarihi alanında bilinen ilk doktora derecesinin sahibidir. 2009 yılında tedavüle sürülen 5 Türk Lirası banknotlarının arka yüzünde portresi bulunur.
Profesör Doktor Aydın Sayılı Yaşamı
Beş Lira Üzerindeki Resim
2 Mayıs 1913’te İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Abdurrahman Bey, annesi Suat Hanım’dır. Ailesinin üçüncü çocuğu idi. Babasının İran’da görev yapması nedeniyle çocukluğunun bir kısmı İran’da geçti.
İlköğrenimini İstanbul’da orta öğrenimini Ankara’da tamamladı. 1933 yılında Ankara Atatürk Lisesi’ndeki mezuniyet sınavları sırasında sınav heyeti içinde cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk de yer alıyordu. Cumhurbaşkanı, gösterdiği üstün başarı üzerine bu öğrenci ile ilgilenilmesini istemişti. Millî Eğitim Bakanı Reşit Galip Bey, kendisini bilim tarihi ile ilgilenmeye yönlendirdi. Liseyi bitirdiği yıl, Millî Eğitim Bakanlığı’nın yurtdışına öğrenci göndermek için açtığı sınavı kazandı ve Harvard Üniversitesi’nde bilim tarihi okumak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne gönderildi. George Sarton onun yetişmesinde çok etkili oldu. 1942 yılında George Sarton’un yönettiği “İslam Dünyasında Bilim Kurumları” başlıklı tezi ile Harvard Üniversitesi’nden doktora derecesi aldı. Bu doktora, dünyada bilim tarihi alanında verilen ilk doktora derecesi olarak bilinir.
1943 yılında yurda döndüğünde Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü’nde göreve başladı. Onun göreve başlamasıyla bölüm programına tarih dersleri konuldu. 1946’da felsefe kürsüsüne Bilim Tarihi Doçenti olarak atandı. 1952 yılında Bilim Tarihi Profesörü oldu. 1952-53 ve 1956-57 yıllarında ABD hükûmeti ve Fords Vakfı’ndan aldığı burslarla 10-11 ay süreli olarak ABD’de kaldı ve araştırma yaptı. Çeşitli Amerikan üniversitelerinden aldığı teklifleri, Ankara’ya karşı sorumluluklarını yerine getirmek için reddetti. 1958 yılında Ordinaryüs Profesör unvanını aldı. Başyapıtı olan “İslam Dünyasında Rasathane ve Genel Rasathane Tarihi İçindeki Yeri” adlı eserini 1960’ta yayımladı. 1974 yılında fakültenin Felsefe Bölümü Başkanlığına seçildi; 1983’te emekli oluncaya kadar bölüm başkanlığını sürdürdü.
Sayılı, Ankara Üniversitesi’nde hizmet verdiği uzun yıllar boyunca sadece 3 doktora öğrencisi yetiştirdi. Sevim Tekeli astronomi tarihi, Esin Kahya doğa bilimleri ve tıp tarihi, Melek Dosay ise matematik tarihi alanında doktoralarını yaptı.
Üniversitedeki görevinin yanı sıra 1947’de Türk Tarih Kurumu tam üyeliğine seçilerek bu kurumda çalışmalar yürüten Sayılı, Ortaçağ Türk Tarih Kol Başkanı olarak yıllarca hizmet etti.
1961’de Uluslararası Bilim Tarihi Akademisi’nin tam üyesi oldu ve 1962’den itibaren 3 yıl boyunca bu kurumda as-başkanlık yaptı.
Üniversitedeki görevinden emekli olduktan sonra 1984 yılında Atatürk Kültür Merkezi ve Atatürk Araştırma Merkezi adlı iki yeni kurum kurulmuş, bu kurumlar Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu ile birleştirilmişti. Böylece meydana gelmiş Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu adlı kurumun dört biriminden birisi olan Atatürk Kültür Merkezi’ne başkan olarak atandı. Atatürk Kültür Merkezi adına “Erdem” adlı derginin çıkarılmasında büyük emek harcadı. 1993 yılında bu görevden emekli oldu. Henüz emekliliğinin ilk ayında iken 15 Ekim 1993 günü sokakta kalp krizi geçirerek hayatını yitirdi. Ankara Cebeci Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Profesör Doktor Aydın Sayılı Ödülleri
Sayılı, Nicolaus Copernicus üzerine çalışmaları nedeniyle 1973 yılında Polonya hükûmeti tarafından Copernicus Madalyası ile ödüllendirildi. 1977’de Tübitak Hizmet Ödülü, 1981’de İstanbul Üniversitesi Üstün Hizmet Ödülü’ne değer görüldü. 1980’de UNESCO Uluslararası Yazar Editör Komitesi’nee seçilen Sayılı, yaşamboyu verdiği hizmetlerden ötürü 1990’da UNESCO Ödülü’nü aldı.
Çalışmaları Hakkında
Sayılı, çalışmalarıyla Türklerin, İslam Dünyasının, Mısırlıların, Mezopotamyalıların ve diğer çeşitli medeniyetlerin bilime ve batı medeniyetinin oluşumuna yaptığı katkıyı ortaya koymuş bir bilim insanıdır.
Bilimsel çalışmaları sırasında Türkçeye ilgi göstermiş, emek vermiştir. Aydın Sayılı, karşılıkları hiç bulunmamış yabancı sözcüklere ve anlam karışıklıklarına yol açabilen terimlere Türkçe yeni karşılıklar bulup, bunların açıklamalarını yapmıştır. Editörü olduğu “Bilim Kültür ve Öğretim Dili Olarak Türkçe” isimli yayındaki aynı adlı makalesinde Türkçenin gelişimini açıklayan Sayılı, matematik, fizik, felsefe gibi değişik bilgi dallarını ilgilendiren bu çalışmasında, eş anlamlı, yakın anlamlı Türkçe sözcükler türetmiştir.
Sayılı, İslam Dünyasındaki gözlemevlerine ilişkin eseri ile belli başlı gözlemevlerini; bu kurumlarda hizmet vermiş belli başlı astronomları; kullanılan aletler ve söz konusu dönemdeki astronomi çalışmalarını tanıttı. Kahire’de varolduğu kabul edilen el-Mukasem adlı gözlemevinin aslında varolmadığını kanıtladı. Şam’daki Kasiyun Gözlemevi’nin yerini belirledi. İslam’ın dini ibadetleri yerine getirmede astronomiye olan ihtiyacından ötürü gözlemevinin İslam dünyasında ortaya çıkmış bir kurum olduğunu ve Batı dünyasındaki ilk gözlemevlerinin İslam dünyasındaki gözlemevlerini örnek alarak oluşturulduğunu ortaya koydu.
Sayılı, “İslam Dünyasında Hastaneler” başlıklı çalışmasıyla İslam dünyasındaki ilk yedi hastaneyi bilim dünyasına tanıttı. “Hayatta En Hakiki Mürşit İilimdir” adlı eseriyle bilim, bilimsel yöntem, bilim ve teknoloji arasındaki farklar gibi konulara tarihten örnekler vererek değindi. Atatürk’e ait “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” vecizesinin ölümsüzlüğünü kanıtlamaya çalıştı. Pek çok eserinde Batı ile Osmanlı arasındaki bilimsel ilişkileri ele aldı; İslam dünyasındaki bilimsel gerilemenin nedenlerini tartıştı. “Mısır ve Mezopotamyalılarda Matematik, Astronomi, Matematik” adlı eserinde söz konusu uygarlıkların bu konulardaki bilgilerini Klasik Yunan’daki bilgilerle karşılaştırdı. Son çalışmalarında İslam dünyasında Türklerin bilimsel faaliyetinin yeri ve önemi konusuna yoğunlaştı. Ebu Reyhan el Beyruni adlı bilim insanının Türk olduğunu ortaya koydu. Kopernik’în çalışmaları hakkında bir kitap yayımladı. Aristo ve el-Karafi’nin gökkuşağı konusundaki çalışmalarını karşılaştırmalı olarak inceledi. İbn-i Sina ve Newton’un hareket konusundaki açıklamalarının paralelliğini gösterdi.Farabi’nin boşluk hakkında görüşlerinin Batı’ya etkilerini inceledi.
Sayılı, tarih ve edebiyatla da yakından ilgilendi. Bu alanda çalışmalarına örnek olarak 14. yüzyılda kaleme alınmış ve içinde medreseler, dünyevi bilimlerle ilgili bilgiler yer alan Gülşehri’nin Leylek ve Bülbül adlı şiirini Türkçede ilk defa yayınlaması gösterilebilir. Ayrıca 16. yüzyılda yaşamış el-Mensuri’nin İstanbul Gözlemevi hakkındaki şiirleri üzerine bir makale yazmıştır. Osmanlı Sultanı III. Murat zamanında inşa edilmiş ve aynı padişah döneminde yıkılmış olan İstanbul Gözlemevi’nde hiçbir bilimsel çalışma gerçekleştirilmemiş olduğu görüşü kabul görmekte idi ancak Sayılı, bu makalesinde el-Mansuri’nin İstanbul Gözlemevinde 16 gözlemcinin yaşadığı, bir de kütüphanesinin bulunduğuna dair bilgileri ortaya çıkardı.
Türk Lirası üzerindeki portresi
1 Ocak 2009’dan itibaren dolaşıma girmiş olan ₺ 5 banknotlarının arka yüzünde, Aydın Sayılı’nın bir portresi yer almaktadır. Portre, İslam Tarihi Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi tarafından sağlandı[5]. Portrenin sol tarafındaki alanda DNA ve atom sembolleri, güneş sistemi ve el figürleri bulunmaktadır. ₺ 5 ön yüzünde Atatürk resmi vardır.
Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Ayd%C4%B1n_Say%C4%B1l%C4%B1
PERPA HABERLERİ
PERPA ANA SAYFA
PERPA İLETİŞİM
Hamur İşi Yemekler Lazanya Kıymalı Börek Makarna
/9 Yorumlar/in Alazade Restoran /tarafından aristelyosRebul Bouquet Kolonya Asaletin Simgesi Şakayık Buketi
/0 Yorumlar/in Rebul /tarafından aristelyosRebul Bouquet Kolonya Asaletin Simgesi Şakayık Buketi
Rebul Bouquet Kolonya
Rebul Bouquet Kolonya
Asaletin Simgesi Şakayık Buketi
Japonyanın baharı müjdeleyen Şakayık çiçeğinin Rebul Kolonya ile buluşması ile hikayemiz başlar. Üst notalarda Akdeniz’in narin ama enerjik turunçgilleri, orta notalarda coşkulu şakayık, masum müge ve zarif zambakların asaleti sizi sarmalar.
Dip notalarda misk, sedir ağacı ve sandal ağacının sofistike dünyasına davet eden bu koku size çekici bir ferahlık sunar. Böylece Rebul Bouquet, nesilden nesile vazgeçilmez bir tutkuya dönüşürken, aynı zamanda hiç bitmeyen ve dilden dile dolaşan bir hikayenin kahramanı olur.
Rebul Bouquet
Rebul Bouquet Şakayık
Şakayıklar her yıl ilkbahar aylarında ortaya çıkan ve birçok insanın bahçelerinin süsleyen göz alıcı bitkilerden birisidir. Bu bitkinin en önemli özelliği bahçelere uygun oluşudur. Saksılarda yetişmesi ve yeterli büyümeyi gösterebilmesi çok daha zor olmaktadır. Şakayık çiçeği çeşitli renklerde ve desenlerde olabilen gösterişli süs bitkilerinden En yaygın rengi pembe olmaktadır.
Şakayık Çiçekleri
Kokusu ile dikkat çeken şakayıklar birçok kişinin bahçelerinde tercih ettiği ilk çiçek türü olmaktadır. Şakayıkların en önemli özelliği dikildiği ilk dönem çok da verimli olmamasıdır. Esas açma olayı diğer yıl gerçekleşmektedir. 2 yıl çok daha gösterişli ve canlı olan şakayıklar bahçelerin favorisi haline gelecektir. Şakayık bitkisini diğerlerinden ayıran en önemli özellik yoğun kış koşulları sayesinde güçlenmesidir. Bu sebeple saksıda yetiştirilmesi doğru olmamaktadır. Bahçede yetiştirilen şakayıklar kış koşullarını ve soğuk havayı ne kadar iyi yaşarsa o kadar iyi açacaktır.
Şakayık, oldukça dayanıklı bir bitkidir. Bitkinin toprağı nemli, humuslu ve iyi drenaj yapılmış olmalıdır. Dikimi esnasında torf ve gübre ile harmanlanmış toprak kullanılması durumunda, köklerinin güçlenmesi sağlanabilir. Üretiminde tohumla çoğaltma ve üretme kullanılsa da, aşılama yöntemi en sık kullanılan yöntemdir. Bunun nedeni ise, tohumun ekildikten iki yıl sonra ancak çimlenmesidir.
Bitki ekimin yapıldığı yıl genelde çiçek vermez. Bitki Nisan ve Haziran ayları arasında çiçek verir. Katmerli bir yapıda olan bitkinin çiçekleri bazen yarı katmerli de olabilmektedir. Tüm türlerinde koku bulunmaz. Çiğ olan bir gecenin ardından gelen aşırı sabah güneşi, tomurcuklara zarar verebilmektedir. Bu gibi nedenlerden dolayı, bitkinin binaların kuzey cephelerine dikilmesi önerilmez.
Perpa Ticaret Merkezi B Blok Mavi Avlu Kat:4 No:372 Şişli / İstanbul
Telefon: +90 212 320 87 88
WhatsApp/Gsm: +90 544 344 26 16
info@yoncaambalaj.com
Diğer Temizlik Ürünleri
REBUL KOLONYA
KOLONYA ÇEŞİTLERİ
YONCA AMBALAJ
AMBALAJ MALZEMELERİ
PERPA FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
Rebul Aqua Kolonya Taze aromatik sıcak odunsu kokular
/0 Yorumlar/in Rebul /tarafından aristelyosRebul Aqua Kolonya Taze aromatik sıcak odunsu kokular
Rebul Aqua Kolonya
Rebul Aqua Kolonya
Mavi Suların Canlandırıcı Etkisi
Taze aromatik kokularla sıcak odunsu kokuların bir araya gelmesiyle serinletici ve aynı zamanda büyüleyici bir dünyanın kapıları açılır. Bu eşsiz kokuyla tanıştığınızda, yeşil yaprakların ve taze limonun ferahlatıcı etkisiyle su tonları sizi canlandırır. Devamında doğanın taze aromatik kokuları yerini sıcak ve egzotik odunsu kokulara bırakırken akılda kalıcı erkeksi bir iz bırakır.
Perpa Ticaret Merkezi B Blok Mavi Avlu Kat:4 No:372 Şişli / İstanbul
Telefon: +90 212 320 87 88
WhatsApp/Gsm: +90 544 344 26 16
info@yoncaambalaj.com
Diğer Temizlik Ürünleri
Rebul Aqua
REBUL KOLONYA
KOLONYA ÇEŞİTLERİ
YONCA AMBALAJ
AMBALAJ MALZEMELERİ
PERPA FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
Rebul Dark Spice Kolonya Modern Çekici Erkeğin Kolonyası
/0 Yorumlar/in Rebul /tarafından aristelyosRebul Dark Spice Kolonya Modern Çekici Erkeğin Kolonyası
Rebul Dark Spice Kolonya
Rebul Dark Spice Kolonya
Baharatların Gizemli Dünyası
Modern çekici erkeğin kolonyası Rebul Dark Spice, ilk anda taze limon ferahlığı verirken enerji verici karabiber ve keskin anason kokusuyla duygularınızı uyandırır. Orta notalarında ise, Hindistan’ın güneyinden gelen kakulenin sıcaklığı ve Akdeniz’le özdeşleşen sardunyanın yumuşak dokunuşu teninizi sarar. Odunsu tonlara sahip bu özel kokuyla tanıştıktan sonra vazgeçilmez bir bağ kurarsınız.
Anason
Rebul Dark Spice
Anason, kokusu ile tanınan, içki ve ilaç yapımında kullanılan şifalı bir bitkidir. İnsanlar tarafından binlerce yıldır baharat ve çay olarak kullanılmakta olan anason, özellikle sindirimi düzenleyici etkisiyle bilinir. Anason çayı, balgam, kabızlık, öksürük, uykusuzluk, stres, mide ve solunum yolu problemlerine iyi gelir. Anason yağı içeren merhemler ve sabunlar, cilt sağlığı için doğal bir ilaç görevi görüp akne tedavisine yardımcı olabilmektedir. Birçok öksürük şurubu ve boğaz ağrısı ilacının üretiminde de anasondan faydalanılmaktadır. Ayrıca içeriğinde bulunan vitamin ve mineraller sayesinde zengin bir besin kaynağıdır.
Dark Spice
Karabiber
Evliya Çelebi’nin 1653 yılında Edirne seyahatinde kaydettiği notların yer aldığı bilgilendirmede psikolojik rahatsızlıkların nasıl tedavi edildikleri anlatılıyor.
Seyahat notlarında, Darüşşifa’da günün belirli saatlerinde hastalara çiçek koklatıldığını belirten Evliya Çelebi, limon, fesleğen, okaliptus, kişniş, ladenin konsantrasyon bozukluğu için, portakal, gül, yasemin, kişniş, zencefil ve ıtırın mutluluk, lavanta, bergamotun kızgınlığa karşı, zencefil, biberiye, fesleğen, limon, greyfurt, kişnişin unutkanlığa karşı, zencefil, karabiber ve biberiyenin dalgınlığa karşı kokularının kullanıldığını notlarına kaydetmiş.
Kakule
Zencefilgiller ailesinden, kapalı tohumlu bitkinin hayranlıkla seyretmeye doyamayacağınız çiçekleri, bitkinin gelişimi sırasında bu mis kokulu baharata dönüşüyor. ”Queen of spices’ yani ‘baharatların kraliçesi’ lakaplı kakulenin baharat olarak kullanılan kısım ise bitkinin tohumları. Sarımsı yeşilimsi bir kese içinde kahverengi siyah tohumlar halinde sunmuş tabiat bize bu sağlıklı lezzeti. Limonsu ve çiçeksi, hoş ferah bir tat.
Sardunya
Bu özel süs bitkilerinin insan sağlığına hem fiziksel hem de psikolojik yönde olumlu etkileri bulunuyor. Aynı zamanda cilt bakımında da yoğunlukla kullanılan bir çiçek türüdür. Özünden elde edilen yağlar yaşlanmaya bağlı kırışıklıkları ortadan kaldırır ve cildi nemlendirir. Sivilce ve akne oluşumunu engelleyen minerallere sahip olan sardunya çiçekleri cilt tabakasındaki koyu lekeleri de ortadan kaldırır.
Limon Ferahlığı
Yatakta dönüp durmanıza sebep olan günlük stres, sıkıntı ya da kafanızı taktığınız herhangi bir sorundan kurtulmak çok kolay. Limonun kokusundaki narenciye aroması sinir sistemini rahatlatıyor, stresi azaltıyor ve üstümüzdeki gerginliği alıyor.
Japon bilim adamlarına göre limon kokusunu her gün içinize çekmek konsantrasyonunuzun artmasına ve zihinsel aktivitelerinizin daha iyi çalışmasına sebep oluyor. Ayrıca zaman içinde hafızanızı da güçlendiriyor ve birçok şeyi daha kolay hatırlayabiliyorsunuz
Diğer Temizlik Ürünleri
İLETİŞİM
REBUL KOLONYA
KOLONYA ÇEŞİTLERİ
YONCA AMBALAJ
AMBALAJ MALZEMELERİ
PERPA FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
Rebul Fig Blossom Kolonya Tatlı İncir Rüyası Bergamot
/0 Yorumlar/in Rebul /tarafından aristelyosRebul Fig Blossom Kolonya Tatlı İncir Rüyası Bergamot
Rebul Fig Blossom Kolonya
Rebul Fig Blossom Kolonya
Tatlı İncir Rüyası
Fig Blossom Kolonya
Rebul Fig Blossom’un kokladığınızda neşe ve mutlululuk yayan turunçgillerin ve bergamotun capcanlı kokusuyla karşılaşırsınız. Kokunun kalbinde yatan yeşil bitki kokuları beyaz çiçeklerle mükemmel şekilde harmanlanarak Rebul Fig Blossom’a sofistike bir karakter katar. Derinlerdeki notalar ise zengin ve çarcıcıdır: Egzotik oryanteller ve odunsu notalar kokuyu daha da çekici kılar. Tatlı süte ve beyaz pudraya benzer doku, kokuya yumuşak bir yapı kazandırırken, şeffaf misk de kokunun kalıcılığını sağlar.
Bergamot
Bergamot, kokusu ile büyüleyen bir bitkidir.
Latince adı citrus bergamia olan ve meyvenin kabuğundan yapılan, eşsiz bir aromaya sahip bergamot; günümüzde pek çok farklı alanda kullanılan bir bitkidir. Oldukça seyrek dalları bulunan bergamot ağacı, genellikle 4 metre kadar büyür. Uzun yapraklı bergamotun koyu yeşil bir rengi bulunur.
Rebul Fig Blossom ve Turunçgiller
Düşüncelerinizi kontrol etmeyi sağlayan narenciye kokuları odaklanmada ve dikkat eksikliğinde etkili olabilecek kokuların başında geliyor. Greyfurt, portakal ve mandalina gibi turunçgil kokuları kötü duygu ve düşünceleri kafadan atmaya yardımcı olur. Bu kokular insana neşe verir. Evinizde ve iş yerinizde narenciye kokuları kullanarak duygu durumunuzu kolaylıkla değiştirebilirsiniz.
İncir yaprakları yeşermiş, Ege’de iğlek denilen yeşil incirler top top dallarda belirmeye başlamış. Tam da bu zamanlarda ağacın gövdesinden incir yaprağının sapına ya da yeşil (olgunlaşmamış) incirin başına doğru, beyaz bir süt ilerlemeye başlar. Yaprağı kırdığınızda ya da inciri kopardığınızda önce hafifçe kendini belli eden, birkaç dakika sonra büyük bir damlaya dönüşen o süt, incirin kokusunu oluşturan ilk damladır.
İşte İncir Kolonyası, incir sütünün o enfes kokusunu içerir.
Taze, hafif otsu, baskın bir kokusu vardır.
Perpa Ticaret Merkezi B Blok Mavi Avlu Kat:4 No:372 Şişli / İstanbul
Telefon: +90 212 320 87 88
WhatsApp/Gsm: +90 544 344 26 16
info@yoncaambalaj.com
Diğer Temizlik Ürünleri
REBUL KOLONYA
KOLONYA ÇEŞİTLERİ
YONCA AMBALAJ
AMBALAJ MALZEMELERİ
PERPA FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
Rebul Green Tea Kolonya Asya Mucizesi Yeşil Çay
/0 Yorumlar/in Rebul /tarafından aristelyosRebul Green Tea Kolonya Asya Mucizesi Yeşil Çay
Rebul Green Tea Kolonya
Rebul Green Tea Kolonya
Bir Asya Mucizesi
Rebul Green Tea Kolonya
Yeşil çay içerdiği birçok besinle cildin sağlıklı ve ışıl ışıl olmasına yardımcı olurken eşsiz ferahlığıyla da bir kolonyaya çok yakışır. Üst notalarındaki yumuşaklık, şeffaf çay tanelerinin leziz bergamotla uyumlu deminden gelir. Kokunun kalbindeki hoş kokulu bitkisel notolar, baş döndüren beyaz çiçeklerin kokusuyla sarmalanmış tabiat hissini yaşatanlardır. En derinlerde ise sandal ağacı ve sedir ağacının sıcak odunsu kokusunu alırsınız.
Bergamot, kokusu ile büyüleyen ve pek çokları için çayın olmazsa olmazı kabul edilen bir bitkidir.
Latince adı citrus bergamia olan ve meyvenin kabuğundan yapılan, eşsiz bir aromaya sahip bergamot; günümüzde pek çok farklı alanda kullanılan bir bitkidir. Oldukça seyrek dalları bulunan bergamot ağacı, genellikle 4 metre kadar büyür. Uzun yapraklı bergamotun koyu yeşil bir rengi bulunur.
Ağırlıklı olarak kokusu ile hatırlanan ve buna karşılık ağacı ve şekli bilinmeyen bergamot bitkisi aslında bir çeşit turunçgil olarak geçer. Meyvesi armut biçimindedir ve her ne kadar limona oldukça benzese de aslında limondan tamamen farklıdır. Bergamot çiçeği ise beyaz renkli ve küçük bir yapıdadır.
kabuğunun sıkılmasıyla elde edilen esans, parfüm yapımında dahi cezbedici kokusu nedeniyle kullanılabilir. Pek çok insanın hafızasında bergamot kokusu, rahatlatıcı ve huzur verici şekilde yer eder.
Sandal Ağacı ağır, sarı ve ince tanelidir ve diğer birçok aromatik ağacın aksine kokularını onlarca yıl korurlar. Sandal ağacı yağı kullanım için ağacından çıkarılır. Sandal ağacı African blackwood ‘dan sonra dünyanın en pahalı ikinci ağacıdır. Agarwood, Afrika kara ağaçlarından daha pahalı aromatik ağaç üretir. Afrika kara ağacı ve sandal ağacı ahşap işlemede kullanılır. Sandal ağacı ahşap işleme için kullanılan en pahalı ahşap (Afrika kara ağacından sonra) ve aroma için ikinci en pahalı ağaç olabilir (agarwood’dan sonra). Hem Yavaş büyüyen ağacı hem de yağı çok değerli ayırt edici bir koku üretir.
Sedir Ağacı, Sediri gördüğünüzde, önce bir seyredin uzaktan o güzel endamını, sonra dokunun ona, eğer katranı sızmışsa dışarıya mis gibi kokusunu çekin içinize. Hititlerin de dediği gibi “sedir ağacının tatlı kokusunu duyun”.
Perpa Ticaret Merkezi B Blok Mavi Avlu Kat:4 No:372 Şişli / İstanbul
Telefon: +90 212 320 87 88
WhatsApp/Gsm: +90 544 344 26 16
info@yoncaambalaj.com
Diğer Temizlik Ürünleri
Resul Green Tea
REBUL KOLONYA
YONCA AMBALAJ
AMBALAJ MALZEMELERİ
PERPA FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
Rebul Ice Kolonya Buz Ferahlığı Sulu Turunçgiller
/0 Yorumlar/in Rebul /tarafından aristelyosRebul Ice Kolonya Buz Ferahlığı Sulu Turunçgiller
Buz Ferahlığı Resul Ice Kolonya
Rebul Ice Kolonya
Buz Ferahlığı
Yaz ya da kış hiç fark etmez, Rebul Ice’ın kapağını açtığınızda sulu turunçgillerin ve su notalarının yüzünüze dokunduğunu hissedersiniz. Rebul Ice’ın orta notalarını oluşturan gizemli Afrika menekşesi, nazik ve şeffaf frezya, kokusunu damağınızda hissedeceğiniz ananas ve yeşil biberiye sayesinde doğanın o saf tadını alırsınız. Alt notayı oluşturan ılık ve gösterişli amber ile koruyucu sedir yosununda oluşan birliktelik sizi sarıp sarmalar. Bu taptaze koku buz ferahlığının hissini yaşatır.
Biberiye ve turunçgil kokularının hafızayı uyanık tutma özelliği vardır.
Düşüncelerinizi kontrol etmeyi sağlayan narenciye kokuları odaklanmada ve dikkat eksikliğinde etkili olabilecek kokuların başında geliyor. Greyfurt, portakal ve mandalina gibi turunçgil kokuları kötü duygu ve düşünceleri kafadan atmaya yardımcı olur. Bu kokular insana neşe verir. Evinizde ve iş yerinizde narenciye kokuları kullanarak duygu durumunuzu kolaylıkla değiştirebilirsiniz.
Hemen herkes tarafından sevilen, yetiştirilen ve yetiştirilmek istenen Afrika menekşesi çok popüler bir süs bitkisidir, popülerliği yaprak ve çiçeklerinin güzelliği, uzun ömürlü olması, bakım ve üretiminin kolay olmasından kaynaklanmaktadır.
Evlerde ve seralarda çokça yetiştirilen bitkilerin başında gelmekte, gitikçe daha önem kazanmaktadır.
Çiçeklerinin rengi koyu mavi, mor, lacivert, koyu menekşe, kenarları beyaz, ortası mavi yada kırmızı, ya da pembe ,leylak, beyaz olabilir. Çiçekler, katmerli, yalınkat,veya kenarları düz ya da dantelalıdır.
Frezya güzel kokusu nedeniyle parfüm endüstrisinde kullanılır. Frezya’da soğanı dikildikten bir süre sonra üzerinde yeni bir soğan gelişmeye başlar, çiçeklenme döneminde de yeni kormun etrafında soğancıklar meydana gelir.
Perpa Ticaret Merkezi B Blok Mavi Avlu Kat:4 No:372 Şişli / İstanbul
Telefon: +90 212 320 87 88
WhatsApp/Gsm: +90 544 344 26 16
info@yoncaambalaj.com
Diğer Temizlik Ürünleri
REBUL KOLONYA
KOLONYA ÇEŞİTLERİ
YONCA AMBALAJ
AMBALAJ MALZEMELERİ
PERPA FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
Rebul Jasmine Kolonya Güney İtalya’dan Yasemin Şenliği
/0 Yorumlar/in Rebul /tarafından aristelyosRebul Jasmine Kolonya Güney İtalya’dan Yasemin Şenliği
Rebul Jasmine Kolonya
Rebul Jasmine Kolonya
Yasemin Şenliği
En güzel yaseminlerin diyarı Güney İtalya’nın kıyılarından gelen o hafif esintide, kırmızı elma, sulu armut, tatlı şeftali ve egzotik liçiden oluşan kokteyl, size meyve bahçelerinin yakınında olduğunuzu hissettirir. Meyve bahçelerini geçtikten sonra, orta notalarda Madagaskar’ın narin ylang ylangları ve İngiltere’nin dokunmaya kıyamayacağınız şakayıkları tüm yumuşaklığı ile yüzünüzü okşayacaktır. Alt notalarda ise şeffaf beyaz miskler, sandal ağacı, sedir ağacı ve zengin pudra dokusu sizi büyüleyici bir gezintiye çıkarır.
Resul Jasmine
Yanından geçtiğiniz anda kokusu tüm beninizi sarar, bu yüzden çok sevilen ve tercih edilen bir kokunun sahibidir yasemin çiçeği. Bu büyüleyici kokusunun yanı sıra çiçeğin kendisi saflık, duruluk ve masumiyet, simgeler. Güzelliğini bir yana bırakırsak 10 parmağında 10 marifet olan çiçeklerdendir yasemin. Mis kokusu ile hem sevgiliye hem de dostlarınıza hitap edebilen çiçeklerdendir.
Yasemin, zeytingiller (Oleaceae) familyasının Jasminum cinsinden 300 kadar tropik ve astropik çalımsı bitki türünün ortak adı. Hoş kokulu çiçekler açan bu çok yıllık bitkiler Kuzey Amerika dışındaki bütün kıtalarda yabani olarak yetişir.
Jasmine Yasemin
Yasemin türlerinin çoğu tırmanıcı yapıdadır. Genellikle iki ya da daha çok sayıda yaprakçıktan oluşan bileşik yaprakları vardır. Ama bazı türlerinde basit yapraklarda rastlanır. Beyaz, sarı ender olarak da pembe renkli borumsu çiçekler açar. Meyveleri etli iki loplu ve siyahtır.
En çok yetiştirilen yasemin türlerinden biri adi yasemindir (Jasminum officinale). Anayurdu İran olan ve Akdeniz kıyılarındaki ülkelerde sıkça rastlanan bu bitki parlak yaprakları ve hoş kokulu beyaz çiçekleriyle park ve bahçeleri süsler. Yasemin çiçeklerinden parfüm sanayisinde kullanılan değerli bir uçucu bir yağ çıkartılır. Arap yasemini denen (Jasminum sambac) bitkisinin kokulu çiçeklerinden ise yasemin çayı yapılır. Çin kökenli bir tür olan kış yasemini (Jasminum nudiflorum) ve İtalya yasemini (Jasminum humile) süs olarak yatiştirilen, sarı çiçekli bitkilerdir.
Perpa Ticaret Merkezi B Blok Mavi Avlu Kat:4 No:372 Şişli / İstanbul
Telefon: +90 212 320 87 88
WhatsApp/Gsm: +90 544 344 26 16
info@yoncaambalaj.com
Diğer Temizlik Ürünleri
REBUL KOLONYA
KOLONYA ÇEŞİTLERİ
YONCA AMBALAJ
AMBALAJ MALZEMELERİ
PERPA FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
Rebul Mandarine Kolonya Bir Bodrum Esintisi Bodrum Mandarine
/0 Yorumlar/in Rebul /tarafından aristelyosRebul Mandarine Kolonya Bir Bodrum Esintisi Bodrum Mandarine
Rebul Mandarine Kolonya
Rebul Mandarine Kolonya
Rebul Mandarine Kolonya Bir Bodrum Esintisi
Bodrum Mandarine esansı, ferah misket limonu, vücuda mutluluk veren beyaz şeftali, gizemli mor Afrika menekşesi, romantik şakayık ve narin müge çiçeği ile Rebul Mandarine kolonyasında bir araya gelerek sizlere benzersiz bir serinlik ve tazelik sunar. Bu enfes birleşimin yanında Rebul Mandarine sizlere, sofistike sedir ve sandal ağacı özleri ile harmanlanmış mistik amber kokularını keşfetme deneyimini de yaşatır.
Bodrum Mandalinası
Mandalina Çiçeği Mandarine Kokusu
Her mevsimin kokusu vardır. Aralık geldiği vakit Bodrum’u keskin bir mandalina kokusu sarar. Turuncuya boyanır tezgahlar. Koyu yeşil yaprakların arasından sarkar, kışın donuk renklerine inat güneş gibi parlayan mandalinalar. Turuncu kabuğundan ayrılır ayrılmaz hoş kokusuyla cezbeder bizleri.
Mandalinanın 20. yüzyılın başlarında doğu Ege adalarından ve Filistin’den getirildiği bilinir. Yaprakları arasında dolaşan Zefiriye rüzgarı ile deniz kokulu meltemlerin kutsadığı meyve, Bodrum’un bereketli toprağı ile buluştuğu vakit kendini bulur. Meşhur Bodrum Mandalinası olarak yedi düvele nam salar. Gerçek ekolojisini Bodrum’da bulan, bol sulu ve çekirdekli Bodrum Mandalinası aromasını Bodrum’un havasına ve toprağına borçludur.
Muğla’nın Tescilli İlk Ürünü
Resul Mandarine
Muğla’nın coğrafi işaret tescili alan ilk ürünüdür. Özgün kokusu ve tadıyla “Bodrum Mandalinası”nın coğrafi işaret tescili Bodrum Ticaret Odası’nın desteği ve Bodrum Turunçgil Üreticileri Birliği’nin başvurusu ile 2009 yılında gerçekleştiriliyor. “Kokulu Mandalina” olarak da isimlendirilen Bodrum mandalinasının ağaçları orta büyüklüktedir ve diğer mandalina türlerine göre dal sayısı çok fazladır. Kabuğu kolay soyulur ve kabuktaki eterik yağlar nedeniyle kendisine özgü hoş bir kokuya sahiptir. Bodrum mandalinasında ortalama 19 çekirdek bulunur.
Mandalina ağaçları Nisan-Mayıs aylarında çiçeklenir. Aralık’ta tam olgunluğa ulaşır, kendine has mükemmel kokusuna ve tadına kavuşur. 15 Aralık’tan Şubat sonuna kadar hasat dönemidir.
Mandalina ağaçları toprağıyla, dalıyla, yaprağıyla, top top meyvesiyle ve tüm enerjisiyle direniyor. Dile kolay koca bir nesil de emeği var mandalinanın. Yalnız da değil. Bodrumlu vefa borcu olarak ürününe sahip çıkıyor. Bodrumlu girişimciler katma değeri yüksek imalatlar gerçekleştiriyor.
Bodrum mandalinasından gazoz, reçel, marmelat, lokum, kolonya, sabun, cips ve çikolata üretiliyor. Aralık ayının son haftası kutlanan “Bodrum Mandalina Hasat Festivali” bu yıl 14.süne hazırlanıyor. Bodrum Belediyesi ve bir çok kurumun katkıları ile düzenlenen etkinlikle Bodrum’un yerel değeri mandalinanın tanıtılması ve yaşatılması amaçlanıyor.
Bodrum Ticaret Odası, mandalina üretimini canlandırmak, mandalinadan katma değer yaratan ürünler üreterek, mevcut bahçeleri korumak ve yarımada ekonomisine katkıda bulunmak amacıyla 2006 yılında önemli bir projeyi hayata geçiriyor. İlk olarak “Bodrum Turunçgil Üreticileri Birliği” kuruluyor. Bodrum Mandalin Gazozu, lokumu ve kolonyası üretilerek raflarda yerini alıyor.
Ardından tescili için kollar sıvanıyor. Ortakent Müsgebi Caddesinde bulunan 8.250 m² arsa birliğe tahsis ediliyor. Narenciye Boylama ve Paketleme Tesisinin inşaatı 2010 yılında tamamlanıyor. 2012 yılında Güney Ege Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle “Bodrum Mandarinin Yağ Mucizesi” adlı proje başarıyla uygulanıyor.
Mandalinadan elde edilen yağ mandalina lokumuna aroma katıyor. BODTO her platformda mandalinanın tanıtımı için çalışmalar yapıyor, hammadesi Bodrum’dan giden ve çevre illerde üretilen gazoz ve lokumun tümüyle Bodrum’da imal edilmesi için gereken yatırımlara kaynak oluşturmaya çalışıyor.
Bodrum mandalina bahçeleriyle güzel…
Perpa Ticaret Merkezi B Blok Mavi Avlu Kat:4 No:372 Şişli / İstanbul
Telefon: +90 212 320 87 88
WhatsApp/Gsm: +90 544 344 26 16
info@yoncaambalaj.com
Diğer Temizlik Ürünleri
REBUL KOLONYA
KOLONYA ÇEŞİTLERİ
YONCA AMBALAJ
AMBALAJ MALZEMELERİ
PERPA FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
Rebul Lime Kolonya Bir Akdeniz Serinliği Sicilya limonu
/0 Yorumlar/in Rebul /tarafından aristelyosRebul Lime Kolonya Bir Akdeniz Serinliği Sicilya limonu
Resul Lime Kolonya
Rebul Lime Kolonya
Bir Akdeniz Serinliği
Sicilya limonu esansı, aromatik bergamot, vücuda enerji veren turunçgiller ve baharın taze kokusunu içinde hapseden müge çiçeği ile Rebul Lime kolonyasında bir araya gelerek sizlere benzersiz bir serinlik ve tazelik sunar. Bu enfes birleşimin yanında Rebul Lime sizlere, sofistike sandal ağacı özlerinin yumuşaklığını ve beyaz muskla harmanlanmış mistik amber kokularını keşfetme deneyimini de yaşatır.
Rebul Lime Limon Kokusu
Limon Çiçeği Limon Kokusu
Yatakta dönüp durmanıza sebep olan günlük stres, sıkıntı ya da kafanızı taktığınız herhangi bir sorundan kurtulmak çok kolay. Limonun kokusundaki narenciye aroması sinir sistemini rahatlatıyor, stresi azaltıyor ve üstümüzdeki gerginliği alıyor.
İster limon esanslı bir vücut yağı alın ister limonu kesip başucunuza koyun. Gevşeyip, daha sağlıklı ve huzurlu bir uyku çekmenize sebep olacağına garanti veriyoruz.
Japon bilim adamlarına göre limon kokusunu her gün içinize çekmek konsantrasyonunuzun artmasına ve zihinsel aktivitelerinizin daha iyi çalışmasına sebep oluyor.
Lime Limon Sicilya Limonu
Ayrıca zaman içinde hafızanızı da güçlendiriyor ve birçok şeyi daha kolay hatırlayabiliyorsunuz
Limonun ve limon yağının depresyona iyi geldiği kanıtlanmış.Bugüne kadar depresyon veya kötü ruh halleriniz için çare aradıysanız ve bir sürü şey denemenize rağmen başarılı olamadıysanız bir de limonu denemelisiniz.
Limonun hoş aromasının yanı sıra anti-bakteriyel özelliği var ki bu da havadaki kötü kokuyu, mikropları ve bakterileri temizlemesine yardımcı oluyor.
Bu özelliğiyle burun tıkanıklığına da iyi geliyor. Hem burnunuzu açıyor hem de daha fazla tıkanmasını önlüyor. Tabii, tüm solunum yollarını açtığı içinde horlamayı engelliyor.
Çoğu insan yüksek tansiyondan şikayetçi. Halbuki çözümü basit: Limonun kokusu tansiyonun düşmesine ve kan basıncınızın azalmasına yardımcı oluyor.
Aynı zamanda kalp krizi, kalp-damar rahatsızlıkları ve kanser gibi hastalıklardan vücudu koruyan bir antioksidan olduğunu da unutmamak lazım.
Sivrisinekler, örümcekler ve karıncalar limon kokusundan hiç mi hiç hoşlanmıyorlar. Dolayısıyla limon olan yere asla yaklaşmıyorlar.
Daha da iyi sonuç almak isterseniz limonu ortadan ikiye kesip içine karanfiller saplamayı deneyin.
Perpa Ticaret Merkezi B Blok Mavi Avlu Kat:4 No:372 Şişli / İstanbul
Telefon: +90 212 320 87 88
WhatsApp/Gsm: +90 544 344 26 16
info@yoncaambalaj.com
Diğer Temizlik Ürünleri
REBUL KOLONYA
KOLONYA ÇEŞİTLERİ
YONCA AMBALAJ
AMBALAJ MALZEMELERİ
PERPA FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
Rebul Nature Kolonya bergamot portakal çiçeği fesleğen
/0 Yorumlar/in Rebul /tarafından aristelyosRebul Nature Kolonya bergamot portakal çiçeği fesleğen
Rebul Nature Kolonya
Rebul Nature Kolonya
Rebul Nature Bir Doğa Mucizesi
İtalyan bergamotu ve portakal çiçeği notaları vücuda canlılık verirken, yeşil fesleğen ve galbanum ile tazelik sunar. Doğayı içine hapseden gül ve akdeniz sardunyası, Rebul Nature kolonyasında bir araya gelerek, sizlere benzersiz bir serinlik ve ferahlık sunar. Bu enfes birleşimin yanında Rebul Nature sizlere, sofistike guaiac ağacı özlerinin yumuşaklığını ve sedir ağacıyla harmanlanmış misk kokularını keşfetme deneyimini de yaşatır.
Kokusuyla Adeta Büyüleyen Bergamot
Nature Bergamot
Bergamot, kokusu ile büyüleyen bir bitkidir.
Latince adı citrus bergamia olan ve meyvenin kabuğundan yapılan, eşsiz bir aromaya sahip bergamot; günümüzde pek çok farklı alanda kullanılan bir bitkidir. Oldukça seyrek dalları bulunan bergamot ağacı, genellikle 4 metre kadar büyür. Uzun yapraklı bergamotun koyu yeşil bir rengi bulunur.
Ağırlıklı olarak kokusu ile hatırlanan ve buna karşılık ağacı ve şekli bilinmeyen bergamot bitkisi aslında bir çeşit turunçgil olarak geçer. Meyvesi armut biçimindedir ve her ne kadar limona oldukça benzese de aslında limondan tamamen farklıdır. Bergamot çiçeği ise beyaz renkli ve küçük bir yapıdadır. Bergamotun en güzel yanı çaya kattığı enfes koku ve eşsiz lezzet olur. Ayrıca kabuğunun sıkılmasıyla elde edilen esans, parfüm yapımında dahi cezbedici kokusu nedeniyle kullanılabilir. Pek çok insanın hafızasında bergamot kokusu, rahatlatıcı ve huzur verici şekilde yer eder.
Rebul Nature Kolonya
Rebul Nature Bergamot Yağı
Benzersiz ve baskın kokusu ile ünlenen bergamot, ağırlıklı olarak aromasını elde etmek için üretilir. Bergamot yağı da meyvesinin kabuğundan yapılır. Ardından parfümlerde ve çeşitli kozmetik ürünlerinde yoğun olarak kullanılır. Dengeleyici, rahatlatıcı ve canlandırıcı bir etkiye sahip olan bergamot yağına günlük yaşamınızda bolca yer verebilirsiniz.
Özellikle uyumaya yardım ettiği düşünülen bu yağ, cilde uygulanacağı zaman yoğun şekilde sürülmemelidir. Keskin etkisi sebebiyle çeşitli sorunlar doğurabilecek yağı seyrelterek kullanabilirsiniz. Buna karşılık uyguladıktan sonra güneşe çıkmamalı ve uygulama öncesinde mutlaka bir doktora danışmalısınız. Yoğun etkisi nedeniyle bergamot yağı, farklı cilt tiplerinde farklı etkiler gösterebilir.
Rebul 1895’ten beri Türkiye’de kokunun adı
Rebul Eczanesi, 1895 yılında Jean Cesar Reboul tarafından İstanbul Beyoğlu’nda Grande Pharmacie Parisienne-Büyük Paris Eczanesi adıyla kurulur. Osmanlı’nın son dönemine tanıklık eden ve günümüze kadar kurulduğu yerde yaşamını sürdüren tek eczanedir.
Perpa Ticaret Merkezi B Blok Mavi Avlu Kat:4 No:372 Şişli / İstanbul
Telefon: +90 212 320 87 88
WhatsApp/Gsm: +90 544 344 26 16
info@yoncaambalaj.com
Diğer Temizlik Ürünleri
REBUL KOLONYA
KOLONYA ÇEŞİTLERİ
YONCA AMBALAJ
AMBALAJ MALZEMELERİ
PERPA FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
Rebul Kolonya Çeşitleri Türkiye’de kokunun adı
/14 Yorumlar/in Kolonya Çeşitleri /tarafından aristelyosAlazade Restoran Döner Izgara Kebap Türk Mutfağı
/701 Yorumlar/in Gıda Firmaları /tarafından aristelyosKurban Bağış Standı Açıldı
/0 Yorumlar/in Duyurular, Haberler, Hacı Demir, Hasan Sezgin, Perpa Faaliyetler /tarafından aristelyosKurban Bağış Standı Açıldı
Kurban Bağış Standı Açıldı
Kurban Bağış Standı Açıldı
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın her yıl düzenlediği Kurbanını Paylaş, Kardeşinle Yakınlaş temalı Kurbana bağışı kampanyası başladı.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kampanya kapsamında Türkiye’nin her yerinde açtığı kurban bağışı stantlarından bir tanesi Perpa’da açıldı.
Diyanet İşleri Başkanlığı Kurban Bağışı
Kurban Bağış Stant Açılışına Şişli Müftüsü Mustafa Bilgiç, Perpa A Blok Başkanı Hasan Sezgin, Perpa B Blok Başkanı Hacı Demir ve Perpa Mescid görevlileri katıldılar.
Kurban Bağışı Hasan Sezgin
Şişli Müftüsü Mustafa Bilgiç, ” Vekaletle Kurban kesmenin Türkiye’de 45 yıllık bir geçmişi ve geleceği var, 45 yıldır Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfı tarafından bu gelenek sürdürülüyor. Geçen yıl 149 ülkede vekaletle kurban kesildi, Vekaletle kurban kesimi aslında bir iyilik hareketidir, Yunus Emre’nin dediği gibi, ‘Paylaştıkça tok oluruz, Paylaşmazsak yok oluruz’, Bizim medeniyetimizde paylaşma ve dayanışma vardır” dedi.
Kurban Bağışı Hacı Demir
Açılış konuşmasından sonra Perpa A ve Blok başkanları hisse alarak kurban bağış kampanyasına katıldılar.
Diyanet İşleri Başkanlığı her yıl 149 ülkede vekaletle kurban kesip hijyenik kurban poşeti ile ülke halkına dağıtıyor.
CHP Şişli Belediye Başkan Adayı
HASAN SEZGİN
PERPA HABERLERİ
PERPA FAALİYETLER
PERPA TİCARET MERKEZİ
PERPA İLETİŞİM
PERPA LİFE FACEBOOK
El Dezenfektan Aparatı El Dezenfektan Dispenseri 29.67 TL
/2 Yorumlar/in El Dezenfektanları /tarafından aristelyosEl Dezenfektan Aparatı El Dezenfektan Dispenseri 29.67 TL Handlife
El Dezenfektan Aparatı
El Dezenfektan Aparatı
En Ucuz Fiyat Bizde 29.67 TL+KDV
El dezenfektan aparatı 1 Litre kapasiteki olup el, kol ve dirsek basarak kolayca kullanabilirsiniz. Kullanımı pratiktir. El dezenfektan dispenseri kolayca duvara veya ahşap bir zemine iki vida ile montajını yapabilirsiniz.
Ceyfix El Dezenfektan Aparatı Genel Özellikleri
El Dezenfektan Dispenseri
El değmeden kol veya dirsekle kullanmak için özel olarak tasarlanmış uzun basma kolu
1 Litre / 1000ml kapasite
Kolay değiştrilebilir yedek kartuş
1000ml pompalı boş kartuş paket içeriğine dahildir
Ürün dezenfektan dispenseri ve boş kartuşdan oluşmaktadır. Kartuş içeriği boştur.
El Dezenfektan Dispenseri
El Dezenfektan Dispenseri Kullanım Alanları
Site, fabrika, okul, dershane, ofis, tüm İş yeri, otel pansiyon koridorları ve girişleri, asansör giriş ve çıkışları, evlerinizin ortak kullanım alanlarında, Kısacası Aklınıza Gelebilecek, Toplu olarak yaşadığımız Her Türlü Toplumsal Yaşam Alanlarımızda, Toplum Olarak Kullandığımız Her Ortamda, El Ve Cilt Dezenfeksiyonunu Sağlamak Gereğini Duyduğumuz Her Yerde, Dezenfektanın Ulaşılması ve Kullanılmasını Kolaylaştıracak Bir aparat ve dispenserdir.
1 Litrelik, 5 Litrelik Yada Daha Büyük Ambalaj Ve Bidonlardan El Dezenfektan Aparatına Dolum Yaparak, Kaliteli Fonksiyonel Pratik ve Hijyenik Kolay Ve Basit Kullanım Sağlayabilirsiniz.
Ceyfix Pompalı El Dezenfektanı Aparatı 1000 Ml. Haznesi Boş Olarak Satışa Sunulmuştur. Ceyfix Professional El Dezenfektanı Aparatı 1000 Ml. Birinci Sınıf Kaliteli Orijinal Plastik Ham madde İle Üretilmiştir. Kaliteli, Sağlam, Dayanıklı, Ekonomik, Pratik, Kullanımı Kolay Ve Basittir. Yoğun Kullanılabilir.
Ceyfix Professional El Dezenfektanı Dispenseri Duvara Monte 1000 Ml. Pompalı Hijyen Sağlar.
El Dezenfektan Dispenserinde İduna SafeHands, İduna HandyGel el dezenfektan ürünlerini güvenle kullanabilirsiniz. İduna SafeHands ve HandyGel el dezenfektanları Alkol Bazlı olup yüksek antiviral, antimikrobiyal etkiye sahiptirler.
En Ucuz Fiyat Bizde 29.67 TL+KDV
Hemen Ara Yonca Ambalaj
Diğer Temizlik Ürünleri
İLETİŞİM
EL DEZENFEKTANLARI
YONCA AMBALAJ
AMBALAJ MALZEMELERİ
PERPA FİRMALARI
PERPA TİCARET MERKEZİ
Koronavirüs Kararları 1 Haziran 2020 Seyahat İzni
/0 Yorumlar/in Haberler /tarafından aristelyosKoronavirüs Kararları
Koronavirüs Kararları 1 Haziran 2020
Koronavirüs Kararları
İŞTE YENİ KARARLAR
* Şehirlerarası seyahat sınırlaması 1 Haziran’dan itibaren tamamıyla kaldırılmıştır. Olumsuz bir durum görmemiz halinde bazı illerimiz için bu kısıtlamayı yeniden getirebiliriz.
* İdari izinde bulunan, esnek çalışma sisteminde olan kamu personeli 1 Haziran tarihi itibarıyla normal mesaiye başlayacak.
* Kreşler ve bakımevleri 1 Haziran’da açılacak.
* Sağlık Bakanlığı tarafından tanımlanan kronik hastalığı olan kamu personelinin durumları kurumlarınca takip edilecek.
* 65 yaş üstünün sokağa çıkma sınırlaması ve pazar günleri 14.00-20.00 saatleri arasında istisna kapsamında olması devam edecek.
* İşletme sahibi 65 yaş üstü vatandaşlarımız maske, mesafe, temizlik şartına riayet şartıyla işinin başında bulunabilecektir.
* 20 yaş altıyla ilgili sokağa çıkma uygulamasını da 18 yaşa indiriyoruz. 0-18 yaş grubunun tamamı Çarşamba- Cuma günleri 14.00-20.00 saatlerinde sokağa çıkma kısıtlamasına tabi olmayacak.
* 1 Haziran itibariyle restoran, kafe, pastane, kıraathane, çay bahçeleri, kaplıcalar saat 22.00’ye kadar hizmet vermeye başlayacak. Eğlence mekanları ile nargile satışı bu kapsamın dışındadır.
* Turizm tesislerinin bünyesinde işletmeler saat sınırlamasına tabi değildir. Yol güzergahlarındaki dinlenme tesisleri de 1 Haziran’da hizmet vermeye devam edecek. Gelişmelere göre kapsamı ve saati ayrıca değerlendireceğiz.
* Plajlar, milli parklar, bahçeler 1 Haziran’da faaliyete geçebilecek.
* Müze ve ören yerleri de 1 Haziran’da açılıyor.
* Hayvan satış yerleri 1 Haziran, hipodromlar 10 Haziran’da yeniden faaliyete geçebilecek. Bireysel sporlarla ilgili sınırlamalar kaldırılmıştır.
* Deniz turizmi balıkçılığı ve taşımacılığı ile ilgili sınırlamalar belirlenen kurallar dahilinde kaldırılmıştır.
* Sürücü ve benzeri kurslar 1 Haziran’dan itibaren, kütüphaneler, gençlik merkezleri, kampları, kıraathaneler 1 Haziran’dan itibaren belirlenen şartlar dahilinde faaliyetlerini sürdürebilecektir.
* Açık havada konserler, yine saat 24.00 ile sınırlı olmak üzere başlayabilecektir. Tüm bu hususlarla ilgili ayrıntılı açıklamaları ilgili kurumlarımız kamuoyuyla paylaşacaktır.
Pandemi Sürecinde Perpa
PERPA HABERLERİ
PERPA FAALİYETLER
PERPA ANA SAYFA
PERPA İLETİŞİM
Ulusal Basında Perpa Haberleri 27 Mayıs 2020 Çarşamba
/0 Yorumlar/in Duyurular, Haberler, Hacı Demir, Hasan Sezgin, Perpa Faaliyetler, Serkan Düzenli /tarafından aristelyosUlusal Basında Perpa Haberleri 27 Mayıs 2020 Çarşamba
Ulusal Basında Perpa
Ulusal Basında Perpa
2.5 Aylık Pandemi sürecinde Perpa Ticaret Merkezi’nin çalışma şekli ve yönetimlerin aldığı önlemler 27 Mayıs 2020 Çarşamba günü birçok gazetede haber oldu.
Ekonomiye Perpa Dopingi
Pentagon’dan sonra dünyanın en büyük monoblok binası olan Perpa’da son 2,5 ayda işletmelerin yüzde 60’ı hiç kapanmadı. Bu süreçte bir yandan çalışanlar ile ziyaretçilerin sağlığı gözetildi bir yandan da işletmeler açık kalarak ekonomiyi ayakta tutmaya katkı sağladı
Ulusal Basında Perpa Akşam Gazetesi
Koronovirüs salgını, tüm dünyayı adeta karantinaya aldı. Türkiye’de salgının yayılmaması için “EvdeKal” kampanyası başlatıldı. Bu süreçte çalışanların bir kısmı işlerini evden yürütmeye başladı. Ancak ekonominin yara almaması için ticaretin belli aşamalarının devam etmesi zorunluydu. İşte Pentagon’dan sonra dünyanın en büyük monoblok binası olarak anılan ve bünyesinde 4 bin 500 işyeri bulunan Perpa Ticaret Merkezi, ticaretin ve ekonominin ayakta kalması için son 2,5 ayda işyerlerinin yüzde 60’ını açık tutarak hizmet vermeye devam etti.
Basında Perpa Sözcü Gazetesi
Perpa’nın COVID-19 sürecinde de önemli bir hizmete imza attı. Türkiye’nin birçok yerinde kullanılan ve insanların ateşi olup olmadığını belirli bir mesafeden tespit eden termal kameraların yüzde 90’ının Perpa menşeili olması bu dönemde birçok COVID-19 hastasının tespit edilmesinde yardımcı oldu. Perpa ayrıca, ateş ölçerlerin de önemli bir oranda temin edildiği yer olarak biliniyor.
Basında Perpa Cumhuriyet Gazetesi
Böylece Perpa bir yandan COVID-19 ile mücadelede etkin rol oynarken bir yandan da ekonomiye katkı sağlamayı sürdürdü. COVID-19 salgını öncesinde yıllık 5 milyar dolarlık ticaret kapasitesine sahip olan Perpa, pandeminin başladığı mart ortasından nisan sonuna kadar 650 milyon dolarlık ticarete imza attı. Bu süreçte Perpa’ya gelen ziyaretçi sayısı aylık 750 bin civarında oldu. Mayıs ayının ilk gününden arife gününe kadar ise 300 ila 350 milyon dolarlık ticaret ve 500 bin ziyaretçiye ulaşıldı. Böylece son 2,5 ayda Perpa’ya 1 milyon 250 bin ziyaretçi gelerek, bir milyar dolara yakın ticaret gerçekleştirdi.
Ulusal Basında Perpa Aydınlık Gazetesi
“Güvenli ticaretin merkezi oldu”
Perpa Ticaret Merkezi, Perpa yönetimi tarafından sürekli olarak dezenfekte ettirildi ve ettirilmeye de devam ediyor. Ayrıca Şişli Belediye tarafından da iki kez dezenfekte çalışması yapıldı. Perpa’da giriş kapılarının sayısı düşürülerek kontroller de artırıldı. İçeri maskesiz ziyaretçi alınmadığı gibi gelenlerin tamamının termal kameralarla ateşleri ölçüldü ve ölçülmeye devam ediyor.
Ulusal Basında Perpa Dünya Gazetesi
Pandemi sürecini değerlendiren Perpa A Blok Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Sezgin ise “Perpa sadece İstanbul’daki ticaretin değil, Türkiye’deki ticaretin de en önemli merkezlerinden. Ayrıca Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunda yer alan birçok firma Perpa bünyesinde faaliyet gösteriyor. Yani Perpa ihracatın da önemli merkezlerinden biri. Pandemi sürecinde Perpa’nın kapalı kalması gibi bir durum söz konusu olamazdı. Bunun en önemli nedeni termal kameraların yüzde 90’ının Perpa menşeili olması. Eğer Perpa açık kalmasaydı, pandemi ile yürütülen savaşın bir ayağı eksik kalırdı. Ayrıca insan sağlığını da hiçe sayamazdık. Bu nedenle önlemleri en üst seviyeye çıkardık ve işletmelerin hizmet verebilmesi için gerekli şartları oluşturduk. Bu süreçte Perpa, ticaretin en güvenli merkezlerinden biri oldu. Biz bu süreçte 1,5 metrelik sosyal mesafe kurallarına hepsine harfiyen uyduk. Bütün girişlerimizde Perpa menşeili olan termal kameralarla izlemeler yaptık. İçeri giren herkesin ateşini ölçtük. Ateşi olanı kesinlikle içeriye almadık. Bu nedenle ticaretin güvenli merkezi olduk” dedi.
Perpa’daki güvenlik önlemlerinin önümüzdeki süreçte de en üst seviyede devam edeceğini belirten Sezgin, ticaret erbaplarının ve vatandaşların güvenle bütün ihtiyaçlarını Perpa’dan karşılamaya devam edebileceklerinin altını çizdi.
Pandemi Sürecinde Perpa
CHP Şişli Belediye Başkan Adayı
HASAN SEZGİN
PERPA HABERLERİ
PERPA FAALİYETLER
PERPA TİCARET MERKEZİ
PERPA İLETİŞİM
PERPA LİFE FACEBOOK
İlk Adım 19 Mayıs 1919 Gençlik ve Spor Bayramı
/0 Yorumlar/in Haberler, Hasan Sezgin /tarafından aristelyosİlk Adım 19 Mayıs 1919
Bağımsızlığımıza ilk adım 19 Mayıs 1919 101. yıldönümü, Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.
İlk Adım 19 Mayıs 1919
İlk Adım 19 Mayıs 1919
Şanlı Türk tarihi sayısız zaferlerle doludur. 19 Mayıs 1919’un ise tarihimizde özel bir yeri ve önemi vardır. 19 Mayıs 1919, Türk milletinin, millî önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde önce Milli Mücadele’yi kazanarak Kurtuluş’a, sonra Türkiye Cumhuriyeti devletini kurarak bağımsızlığa ve daha sonra da toplumun her alanında yapılan devrimlerle çağdaş hayata uzanan zaferler ve başarılarla dolu uzun, meşakkatli ve kutlu yolun başlangıcı, ilk adımıdır.
Milli Mücadele’nin, Atatürk tarafından dile getirilen hikâyesinin ilk cümlesi, “1919 senesi Mayıs’ının 19’uncu günü Samsun’a çıktım” diye başlar. Diğer bir deyişle, 19 Mayıs 1919, Milli Mücadele’nin fiilen başladığı tarihtir. Aslında Kurtuluş’un ilk kıvılcımı, 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi’nin kazanılmasıyla çakılmıştır.
Çünkü bu zafer, I. ve II. Balkan Savaşlarında, Trablusgarp Harbinde ve I. Dünya Savaşında ard arda mağlubiyetler yaşayan Türk milletinin, kırılan onurunun yeniden ayağa kalkmasını sağlamıştır. Bu zafer, Türk milletinin, içinde bulunduğu zilletten aydınlığa çıkarıp parlak bir geleceğe taşıyacak lideriyle, Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal’le buluşmasını sağlamıştır.
İlk Adım 19 Mayıs 1919 Özgürlük ateşini yaktı
İlk Adım 19 Mayıs 1919
Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkıp Milli Mücadele bayrağını açıp özgürlük ateşini yakmasaydı, milletçe tarih sahnesinden silinecek, egemenlik ve bağımsızlığımızı kaybedecektik. Her türlü olumsuzluğa rağmen yüksek bir vatan sevgisi ile çıktığımız yolda, bir taraftan düşmanla savaşırken, bir taraftan da 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açarak Cumhuriyet’e giden yolda önemli bir adım daha attık. Böylece hem mevcut tek kişi yönetimine son verileceğinin ve egemenliğin Türk milletine geçeceğinin mesajlarını verdik, hem de Milli Mücadele’nin arkasında millet iradesinin olduğunu bütün dünyaya gösterdik.
Lozan Barış Antlaşması ile de, bütün dünyaya, milli varlığımızı ve milli vatanımızı kabul ettirdik. 19 Mayıs 1919’da başlattığımız Milli Mücadele’yi 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurarak taçlandırdık. Ardından toplum hayatımızın her alanında gerçekleştirilen ve birbirini tamamlayan devrimlerle, modern dünyanın saygın bir üyesi haline geldik.
İlk Adım 19 Mayıs 1919
Tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biri olan 19 Mayıs 1919’u, başlattığı bu süreci göz önünde bulundurarak değerlendirmemiz gerekir. Bu tarihleri, sadece tarihi bir olayın yaşandığı günler olarak görür, millet hayatımızda ifade ettiği anlam ve önemi kavrayamazsak, sadece heyecanını duymadığımız sıradan ve şekli bir bayram günü olarak kutlarız.
Halbuki, milli bayramlar, milletin bireylerini asgari müştereklerde buluşturan, kaderde ve kıvançta bir olduğumuzun bilincini kazandıran, vatan-millet-bayrak gibi kutsal değerlerimize bağlılığımızı pekiştiren anlardır.
Milli kahramanlarımızı da sadece sevmek, duygusal bir eylemdir ve bir anlam ifade etmez. Onların hangi şartlarda neler yaptıklarını, neler kazandırdıklarını, tarihimizin akışına nasıl etki ettiklerini bilmek, düşünce ve eylemlerinin anlamlarını kavramak, bunları yaşatmak ve geliştirmek gerekir.
Özellikle yakın tarihimizin en büyük kahramanı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz bir biçimde ifade ettiği gibi, “Bir kişiyi görmek değil, onun düşünce ve eylemlerinin anlamını kavramak” önemlidir. Bu bilince kavuşan kişilerin yaptığı ve yeni nesillere bu bilinci aktarmak amacıyla yapacakları kutlamaların bir anlamı vardır.
Sadece rozet takarak, bayramlarda anıtlara, büstlere çelenk koyarak, İstiklal Marşı’nı okuyup, şiirler söyleyip, nutuklar atarak, “Atatürkçüyüz, Cumhuriyetçiyiz” diye övünerek kutladığımız bayramların, basit bir gösteriden farkı yoktur.
Mustafa Kemal Atatürk
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy diyor ki:
“Sahipsiz olan memleketin batması haktır
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır”
Şairin dediği gibi, sahip olmadığın, koruyamadığın, terk ettiğin her şeyi, her değeri kaybetmeye mahkumsun. Kaybedeceğin, bugün milli bayramların, milli kahramanların, yarın milli egemenliğin, bağımsızlığın, özgürlüğün, birliğin, bütünlüğün, kısacası vatanın, devletin, milli hayatın, dilin, dinin, kültüründür. Bunun için bugünden milli geleneklerimizin başında gelen milli bayramlarımıza, tarihimize şan ve şeref kazandıran milli kahramanlarımıza ve başlangıçtan günümüze kadar tarihimizin her dönemine sahip çıkmamız gerekir.
Kaynak
Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı
Mustafa Kemal Atatürk
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı her yıl Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kutlanan resmi bir bayram. 19 Mayıs 1919 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıkarak İtilaf Devletleri’ne karşı Kurtuluş Savaşı’nı başlattı. Atatürk bu önemli günü Türk gençliğine armağan etti.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ilk kez ne zaman kutlandı?
19 Mayıs kutlamaları ilk olarak 24 Mayıs 1935 tarihinde Atatürk Günü olarak kutlandı. İlk 19 Mayıs, Beşiktaş Spor Kulübü’nün girişimleri sayesinde Fenerbahçe Stadı’nda kutlandı ve Galatasaraylı ve Fenerbahçeli çok sayıda sporcu bu günü beraber kutladı. Beşiktaş’ın kurucu üyelerinden Ahmet Fetgeri Aşeni, Atatürk Günü’nün gençliğe adanması için 19 Mayıs’ın Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanmasını önerdi. Spor Kongresi’nde dile getirilen bu öneri kabul edildi ve Atatürk’ün onayıyla yasa haline getirildi.
20 Mayıs 1938 tarihli kanunla beraber 19 Mayıs, Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanmaya başlandı. 12 Eylül Darbesi’nin ardından bayramın adı Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olarak değiştirildi.
Bandırma Vapuru
Bandırma Vapuru
Bugün, Türk Tarihi’nin gidişatını değiştiren çok önemli bir olayın 100. yılını idrak ediyoruz…
Yüz sene önemli hadiselerle alâkalı bazı tartışmaların sona ermesi için oldukça uzun bir müddettir ama, Türkiye’de hâlâ Bandırma Vapuru’nun özelliklerini, hattâ Mustafa Kemal Paşa’nın yepyeni bir devletin kurulması ile neticelenen Samsun yolculuğunun “gerçek mahiyeti” olduğu iddia edilen bazı hayalî senaryoları tartışan aklıevveller mevcut…
Bu tuhaf iddialar bir yazının hacmini aşacak ve hacimli bir kitap teşkil edebilecek kadar fazla olduğu için, bugün sadece Bandırma Vapuru’ndan bahsedecek ve aslında gayet hüzünlü bir safahatı olan bu vapur ile alâkalı pek bilinmeyen bazı hususları anlatacağım:
DÖRT AYRI BANDIRMA VARDIR
İskoçya’da inşa edilen ve Türk deniz işletmecileri tarafından satın alınmalarından sonra isimleri “Bandırma”ya çevrilerek kullanılan dört ayrı vapur vardır:
1. 1878’de inşa edilen “Trocadero”: İsmi 1910’da “Bandırma” yapıldı ve 1925’te söktürüldü.
2. 1879’da inşa edilen “Fire Queen”: 1907’de “Bandırma” oldu, 28 Mayıs 1915’te Silivri’nin on mil açıklarında bir İngiliz denizaltısının attığı torpido yüzünden battı ve taşıdığı 250 kişi hayatını kaybetti.
3. 1886’a inşa edilen “Medway”: İsmi 1926’da “Bandırma”, 1933’te de “Ülgen yapıldı” ve 1960’da söktürüldü.
4. 1893’te inşa edilen “Kittiwake”: 1930’da “Güzel Bandırma” oldu ve 1938’de söktürüldü.
Mustafa Kemal Paşa’yı Samsun’a götüren gemi Trocadero’dur ve sonraki senelerde Bandırma Vapuru’nun zannedilenden büyük ve donanımlı olduğu iddiasını desteklemek maksadıyla fotoğrafları kullanılan gemi ise Medway’dir.
Samsun yolculuğunun yapıldığı Bandırma Vapuru yahut ilk ismi ile Trocadero, merkezi Londra’da olan taşımacılık şirketi Dansey&Robinson için İngiliz gemi yapımcısı Hugh MacIntyre&Co tarafından İskoçya’nın Paisley kasabasındaki Phoenix Works tersanesinde 21 sıra numarasıyla buharlı yük gemisi olarak inşa edildi, 14 Ağustos 1876’da Londra Limanı’na kaydedildi ve İskoçya’daki denizcilik faaliyetleri ile gemi yapımları ile ilgili haberleri veren “Greenock Advertiser” gazetesinin yazdığına göre, 18 Temmuz 1878’de öğleden sonra denize indirildi.
Glaskow’da bulunan Hutson and Corbett şirketinin imal ettiği buhar motoru yerleştirilen gemi 328 grostondu, demir uskurluydu; uzunluğu 45.7, genişliği 6.8, derinliği 3,4 metreydi.
Trocadero’nun ilk sahibi olan Dousey and Robinson şirketi, gemiyi iki sene sonra Londra’da faaliyet gösteren armatör W. H. Sollas’a, Sollas da 1883’te Yunanlı armatör H. Psicha’ya sattı. Psicha, geminin o zamana kadar Londra’da olan kaydını Yunanistan’ın Pire limanına nakletti, iki sene sonra da adını değiştirdi ve Yunanca’da dalga demek olan Kymi yaptı.
Kymi, sonraki senelerde tekrar el değiştirdi ve 1888’de Pire’deki armatörlerden E. Arvaniti’ye, 1891 Aralık’ında yine Pire’de Andreadis’e, ertesi sene yine Pire’de G.&P. Dandelo’ya, 1893’te İstanbul’da Rama P. Derasmo’ya satıldı; 1894’te de yie İstanbul’daki İdare-i Mahsusa’nın mülkiyetine geçti. Pire Limanı’ndaki kaydı İstanbul Limanı’na nakledildi, Kymy olan adı da Panderma yapıldı. İdare-i Mahsusa 1910’da Osmanlı Seyrüsefain İdaresi olunca Panderma ismi de değiştilip Bandırma yapıldı ve 1923’te Osmanlı Seyr-i Sefain İdaresi’nin yerine geçen Türk Seyr-i Sefain İdaresi’ne ait oldu.
Gemi, bütün bu sahip ve isim değişiklikleri sırasında birkaç defa batma tehlikesi geçirdi. 1891’in 12 Aralık’ında Erdek’te seyrederken kayalara çarptı ve güç belâ yüzdürüldü. 1915 Mayıs’ında da Mürefte-Şarköy açıklarında E-11 modeli bir İngiliz denizaltısının saldırısına uğadı ama denizaltının attığı torpil Bandırma’ya isabet etmedi.
Bandırma, 1919’daki Samsun seferinden sonra eski vazifesi olan posta hizmetine döndü ama artık yaşlanmıştı ve motoru 1925’te ciddî bir arıza yaptı. Birkaç ay boyunca tamirine çalışıldı fakat astarının yüzünden pahalıya geleceğini gören zamanın Denizyolları idaresi gemiyi hurda fiyatına elden çıkartıp Balat’ta, Bereket Sokağı’nda faaliyet gösteren gemi bozmacısı İlhami Bey’e sattı ve Bandırma birkaç ay içerisinde parçalandı!
Sonraki senelerde “Söker” soyadını alan İlhami Bey gelir getirmesi için hurda gemileri ve silâhları satışa çıkartan devletten 1953’te de Aydınreis, Burakreis ve Peyk gemilerini sökmek; Giresun, Şam, Reşitpaşa gemileri ile Nusrat motorunu da ihraç etmek üzere ihale ile satın alacaktı…
Samsun yolculuğunun ileriki senelerde sık sık gündeme gelip 1980’lerden itibaren de ideolojik tartışma konusu hâlini almasının ardından Bandırma’nın fizikî özellikleri hakkında ortaya bambaşka iddialar atıldı. Elimizde ona ait olduğu iddia edilen ama aidiyeti kesin şekilde ispatlanamayan bir-iki eski fotoğraf dışında tatmin edici görüntüsü bulunmayan vapurun aslında döneminin en modern gemilerinden biri olduğu ileri sürülürken eski ismi Bandırma olan, sonra adı değiştirilerek Ülgen yapılan daha büyük bir geminin fotoğrafları da Bandırma Vapuru zannedilerek “Mustafa Kemal, Samsun’a bu modern gemi ile gitmişti” denerek yayınlandı.
Sözü edilen gemi, Glaskow’da Charles Connell &Company’nin 1886’da William Sloan&Co için Scotstoun tersanesinde inşa ettiği ve 20 Mayıs 1886’da denize indirilen 870 grostoluk Medway idi.
Özellikle de 1995 sonbaharında yoğun şekilde yaşadığımız “Bandırma” tartışmasında “büyük ve zamanına göre son derece gelişmiş bir gemi” olduğu iddia edilip fotoğrafları yayınlanan Medway’in asıl Bandırma ile sonradan verilen ismi dışında bir alâkası yoktu. 1938 Ocak’ında, ticaret gemilerinin isimlerinin o devrin modası olan Güneş-Dil Teorisi doğrultusunda öztürkçeleri ile değiştirilmesi sırasında İzmir Körfezi’nde işleyen Karşıyaka “Suvak” olmuş, yeni inşa edilmekte olan ve henüz hizmete girmemiş gemilere de bu öztürkçe isimlendirme kararı çerçevesinde “Hatusas”, “Amur”, “İçdeniz”, “Şalon”, “Kadeş”, “Etrüsk”, Tirhan”, “Trak”, “Marakaz”, Sus”, “Suvad” ve “Ülev” adları verilmiş, ikinci Bandırma’nın adı da “Ülgen” yapılmıştı.
Ülgen de 1960’da İstanbul’da söktürüldü ama aynı hatâ bugün de devam ediyor ve bazı yayınlarda asıl Bandırma’nın, bazılarnda da Ülgen’in ismi “Bandırma” olduğu dönemde çekilmiş fotoğrafları kullanılıyor…
SÖKÜLÜP SATILDIĞI UNUTULDU!
Devlet, Bandırma adında bir vapurun mevcudiyetini ve bir hatıra olarak muhafaza edilmesi yahut müze haline getirilmesi gerektiğini ancak 1933’te hatırladı ama önce Samsun yolculuğunun Bandırma değil “İnebolu” adındaki bir başka vapurla yapıldığı zannedildi, Paşa ile arkadaşlarını Samsun’a Bandırma’nın götürdüğü farkedilince bu vapur arandı ama bu defa artık mevcut olmadığı, sökücüye verilip parçalattırıldığı öğrenildi!
Hadise şöyle cereyan etti:
Ankara Halkevi, 1933’te Ankara’da kalıcı bir İnkılâp Müzesi kurmaya karar verdi; Halkevi’nin reisi Nafi Âtuf Bey (Kansu),bu işle Müze ve Sergi Şubesi Mümessili Selim Bey’i vazifelendirip Gazi’yi Samsun’a götüren İnebolu Vapuru’nu bulmasını istedi.
Selim Bey, Nafi Âtuf Bey’e 9 Haziran 1933’te gönderdiği yazıda Samsun yolculuğunun İnebolu değil, Bandırma Vapuru ile yapıldığını söylüyor ama hurda demir olarak satıldığı için artık mevcut olmadığını haber veriyor ve Cumhuriyet Arşivi’nde 490-1-0-0/1199-203 numaralı dosyada bulunan belgelere göre bir başka Bandırma’nın fotoğrafını gönderiyordu:
“…Gazi’nin İstanbul’dan Samsun’u teşrifleri İnebolu vapuru ile değil, Bandırma vapuru ile vukubulmuştur. Bu Bandırma vapuru son derece eski ve küçük bir vapurmuş. Seyrüsefain İdaresi onu muhafaza imkânını görememiş olacak ki, onu hurda demir makamında satmış. Yalnız, geminin hatırasını tespit için vapurun ismini o sırada satın alınan diğer küçük bir vapura koymuş. Hattâ, ilk vapurdaki eski harflerle olan ismi de bu vapura nakletmiş. Takdim ettiğim resim bu ikinci vapurun resmidir. Bilmem, işinize yarayabilecek mi? İlk vapurun resmi Seyrüsefain İdaresi’nde yok. Ben onu da arattırmaktayım. Bulur bulmaz takdim ederim…”.
Bu malûmatı alan Halkevi Reisi Nafi Âtuf Bey, Seyrüsefain İdaresi’ne, yani Denizyolları’na da bir yazı gönderip Ankara Halkevi’nin kuracağı İnkılâp Müzesi için millî inkılâbımız ve bilhassa Millî Mücadele Tarihi’ne ait vesika ve hatıraların toplanmasına çalışılacağını söyledi ve “Gazi Hazretleri’ni ilk defa Samsun’a götüren hangi vapur olduğu, süvari ve çarkçısı ve içinde çalışanların kimler olduğu, vapurun adı, kaç günde Samsun’a gitmişlerdir ve bu vapur halen duruyor mu, plân ve resimleri veyahut küçük bir modeli var mıdır, mezkûr vapurun eb’adı nedir, diğer vapurlardan başka farika-i mümeyyizsi mevcut mudur?” diye sordu.
Denizyolları, Nafi Âtuf Bey’e 6 Ağustos 1933’te İşletme Müdürü Sadettin Bey’in bir yazısı ile cevap verdi…
Tarihimizle ne kadar alâksız olduğumuzun tam bir yazılı misalini teşkil eden ama Bandırma Vapuru hakkında devlet arşivlerinde en ziyade malûmat veren evrak olan, özellikle de Bandırma’nın fizikî özelliklerini, personelini ve âkıbetini ayrıntıları ile anlatan bu cevabın metnini aynen naklediyorum:
“Halkevi Riyaseti’ne,
20. 6. 1933 tarih ve 49 sayılı tahriratları cevabıdır:
Reisicumhur Hazretleri’ni ilk defa Samsun’a götüren gemi “Bandırma” vapurudur.
Vapur, tesadüf ettiği muhalefet-i havadan dolayı Sinop limanına iltica ettiğinden İstanbul’dan hareketinin dördüncü günü Samsun’a muvasalat etmiştir.
Bandırma Vapuru, 1878 tarihinde İngiltere’de inşa edilmiş ve eski ismi “Trokadero” olan 279 cesamet ve 192 rüsum tonasında bir gemidir.
Geminin tûlü (uzunluğu) 15.4 kadem, arzı (genişliği) 29.9 kadem ve umku (derinliği) 21.2 kadem ve sür’ati saatte 9 mildir. Birinci mevki kamarasında 20 yatak, ikinci mevki kamarasında 16 yatak mevcuttur. Güvertesi 300 güverte yolcusunu istiaba kifayet edecek büyüklüktedir”.
Sadettin Bey, yazısının sonuna Bandırma Vapuru’nda bulunan ve dün yayınladığım müretebbat listesini de ilâve etmişti…
ÇANKAYA BİLE HATIRLAMADI
Devlet, bütün bu araştırmalara ve yazışmalara rağmen Bandırma Vapuru’nun âkıbetini hafızasına bir türlü nakşedemedi ve aynı mesele 24 sene sonra tekrar gündeme geldi.
Celâl Bayar’ın Cumhurbaşkanlığı sırsında Genel Sekreter Fikret Belbez 28 Ağustos 1957’de Başbakanlık’a bir yazı gönderdi. Bugün yine Cumhuriyet Arşivleri’nde “30-1/41-244-18” numaralı dosyada muhafaza ediken yazıda “Reisicumhurumuz, Atatürk’ü 1919 senesinde Samsun’a götürmüş olan ve 1950 yılına kadar ‘Bandırma’, bilâhare ‘Ülgen’ ismi altında çalışan ve hâlen Denizcilik Bankası’nca hizmet dışına çıkartılmış bulunan vapurun, tarihî kıymeti dolayısiyle eski adı ile ve müze olarak muhafaza edilmesinin muvafık olacağını ifade buyurmuşlardır” diyordu.
Cumhurbaşkanlığı hâlâ ismi daha sonra “Ülgen” yapılan “yeni” Bandırma’nın Mustafa Kemal ve arkadaşlarını Samsun’a götüren “Bandırma” olduğunu zannediyordu. 1933’te ortaya çıkartılan ama sonradan unutulan ayrıntılar Denizcilik Bankası’nın genel müdürü ile yapılan temastan sonra tekrar farkedildi ve Başbakanlık’a gönderilen yazının altına 14 Kasım 1957’de “Denizcilik Bankası Umum Müdürü ile görüşüldü. Hâlen gemi sökülmüş vaziyettedir. Plânları istenmiş. Bir maketi yapılacak” notu düşüldü ve sonraki senelerde Bandırma vapurunun eldeki bir-iki fotoğrafına bakılarak maketleri ve bir de benzeri yapıldı.
Tekrar söyleyeyim: Ben, senelerden buyana Bandırma’ya ait olduğu iddia edilen ve Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışının 100. yıldönümü münasebetiyle şimdi günlerden buyana yayınlanan fotoğrafın Bandırma’nın “gerçek” fotoğrafı olduğu konusunda şüpheliyim ve Bandırma Vapuru’ndan bahsettiğim bu yazıda bu yüzden resim kullanmıyorum…
Kaynak
CHP Şişli Belediye Başkan Adayı
HASAN SEZGİN
PERPA HABERLERİ
PERPA FAALİYETLER
PERPA TİCARET MERKEZİ
PERPA İLETİŞİM
PERPA LİFE FACEBOOK